İHD yöneticisi Yalçındağ, "Yetersiz olan kadın sığınma evleri hızla artırılmalı, kadın katliamlarının önlenmesi için yetkilileri ivedilikle adım atmalı ve önlem almalı" diye çağrıda bulundu.
"Tehlike altındaki kadının durumu unutulmamalı"
İHD'nin düşünce ifade özgürlüğünün şiddet içermeyen her türlü araçlarla kullanılmasından yana olduğunu açıklayan Yalçındağ, tartışmaların bireylerin hak ve özgürlükleri sınırları içinde yürütülmesi ve düşüncelerin ifade edilmesi gerektiğini söyledi
Kadının kendisini ifade ettiği, karşılaştığı her türlü sorunu ve yaşadığı gayrı insani muameleleri anlatabildiği olanakların yaratılmasının önemine işaret eden Yalçındağ, "Şiddet mağduru ya da risk altındaki bir kadın, ancak kendisi istediği müddetçe konuşmalı" diye konuştu.
Yalçındağ, kadına ilişkin program yapan yayın sorumlularının, kadının karşılaştığı tehdit ve riskleri sürekli olarak göz önünde bulundurmak zorunda olduklarını ifade etti.
Buna karşılık, televizyonlardaki görüntülerden, başka kaygılarla hareket edildiğini gördüklerini savunarak, buna geçen ay, "Kadının Sesi" adlı programda tartışmanın tırmanarak, programdan sonra silahlı saldırıya dönüşmesini örnek verdi.
Yalçındağ, aynı programa çıkarak eşi tarafından maruz kaldığı şiddeti anlatan B.I. isimli kadının, memleketi Elazığ'a gider gitmez, erkek kardeşince silahla vurulmasını da aktardı.
Örnekler arasında, eşinin şiddetine maruz kaldığı için polis karakoluna sığınan B.I.'nin, kadınların yaşam hakları sağlanmadığı için, bir sığınma evine gönderilmek yerine bu TV programına çıkartılmasını da veren Yalçındağ, kadınların kendilerini ifade etmelerine imkan verilmesini savundu.
Yalçındağ, "Bu yapılırken, yaşam hakkının korunmasından sorumlu devlet kurumları ile program sorumlularının, başta yaşam hakkı olmak üzere kadının insan haklarını her türlü kaygının üzerinde tutması ve buna uygun davranması gerekir" dedi. (EÖ/TK)