Türkiye'nin farklı yerlerindeki kadınlar da bulundukları il / ilçenin Cumhuriyet Savcılığına, "Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmek üzere" sunacakları dilekçe ile suç duyurusunda bulunabilecekler:
BAKIRKÖY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI'NA
gönderilmek üzere
(Bulunduğunuz ilin / ilçenin ismini yazmak gerekiyor).... CUMHURİYET SAVCILIĞINA
İHBARDA BULUNANLAR:
1- (adınızı yazmanız gerekiyor)
SANIKLAR: İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve olayda sorumluluğu bulunan emniyet ve sağlık görevlileri
SUÇ: Görevi ihmal sonucu ölüme sebebiyet vermek
SUÇ TARİHİ: 26.02.2004 ve önceki altı ay
OLAYLAR:
1.Ailesi tarafından yaşama hakkı ve can güvenliği tehdit edilerek Bitlis'ten İstanbul'a gelmek zorunda kalan, ölümle tehdit edildiğini Küçükçekmece Polis Karakolu'na bildirerek can güvenliğinin sağlanmasını isteyen Güldünya Tören, Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 27.02.2004 tarihinde öldürülmüştür.
2.Güldünya Tören'in İstanbul'da doğurduğu çocuğu Umut'un da şu anda can güvenliği tehdit altında olup gerekli tedbirlerin acilen alınması zorunludur.
3.Güldünya Tören, 25.02.2004 tarihinde kardeşleri İrfan Tören ve Ferit Tören tarafından İstanbul'un göbeğinde kurşunlanmış ve bilahare Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılmıştır. Silahla yaralama şeklinde bir adli olay nedeniyle hastaneye geldiği çok net olarak bilinen ve gerekli koruma önlemlerinin alınması gereken Güldünya, yine İstanbul'un göbeğinde hiç korumasız ve savunmasız bırakılarak "aile meclisi" tarafından görevlendirilmiş olan ağabeyleri tarafından bir kez daha kurşunlanmış ve ölümüne seyirci kalınmıştır.
4.Savcılığınızca yapılacak soruşturma sonucunda da daha sağlıklı ve ayrıntılı bilgilere ulaşılabileceği gibi, Güldünya Tören'in yaşama hakkına ve can güvenliğine yönelik açık, yakın, ciddi bir tehdit varken ve Türkiye'de kadınların "töre" adı altında öldürülmelerinin çok yaygın olduğu bir gerçeklik olarak ortada olduğu halde, sorumluların yapması gerekenleri yapmayarak görevlerini ihmal etmiş olmaları -açıkça suç işlemiş olmaları- ve böylece Güldünya'nın adeta ölüme terk edilmesi, Türkiye'de yaşayan tüm kadınlar açısından ciddi ölçüde endişe verici bir olaydır.
5.Olayın ve ölüm tehdidinin Bitlis Mutki'ye bağlı Erler köyü gibi küçük bir yerde yaygın olarak bilinme ihtimali yüksektir. Güldünya Tören'in Bitlis'te de emniyet görevlilerine başvurduğu duyumları söz konusudur. Bu kadının İstanbul'a yaşam endişesi nedeniyle geldiği ve korunma isteği ile başvuruda bulunduğu belirtilmektedir. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün yazılı açıklamasında da belirtildiği gibi, "Güldünya Tören, kardeşleri tarafından vurulduğunu..." söylemiştir. Dolayısıyla, hastaneye de hangi nedenle geldiği çok açıktır. Olması gereken, Emniyet Müdürlüğünün, Emniyet birimlerinin, sağlık görevlilerinin ve her şeyden önemlisi yasaların insanların yaşama hakkını korumasıdır. Ancak bütün bunlar yapılmamıştır. Üstelik halen İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah sözlü açıklamasında, "Olayda soruşturma açılmasına gerek yok. Genç kızın yaralı yattığı yerde polis bekleyemez. Zaten orada başka yaralılar da yatıyor. O zaman hepsinin başına polis dikmemiz lazım" diyebilmektedir. Hürriyet gazetesi, 28 Şubat 2004 sayfa 6
6.Polisler kimi koruyacaklardır? Kim/leri korumak için görev yapmaktadırlar? Bu kadar açık ölüm tehdidi olan bir olayda dahi gerekli önlem alınmayıp, yaşama hakkımız korunmayacaksa, ne zaman korunacaktır? Hastanelerde bile can güvenliğimiz olmayacak mıdır?
Yıllardan beri gerek yasalardaki ayrımcı düzenlemeler, TCK 462. maddenin daha yakın zamanda Uyum Yasalarıyla ortadan kaldırılmasına kadar yürürlükte olması, haksız tahriki düzenleyen 51. maddenin "töre cinayetlerinde" uygulanıyor olması ve ölüm tehdidi altında olan kadınlar için sığınakların olmaması; gerek Anayasanın gerekse Uluslar arası sözleşmelerin ayrımcılık yasağı ve yaşam hakkının korunmasına ilişkin gerektirdiği düzenlemelerin bugüne kadar yeterince gerçekleştirilemediğini ortaya koymaktadır. Yetkililerin yukarıda belirttiğimiz şekildeki beyanları da varolan bu durumun yanı sıra bizi bir kez daha endişeye düşürmektedir.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda belirttiğimiz ve Savcılığınızca re'sen ele alınacak nedenlerle,
1.Öncelikle velisi olmayan küçük Umut Tören'e vasi atanarak haklarının korunması için Yetkili Aile Mahkemesi'ne ihbarda bulunulmasına,
2.Vasi atanıncaya kadar küçüğün can güvenliğinin korunması için gereken tedbirlerin alınmasına
3.Güldünya Tören'in öldürülmesi olayında sorumluluğu olan tüm kamu görevlileri hakkında gerekli soruşturmanın açılarak cezalandırılmalarını saygılarımızla arz ve talep ederiz.
Tarih
İsim
İmza