Duruşmaya, eşinin katillerinin bulunması için 21 yıldır mücadele eden Sebahat Türkler, kızı Nilgün Soydan, avukatları Rasim Öz'ün yanı sıra, DİSK ve Maden-İş Sendikası'ndan temsilciler de katıldı.
Geç gelen adalet, adalet değildir
Mahkeme salonuna jandarma korumasında getirilen sanık Ünal Osmanağaoğlu, mahkeme heyetinden söz aldı ve konuşmasına, "Geç gelen adalet adalet değildir" sözleriyle başladı.
Osmanağaoğlu'nun sözleri eşinin katillerini 21 yıldır bir türlü bulamayan, siyasi cinayetlerle ilgili olarak yargılanan onlarca ünlü ismi daha sonra hükümet ve meclis salonlarında izlemek zorunda kalan Sebahat Türkler'e neler hissettirdi bilinmez ama; Osmanağaoğlu'na destek vermek amacıyla salonda bulundukları anlaşılan küçük bir grubu duygulandırdı.
Ben katile benziyor muyum?
Osmanağaoğlu, duygusal konuşmasını cinayetin siyasi bir cinayet olmadığı iddiasıyla sürdürdü, mimikler ve jestlerle zenginleştirdi:
"Kemal Türkler cinayetiyle ilgili yargılanan Abdülsamet Karakuş ifadesinde eylemi Yunus'la birlikte gerçekleştirdiğini söyledi. Yunus'u tarif etti: 1.80 boylarında, esmer, kıvırcık saçlı, basık burunlu, kırmızı yanaklı... Lütfen saçlarıma bir bakın hakim bey, bu saçlar kıvırcık mı? Burnuma bir bakın, basık bir burun mu? Peki ya yanaklarım? Lütfen bakın hakim bey, ben kırmızı yanaklı mıyım?"
Osmanağaoğlu'nun sırasıyla saçlarını, burnunu ve yanaklarını mahkeme heyetine gösterdiği konuşması daha sonra Sebahat Türkler ve Nilgün Soydan'a yöneldi. Sesindeki duygusal tonlama da yerini suçlayıcı bir tınıya bıraktı:
Emekli işçinin öfkesi
"2.5 yıldır tutukluyum. Sebahat Türkler ve Nilgün Soydan'ın iftirayı da aşan yalan beyanları dışında hiçbir tutukluluk gerekçesi yok. Olayı siyasi boyuta çekmeye çalışıyorlar. Tahliyemi talep ediyorum."
Bu sırada, salonda eski bir işçinin öfkeli fısıltısı duyuldu: "Şımarık katil. Bir de utanmadan suçluyor. Tiyatro mu, mahkeme mi burası?"
Mahkemeye yol gösterdi
Sebahat Türkler ise, sıcak ve boğucu mahkeme salonunda öfke ve hüznü bir arada yaşıyordu. Ancak Ünal Osmanağaoğlu'nun söyleyecekleri bitmemişti, ifadesini mahkeme heyetine yol göstererek sürdürdü:
"Söylediklerimi ciddiye alın hakim bey. Mahkemeye yol gösteriyorum. 1 Mayıs 1977'de 34 kişinin katline sebep olanlar, Kemal Türkler'i katleden kişilerle aynıdır."
Osmanağaoğlu'nun söyledikleri, müdahil avukatlarını heyecanlandırmıştı. Rasim Öz, Susurluk kazasından sonra ortaya çıkan mafya-çete-siyasetçi ilişkilerini kast ederek Osmanağaoğlu'nun "kontrgerilla"dan söz ettiğini söyledi:
"Hakim Bey, sanık size yol göstermekten bahsediyor. Katillerin kimliklerinden çok emin. Kontrgerilla iddiası ciddiye alınmalı. Osmanağaoğlu'nun söyledikleri tutanaklara geçirilsin."
Mahkeme heyeti, davayı 4 Ocak 2002 tarihine erteledi. Duruşma salonundan jandarma kontrolünde çıkan Ünal Osmanağaoğlu'nu ülkücü arkadaşları destek nidalarıyla yolcu ederken, Sebahat Türkler de, kendisini mahkemede yalnız bırakmayan işçi temsilcilerine teşekkür etti ve kızıyla birlikte adliyeden ayrıldı. (BB)