Google’ın Tokyo, Singapur, ABD ve Avrupa ofislerindeki 17 bin çalışanı, şirketteki cinsel taciz kültürüne karşı protestolar düzenledi.
1 Kasım Perşembe günü yerel saatle 11:10’da düzenlenen eylemlere katılan çalışanlar, çalışma masalarına “Şirketteki yaygın cinsel tacizleri, taciz iddialarının örtbas edilmesini sağlayan şeffaflık eksikliğini ve herkes için uygun olmayan bir çalışma ortamını protesto etmek için —gerçek değişim için— eyleme katılıyorum” yazan afişler bıraktı.
Protestolar, New York Times’ta yayımlanan Google’ın cinsel tacizle suçlanan üst düzey erkek yöneticileri işten çıkarırken zorunlu olmamasına rağmen milyonlarca dolar tazminat ödediğini belgeleyen bir makale sonrası düzenlendi.
90 milyon dolar tazminat iddiası
Makalede, Android işletim sisteminin geliştiricisi Andy Rubin’e yöneltilen cinsel şiddet iddiaları üzerine Google’ın Rubin’i 2014’te işten çıkardığı ancak Google’ın yasal bir zorunluluğu olmamasına rağmen Rubin’e 90 milyon dolar ödediği belirtiliyor.
Rubin taciz iddialarını reddediyor ve tazminatının “abartıldığı kadar yüksek olmadığını” söylüyor.
Makaleye göre, Rubin işten çıkarılırken Google’ın o zamanki baş yöneticisi Larry Page, Rubin’le yollarını ayırdıklarını iyimser bir tavırla belirtmişti ancak taciz iddialarını saklamıştı.
Bir Google çalışanı, o zaman evli olan Rubin’in kendisini 2013’te bir otel odasında oral sekse zorladığını söylüyor. Google’ın olayı soruşturmasıyla kadının haklı olduğu sonucuna varmasının ardından Page, Rubin’in istifasını istedi.
Makalede, Rubin’in tazminatsız olarak işten çıkartılabileceğini ama Google’ın bunun yerine Rubin’le dört senelik bir süreçte her ay 2 milyon olmak üzere toplam 90 milyon dolarlık bir tazminat anlaşması yaptığı ifade ediliyor.
Ayrıca cinsel tacizle suçlanan ancak ismi açıklanmayan iki başka üst düzey yöneticiye de yüklü miktarda tazminat ödendiği belirtiliyor.
Rubin’in alt düzey çalışanlara kötü davrandığı, onları “aptal” ve “beceriksiz” olarak nitelendirdiği ancak Google’ın Rubin’in bu davranışlarına göz yumduğunun da altı çiziliyor.
Rubin’in çalışma bilgisayarında esaret içeren cinsel ilişki videoları bulununca Google’ın tepkisinin Rubin’in o yılki ikramiyesini vermemekle kalması ise eleştiriliyor.
“13’ü yönetici 48 çalışanın işine tazminatsız son verdik”
Google’ın CEO’su Sundar Pichai protestolar üzerine yaptığı konuşmada "Konu hakkındaki öfke ve hayal kırıklığınızı gayet iyi anlıyorum. Benim de hislerim bu yönde ve toplumumuzu çok uzun süredir rahatsız eden ve maalesef Google'da da yaşadığımız bu sorunu çözme yolunda kararlı adımlar atmaya kararlı olduğumu bilmenizi istiyorum" ifadelerini kullanmıştı.
Pichai, ayrıca cinsel taciz iddiaları nedeniyle 13’ü yönetici 48 çalışanın işine son verildiğini ve bu kişilere tazminat ödenmemiş olduğunu da belirtti.
“Teklifi reddedince işe alınmadım”
Sürücüsüz araç ve teknolojik gözlük Google Glass’ı üreten Google’ın X Laboratuvarı’nın yöneticisi Richard DeVaul, iş başvurusu mülakatı sırasında Star Simpson isimli bir kadına eşiyle serbest ilişkide olduklarını söyleyip bir sanat festivaline davet etti.
Simpson, festivalde DeVaul’ın kendisinden üstünü çıkartmasını istediğini ve masaj yapmayı teklif ettiğini ancak kendisinin karşı koyduğunu söylüyor.
Simpson, nedeni belirtilmeden işe alınmadığını ve olayın iki sene ardından Google’a durumu bildirdiğini ve Google’ın kendisine inandığını söylüyor. DeVaul bir süre sonra tazminatsız istifa etmeyi kabul etti.
Protestocu Google çalışanlarının bildirisi
Protestoyu organize eden Google çalışanlarının yayınladığı bildiride protestonun talepleri şu şekilde belirtiliyor:
- Taciz ve ayrımcılık karşısında zorunlu hakemliğe son verilmesi ve her Google çalışanının İnsan Kaynaklarına taciz şikayetiyle başvururken yanında bir destekçi getirebilme hakkı. (Zorunlu hakemlik, Silikon Vadisi çalışanlarının iş sözleşmelerinde sıkça bulunan bir madde. Bu maddeye göre çalışanların talep ve anlaşmazlıklarını mahkemeye taşıma haklarından feragat etmeleri ve sorunun şirket içinde çözülmesi öngörülüyor.)
- Ücret ve fırsat eşitsizliğinin sona erdirilmesi için adım atılması. Örneğin, azınlık kadınlarının şirketin her düzeyinde temsil edilmesi.
- Cinsel tacizlerle ilgili bir şeffaflık raporunun yayımlanması. Raporda, taciz iddialarının sayısı ve içeriği, tacizi uğrayan ve suçu işleyen kaç kişinin şirketten ayrıldığı ve varsa tazminatlarının değeri.
- Cinsel tacizlerin güvenli ve anonim bir şekilde rapor edilmesini sağlayacak bir sistemin kurulması. Şu anki sistem işe yaramıyor çünkü İnsan Kaynakları üst düzey yöneticiler tarafından denetlendiğinden tacizle suçlanan üst düzey yöneticilerin menfaati ön planda tutuluyor.
- Yönetim Kurulu'nda çalışanlardan seçilen bir temsilcinin bulunması.
ABD’de çalışanların yüzde 48’i, Silikon Vadisi’nde yüzde 36’sı kadın
Google’ın her sene yayınladığı eşit temsiliyet ve çeşitlilik raporunda 2018’de, Google çalışanlarının yüzde 30.9’u kadın, yüzde 69.1’i erkek; üst düzey yöneticilerin yüzde 25.5’i kadın, yüzde 74.5’i erkek. Dört sene öncesinde üst düzey yöneticilerin yüzde 20.8’i kadındı. Çalışanların yüzde 53’ü beyaz iken üst düzey yöneticilerin yüzde 66’sı beyaz.
ABD’de çalışanların yüzde 48’i kadın iken Silikon Vadisi’nde bu oran yüzde 36. Ayrıca ABD’de aynı pozisyon için erkeklerin maaşı kadınlarınkinden yüzde 48 daha fazla iken Silikon Vadisi’nde bu sayı yüzde 61.
Silikon Vadisi’nde cinsiyet eşitsizliğinin temelleri
Uzmanlar, Silikon Vadisi’ndeki liyakat üzerine kurulu bir sistemin çalışıp emek verenin başarılı olmasını sağladığını ifade ediyor. Bu her ne kadar adil gözükse de, girişimcilik kültürü nedeniyle kadınlar daha zor aşamalardan geçip erkeklerle aynı pozisyona ulaştıkları için sistem çok da işe yaramıyor.
Örneğin “Elephant in the Valley” isimli bir araştırmaya göre[1], Silikon Vadisi’nde çalışan kadınların yüzde 84’ü iş ortamında kritik bir mesele tartışılırken “fazla agresif” oldukları söylenmiş. Harvard Business School’daki bir vaka incelemesinde, risk sermayedarı Heidi isimli bir kadın yerine, erkek ismi Howard konduğunda işe alınma oranı artıyor. Bu, kadın olmanın ve atılganlık ve otorite sahibi olma gibi güç ifade eden özelliklerle beraber iyi yönde algılanmadığını belirtiyor. Ancak Howard isimli aynı özelliklere ve özgeçmişe sahip aday, girişkenliği ve güç sahibi oluşu için övülüyor.
Ayrıca liyakat üzerine kurulu bir sistemde erkekler pozisyon yükseldikçe etik olmayan bir davranış nedeniyle işten atılmaları durumunda şirket gereken tepkiyi vermediğinde —endüstride statü kaybına ve maddi kayba uğrayabileceğini düşündüğü için (Google’ın Andy Rubin örneğindeki gibi)— bu erkeklerin davranışları için onaylayıcı bir zemin oluşmuş oluyor. Sonuç olarak tacizciler daha da otorite sahibi oluyor ve başarıları, etik olmayan davranışlarının üstünün örtülmesini sağlıyor.
Silikon Vadisi’ndeki kadınların yüzde 60’ı cinsel tacizi şirketin İnsan Kaynakları birimine belgelediklerinde aldıkları cevaptan memnun kalmadıklarını düşünüyor. Tacizi yapan erkeklerin yüzde 65’i üst düzey yönetici olduğundan cinsel şiddete uğrayan kadınların yüzde 39’ı tacizi hiç bir zaman bildirmediklerini çünkü kariyerlerinin negatif bir şekilde etkilenebileceğini düşündüklerini ifade ediyor.
Şirketlerde erkek egemen kültür
Instagram, Facebook, Twitter ve Snapchat gibi Silikon Vadisi’ndeki girişimlerin birçoğunun üniversitede okuyan erkek arkadaş grupları tarafından kurulduğundan şirketlerin temelleri erkek egemen kültürü üzerine kurulu.
Twitter’ın eski CEO’su Dick Costolo bu kültürün getirdiği dezavantajları şu sözlerle ifade ediyor:
“Twitter’ın kuruluşu esnasında, başta kadınları dahil etmek üzere daha çeşitli bir grup olsaydık şu an Twitter’ın çözmeye çalıştığı şiddet içeriğini kaldırma ve politik polarizasyon gibi sorunları Twitter’ın kuruluşu esnasında düşünmüş olabilirdik.”
“Elephant in the Valley” araştırmasının bir diğer bulgusu, şirket ortamı dışında iş ilişkilerini geliştirmek için yapılan sosyalleşmelerin erkek bazlı olduğu ve çoğunun bir konferans gibi resmi bir mekandan ziyade, kadınların rahat hissetmediği—golf kulübü gibi—ya da cinsel tacize uğramalarına olanak tanıyan bar ve gece kulüpleri gibi mekanlarda yapıldığı.
Sonuç olarak kadınlar iş ilişkileri geliştirmekte dezavantaja uğruyor ve pozisyon yükselme durumunda, bu ortamlarda iş ilişkilerini geliştirmiş erkek adaylar seçiliyor.
“Toplumsal cinsiyet eşitliği arttıkça...”
Psychological Science dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre, toplumsal cinsiyet eşitliğinin en az olduğu Orta Doğu ülkelerinde kadın STEM mezunlarının oranı, eşitliğin en fazla olduğu Kuzey ülkelerine göre daha fazla.
Finlandiya ve Norveç’in Küresel Cinsiyet Farkı İndeksi (Global Gender Gap Index) 1 üzerinden 0.85’le listenin en eşit ülkesi olmasına rağmen, kadın STEM (Science, Technology, Engineering, Mathematics – Fen, Teknoloji, Mühendislik, Matematik) mezunlarının oranı yüzde 20.
Türkiye’nin indeksi 0.62 olmasına rağmen STEM mezunlarının yüzde 35’i kadın; Cezayir’de 0.63, ancak mezunların yüzde 42’si kadın. Birleşik Arap Emirlikleri’nde bu sayılar 0.64 ve yüzde 37.
Araştırmaya göre bu çelişkinin nedeni, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin en yüksek olduğu ülkelerde kadınlar ekonomik bağımsızlıklarını elde etmek için en güvenilir yolu seçmeyi tercih ediyor. Bu da piyasanın en çok ilerleme gösterdiği ve iş imkanın en fazla olduğu bilim ve teknolojiyle ilgili mesleklere yönelmelerine neden oluyor.
Cinsiyet ve bilimsel meslekler arasındaki toplumsal algıyı araştıran ve 34 ülkeyi kapsayan Örtük Çağrışım Testi (Implicit Association Test) yöntemiyle yapılan bir araştırmaya göre, “bilim” kelimesi erkeklerle daha çok bağdaştırılıyor.
Ancak kadınlar ve erkekler bilim derslerinde eşit yeteneğe sahipken kadın öğrencilerin yüzde 24’ünün en iyi olduğu alan bilim, yüzde 25’inin matematik, yüzde 51’inin okuma-anlama. Erkek öğrencilerin yüzde 38’i bilim, yüzde 42’si matematik, yüzde 20’sinin okuma-anlama.
Toplumsal cinsiyet eşitliği arttıkça, kadın öğrencilerin en iyi olduğu alanın bilim olma ihtimali azalırken erkekler için bu ihtimal artıyor. Araştırmacılar, kadın öğrencilerin temel dil becerileri daha gelişmiş olduğu ve genelde kitap okumayı sevme oranı erkek öğrencilerden daha fazla olduğu için araştırmanın, eğilim sonucu öğrenci neyi yaparsa onda geliştiğini kanıtladığını söylüyor.
The Atlantic gazetesine konuşan cinsiyet çalışmaları profesörü Janet Shibley Hyde, araştırmaya farklı bir açıyla yaklaşılmasının daha doğru olabileceğini belirtiyor:
“Kadınlar bilimde iyi olmadıkları için değil ama cinsiyet eşitliğinin yüksek olduğu ülkelerde, farklı alternatifleri olduğu için bilime daha az yöneliyorlar. Cinsiyet eşitliğinin yüksek olduğu ülkeler ekonomik olarak da gelişmiş oldukları için kadınlar meslek seçimlerinde maddi kaygıyı daha az önemsiyorlar.” (LM/EKN)
[1] “Vadi’deki fil”, İngilizce’deki “elephant in the room (odadaki fil)” deyiminden uyarlanmış. Aşikar olan bir sorunu kimsenin tartışmak veya çözmek istememesi anlamına geliyor.