Haziran, çocuklarımızın ve öğrencilerimizin kabus dolu sınav aylarının en önemlisidir. Çok önemli olan liselere ve üniversitelere giriş sınavları bu ayda yapılmaktadır. Bu sınavlar onlarca çocuğun ve gencin, bir günde yaşamlarına yön veren sınavlardır. Özel Okullar ve Anadolu Liselerine giriş sınavları geçen hafta yapıldı. Soğukkanlılıkla bu sınavları başaranlar yine azınlıkta . Çoğunluk istedikleri okullara yine giremeyecek ve bir günün kurbanı olacaklar. Aynı şeyler bu pazar da tekrarlanacak, üniversite sınavında da yaşanacak. Orada da belli bir azınlık mutlu olacak, yine büyük bir çoğunluk mutsuzluğa ve umutsuzluğa itilecek. Belki de yaşama küstürülecek.
Onların hak ettikleri şeyler bunlar değil. Görevimiz onları mutlu etmek. Onlar bizim çocuklarımız ve gençlerimiz. Onların umutlarını bir günde söndürmeye kimsenin hakkı yok. Bir günde yapılan bir sınavla onları değerlendirmek, eğitim sistemimizin getirdiği en büyük hata. Bir günde çocukların ya da gençlerin geleceğini belirlemek; nerede görülmüştür?
Sınavlarla doldurulmuş bu sistemin herhangi bir şekilde düzeltilmesi gerekmektedir. Gelişmiş ülkelerde böyle bir sorun yaşandığını hiç sanmıyorum. Bunun bir çözümü mutlaka vardır. Bu çözümün ise, bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir. Türkiyenin çağdaş yaşamı algılayan, bilimsel düşünen, ülkemizi ileri götürme heyecanı taşıyan gençlere ihtiyacı olduğu bir gerçektir.. Bunun yolunu ise, farklı bir sistemle bulmak gerekmektedir.
Ülkemizde 30 milyon nüfusu olan gençlerimiz; geleceğimizin umutları, yarının liderleri ve bu günün ortaklarıdır. Onlar için en doğrusunu yapma zamanı gelmiştir ve geçmektedir. Onlara inanıyor ve güveniyorsak; artık bir şeyler yapmalı, onların önlerini tıkamamalı, açmalıyız. Onların geleceğini sınavlarla değil, olması gereken şekilde hazırlamalıyız. (AA/EK)