Yetmişlerin başında İngiltere'nin güneyinde Surrey'in zengin banliyölerinden West Byfleet'te küçük ama çok önemli bir deney gerçekleştiriliyordu. Firkins malikanesinin müştemilatında Simon Beer adında bir genç radyo parçaları ve pembe ve yeşil mukavvalar kullanarak kamuoyu ölçümlemek için bir dizi elektriksel ölçüm aygıtı oluşturuyordu. Bu aygıt, kullananların herhangi bir siyasi öneriyi beğenip beğenmediklerini ifade etmelerini sağlayacak sinyaller verecekti. İşin tuhafı düzenek çalıştı. Ama daha da tuhafı aygıtın hedef piyasasının İngiltere değil Şili olmasıydı.
Cybersyn
West Byfleet'deki sükunetin tersine Şili o günlerde devrimci bir kaynaşma içindeydi. Başkent Santiago'da, Salvador Allende'nin her tür yeniliğe aç, kuşatma altındaki Marksist hükümeti Simon Beer'in babası Stafford'u bu ölçümlerin bir parçası olduğu, çok daha kapsamlı bir teknolojik deneyi yürütmekle görevlendirmişti.
"Cybersyn Projesi" olarak bilinen deney daha önce hiç yapılmamış ve benzeri görülmemiş bir şeydi. Stafford Beer, Şili toplumuna kendi deyişiyle, bir elektronik "sinir sistemi nakli" yapmaya girişmişti. Seçmenler, iş yerleri ve hükümet, yeni ve karşılıklı etkileşimli bir ulusal iletişim ağıyla -zamanından onlarca yıl ileride bir tür sosyalist İnternet'le- birbirlerine bağlanacaktı. Böylece ilişkileri eskisinden çok daha eşit ve birbirine duyarlı bir hale gelecekti. Allende hükümeti 1973'te bir askeri darbeyle devrildi. Beer ile İngiliz ve Şilili mesai arkadaşlarının bu hi-tech ütopyalarını gerçekleştirmede ne kadar mesafe almış oldukları da çok geçmeden unutuldu gitti.
Allende döneminin tarihine dair sonu gelmez tartışmalarda Cybersyn Projesi'nin adı bile anılmaz. Ama projeye katılanların kişilikleri, eriştikleri başarının düzeyi, tasarının iyimserliği ve hırsı kadar gerçekleştirilebilirliği de 20. yüzyıl sonlarının sözü en çok edilen sol hükümetine dair önemli gerçekleri yansıtıyor.
Stafford Beer: "İdealist bir maceracı"
2002'de ölen Stafford Beer, yolu Şili'ye düşmüş, kabına sığamayan, maceracı bir İngiliz idealistti. Kısmen bir bilim insanı, kısmen bir iş idaresi ustası, kısmen bir toplumsal ve politik teorisyen olan Stafford çok para kazanmış olmasına karşın 1950'ler ve 60'lar İngiltere'sinden bıkmıştı. Biyolojik ve insan yapısı sisteler arasındaki benzerliklere ilişkin, daha sonra yazdığı "Firmanın Beyni" başlıklı kitabıyla ünlenen fikirleri onu İngiliz işadamları ve politikacıları için aranan bir danışman haline getirmişti. Ancak müşterileri önerdiği çözümleri her zaman benimsemediklerinden Beer de yurt dışından gitgide daha çok iş almaya başlamıştı. Şirketi 1960'ların başında Şili demiryollarının bir işini üstlenmiş ama Beer Şili'ye gitmemişti. Ancak projede çalışan Şiililerden biri olan Fernando Flores Beer'in kitaplarını okumaya başlamış ve düşüncelerinin özgünlüğü ve enerjisine kapılmıştı.
Allende iktidarda
Bu arada 1970'te Allende hükumeti iş başına gelmiş ve Şili'de bir Beer takipçileri topluluğu oluşmuştu. Flores de büyük çaplı millileştirmelerden sorumlu bir bakanlığın başına getirilmişti. Pek çok alanda olduğu gibi Allende hükümeti ekonomiyi de geleneksel Marksist rejimlerden farklı bir biçimde yürütmeyi amaçlıyordu. Beer'in takipçilerinden ve Flores'in baş danışmanlarından Raul Espejo "Sovyet örneği merkezileşmeye çok karşıydım" diyor. "Bunun yürümeyeceğinden adım gibi emindim."
Öyleyse Şili ekonomisi nasıl işleyecekti? 1971'den itibaren Allende'nin demokratik, otoriter olmayan devriminin yol açtığı sevinç dalgası sönmeye yüz tutmuş, Flores ve Espejo da bakanlıklarının başıboş bir madenler ve fabrikalar imparatorluğu devraldığının farkına varmışlardı. Bunlardan kimi, çalışanlarca işgal edilmiş, kimi eski sahiplerinin yönetiminde kalmış, ama pek azı tam verimlilikle çalışan işletmelerdi. Flores ve Espejo temmuzda Beer'e bir mektup yazarak yardımını istediler. Onun sola sempati beslediğini biliyorlardı ama çok meşgul biri olduğunun da farkındaydılar. "Bizim umudumuz onun ekibinden birini işe almaktı" diyor Espejo. Ama Beer mektubu alır almaz Şili'deki durumun büyüsüne kapılmıştı bile. Öteki işleri bırakıp Şili'ye uçmaya karar verdi. West Byfleet'teyse karışık duygular hakimdi."Stafford'un gene aklının başından gittiğine hükmetmiştik diyor" oğlu Simon. Ama Şiililer Santiago'ya ayak bastığında ondan çok etkilenmişlerdi.
"Kocaman bir adam"
"Koca bir adamdı" diye anımsıyor Espejo "ve olağanüstü canlı ve heyecanlı. Bütün gözeneklerinden büyük düşüncelerin fışkırdığını görebiliyordunuz." Beer günlük 500 dolar -genel olarak aldığının altında ama Washington'daki düşmanlarının esirgediği döviz sıkıntısı içinde kıvranan bir hükumet için muazzam bir para- ücret ve kesintisiz çikolata şarap ve puro takviyesi istemişti.
Sonraki iki yıl boyunca yardımcıları, gıda kıtlığı içinde çırpınan ülkede yerel basının Orson Welles ve Sokrates'e benzettiği Beer'in isteklerini karşılamak için uğraşırken o da enerji patlamalarıyla çalışıyor ve her iki ayda bir, bir İngiliz Cybersyn ekibinin çalışmakta olduğu İngiltere'ye dönüyordu. Bu çalışma çarpıcı bir ürün verdi: Şili'nin kuzeyindeki çöllerden, güneyindeki buzlu çayırlara kadar bütün omurgası boyunca uzanan yeni bir iletişim sistemi. Sistem her gün tek tek fabrikaların üretimlerine, önemli hammaddelerin akışına, devamsızlıklara ve öteki ekonomik sorunlara ilişkin bilgi taşıyordu.
Allende ve Beer
O ana kadar çok daha zengin ve istikrarlı ülkelerde bile böylesi değerli bilgileri elde etmek ve işlemek, hükümetlerin en az altı ayını alırken Cybersyn Projesi teknik sorunların üstesinden gelmeyi başarabilmişti. Önceki hükümet tarafından ithal edilip kimse onlarla ne yapılacağını bilmediğinden bir depoda terk edilip unutulmuş 500 teleks makinesi bulunmuş, bunlar fabrikalara yerleştirilerek Santiago'da iki kontrol merkezine bağlanmıştı. Bu merkezlerde az sayıda personel her akşam saat beşte ekonomi istatistiklerini derliyor ve çok pahalı tek bir bilgisayara yükleyerek her sabah başkanlık sarayı La Moneda'daki brifinglerde değerlendirilmek üzere düzenliyorlardı.
Allende'nin kendisi de projeyi heyecanla destekliyordu. Beer Cybersyn'i kağıtlara çizerek ona anlatıyor ve kendisi de bir zamanlar hekimlik yapmış olan Allende'nin ağların ve kurumların biyolojik özellikleri hakkındaki kavramlaştırmalarını içgüdüleriyle kavradığını hissediyordu. İki adamın da Cybersyn'in hükümetin insanları gözleyip denetlemesi için yapılmış bir casusluluk makinesi olmadığında birleşmeleri dikkat çekiciydi. Tersine sistemin işçilerin işletmeleri yönetmeleri en azından iş yerlerinin yönetimine katılmalarına yardımcı olacağı ve tezgah başlarıyla Santiago arasındaki günlük bilgi alış verişinin güven ve gerçek iş birliği sağlayacağı böylece pek çok solcu düşünürün hayalindeki bireysel özgürlük ile kolektif başarının bağdaştırılmasının sağlanacağı umuluyordu.
Ama işler her zaman öngörüldüğü gibi yürümüyordu. Cybersyn üzerine bir doktora tezi yazan Amerikalı araştırmacı Eden Miller "fabrikaların bu istatistikleri göndermelerini sağlamak uyuşturmadan diş çekmeye benzer bir şeydi" diyor. 1972-73'ün kıtlıklar, grevler ve önü tıkanan hükmet girişimleriyle boğuşan hummalı Şiilisinde öncelikler çoğu kez başkaydı. Ve işçiler çoğu kez kendi işletmelerini yönetmeye ya hevesli değillerdi ya da buna yetmiyorlardı. Miller "Beer'in uzmanlarının ilişki kurdukları kişiler genellikle iş idarecileriydi" diyor.
Esnaf grevi ve Cybersyn
Ama başarılar da yok değildi. Espejo "birçok fabrikada" diyor, "işçiler tezgahlarında bizim Santiago'dakilere benzeyen grafikleri yerleştirmek için yer açmaya başlamışlardı." Fabrikalar telekslerini hükümetle karşılıklı şikayet ya da isteklerini ulaştırmak için kullanıyorlardı. Ve Ekim 1972'de Allende o güne kadar en büyük bunalımla yüz yüze geldiğinde Beer'in icadı yaşamsal önem kazandı.
Muhafazakar küçük iş sahipleri bir uçtan ötekine bütün Şili'de CIA desteğiyle greve giriştiler. Gıda ve yakıt stokları tükenmenin eşiğine geldi. O zaman hükmet Cybersyn'in grevcilerin önüne geçebilmek için bir yol sunduğunun farkına vardı. Teleksler kıtlığın en çok nereyi vurduğu ve bunu gidermek için nerelerde üretim yapılmakta olduğu konusunda bilgi toplamak için kullanılabilirdi. Santiago'daki kontrol merkezleri gece gündüz durmadan çalışıyordu. Çalışanlar hatta bakanlar bile evlerine gitmiyor orada yatıp kalkıyorlardı. "Kontrol merkezleri en olağanüstü biçimde yaşamaya başladı" diyor Espejo. "Sanki dünyanın merkezi bizdik." Grev Allende'yi devirmeyi başaramadı.
Bu bir bakıma Cybersyn'in doruk noktasıydı. Ertesi yıl tıpkı hükümet gibi proje de başa çıkılmaz sorunlarla karşılaşmaya başladı. 1973'ten itibaren projenin millileştirilmiş işletmelerin dörtte birine yakınını kontrol eder hale gelmesi Beer'in idealist uzmanlarının yanında sıradan kişilerin de projeye katılmalarını gerektirdi. Bu gruplar arasındaki sürtüşmelerin ardı arkası gelmedi. Bu arada Beer'in kendisi de başka tasarılarla ilgilenmeye başlamıştı: Hi-tech sosyalizm propagandası için ressam ve müzisyenleri kullanmak; oğlunun hiçbir zaman gerçekten hizmete konamamış elektronik kamu oyu ölçerlerini test etmek; hatta uskumru avı seferleri düzenleyerek hükümete döviz sağlama çabalarına katkıda bulunmak.
Bu arada Allende karşıtı sağcı komplo giderek daha yıkıcı bir hal alıyor ve ABD'nin cesaretlendirdiği ülkeler Şili'ye yardım ve yatırımlarını durduruyorlardı. Beer bir kısım yabancı basında Güney Amerika'da "Büyük Birader idaresi" yaratmakla suçlanıyordu. Sonraları "Şili'de çok gerilim vardı" diye yazmıştı. "Her an çekip gidebilirdim ve çok kez bunu düşündüm."
Allende ve Cybersyn'in sonu
Haziran 1973'te Santiago'yu terk etmesi uyarısı aldıktan sonra Beer Espejo'nun bir akrabasından deniz kıyısında bir ev kiraladı. Birkaç hafta yazı yazdı denizi seyretti ve gece karanlığından yararlanıp hükmet toplantılarına gitti. 10 Eylül'de La Moneda Başkanlık sarayında Cybersyn'in yenilenmiş yapılarının yerleştirilebileceği bir oda bulundu. Ertesi gün saray darbecilerce bombalandı. O sırada Beer Londra'da Şili hükümeti için lobi yapıyordu. Son toplantısını bitirip Şili'ye uçmak için sokağa çıktığında bir gazete bayisinde "Allende öldürüldü" başlığını gördü.
Şilili askerler sarayı ele geçirdiklerinde Cybersyn ağı hiç hasar görmemişti. Espejo'yuı çağırıp ne olduğunu açıklamasını istediler. Ama sistemin açık ve eşitlikçi özelliklerini beğenmeyip imha ettiler. Espejo kaçtı. Diğer meslektaşları o kadar şanslı değildi. Darbeden az sonra Beer West Byfleet'i karısını ve mülkünün büyük bölümünü terk etti ve Galler'de bir kulübede inzivaya çekildi. Oğlu "çok açık bir biçimde hayatta kalmaktan ötürü suçluluk duyuyordu" diyor.
Cybersyn ve Stafford'un sonraki daha derin icatları kimi sosyalist web sitelerinde ve daha da şaşırtıcısı modern iş idaresi okullarında ekonomik bilgi toplamının önemi ve enformel çalışma uygulamaları derslerinde yaşamaya devam diyor. David Bowie, Brian Eno ve Tony Blair'in danışmanlarından Geoff Mulgan, Beer'i esin kaynakları arasında sayıyorlar. (EK/TK)