Seminerde, kadına yönelik şiddet üzerine bir sunum yapan Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Dilek Cindoğlu, "Şiddet Döngüsü"nü anlattı.
Cindoğlu, dört aşamalı gerçekleşen şiddet döngüsünün "Gerilim Yaratma" aşamasında, kıskançlık, davranışların kontrol edilmesi, küfretme, şiddet kullanma ile tehdit etme gibi kötü muameleler yer aldığını belirtiyor:
"Bu aşamada kötü muamele gören kişi çatışmayı engellemeye çalışır ve sorun ile yüzleşmekten kaçınır. Buna rağmen gerilim artar ve şiddeti uygulayacak kişi kontrolünü kaybeder.
"Genellikle, ikinci aşamayı bir tür şiddet -güç kullanma- başlatır. Örnek bir durum verilecek olursa; koca, karısına, yerine getirilmesi mümkün olmayan şeyleri yapması için ültimatom verir.
"Bazı zamanlarda ise şiddet gerekçesi -yemeğin tuzsuz olması, geç pişmesi, kıyafetlerin ütüsüz olması gibi- incir çekirdeğini doldurmayacak kadar basittir"
Bu aşamada duygusal ve psikolojik şiddet uygulandığını söyleyen Cindoğlu, bu şiddetin de aile ile ilişkileri kesme, aşağılama, sosyal hayattan koparma, para bırakmama, ekonomik olarak bağımlı olduğunu hissettirme gibi biçimleri olduğundan söz etti. Ve bu aşamayı, "Gerilimin Yükselmesi" aşamasının izlediğini ifade etti.
Cindoğlu, "Şiddet Olayının Yaşanması" aşamasında, öfkenin kontrol edilemediğini ve gerilimin şiddet olarak patlak verdiğini söyledi.
Kontrolsüzlük ve gereksiz yere şiddetli hareket ya da tepki göstermenin,bu durumda ilk aşamadan ayrıldığına dikkat çekti.
Cindoğlu şunları söyledi:
"Bu aşamada eş kendi davranışlarını kendi içinde gerekçelendirir ve öfke nedeni ile mantıklı hareket edemez hale gelir. Genellikle amaç, şiddet uygulanan kişiye bir şeyler öğretmeye çalışmak ve kendi gücünü kanıtlamaktır. Ancak sonuç genellikle, ciddi şiddete başvurmak olur.
"Bu aşama ilk aşamadan daha kısa sürer ve şiddetin boyutunu tahmin etmek mümkün değildir. Şiddet eylemini şok, reddetme ve inanamama takip eder. Şiddete uğrayan kişi de durumun ciddiyetini bu aşamada kavrar, uygulanan şiddete bahaneler bulmaya ve etkilerini azaltmaya çalışır."
Cindoğlu, "Balayı Aşaması"nda şiddet uygulayan kişinin durumu eşinin gönlünü almaya çalıştığını söylüyor.
Tam tersi durumlar söz konusu olsa da, "Balayı Aşaması"nda, çok fazla tepki gösterdiğini farkına varan kocanın, üzgünlük ve pişmanlık duyduğunu anlatan Cindoğlu, şunları söylüyor:
"Gerilim azalmaya başlar ve affedilmeyi bekler, özür diler. Şiddet uygulayan kişi de genellikle bir daha şiddet uygulamayacağına inanır. Çünkü karşısındaki dersini almıştır ve daha fazla gücünü kanıtlamaya ihtiyaç duymayacaktır.
"Bu aşamada şiddet uygulayan kişi durumun normale dönmesi için genellikle yapıcı bir tavır sergiler. Ta ki tekrar gerilim yaratma aşamasına dönene kadar. Bu aşamanın tamamlanmasında döngünün başına geri dönülür ve 1. aşama yeniden yaşanmaya başlar."
Dilek Cindoğlu, "Şiddet öğrenilen bir davranış olduğu gibi isteyerek bilerek unutulabilir ve vazgeçilebilir" diyor.
Şiddet uygulayan kişiye verilecek danışmanlık hizmetinin, öfke ile başa çıkmayı ve kendini kontrol etmeyi öğretebileceğini vurguluyor. Psikolojik tedavinin de bu döngünün kırılmasında başarılı olabildiğini dile getiriyor.
TCK Ankara Platformu'nun eğitim seminerine katılan bir isim de Avukat Munise Dayı oldu.
Dayı, Medeni Yasa ile 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Yasa ve uygulamaları hakkında bilgi verdi.
4320 sayılı yasanın, kadına yönelik şiddetin önlenmesi açısından önemli bir yasa olduğunu belirten Munise Dayı, bu yasanın eşine şiddet uygulayan kocayı evden uzaklaştırmaya kadar birçok önlemin alınmasını getirdiğini anlattı.
TCK Ankara Kadın Platformu'nun başlattığı seminerlerin ikincisi 26 Kasım 2005 tarihinde yapılacak. Bu seminerde, Platform bileşenlerinden olan Uluslararası Af Örgütü'nden avukat Ömer Ayaz, yeni Türk Ceza Yasası ve yasanın kadınları ilgilendiren maddeleri hakkında katılımcıları bilgilendirecek.
Seminerlerin amacı, platformun çalışma alanlarıyla ilgili olarak tüm üyelere eğitim vermek ve onların da kendi kuruluşlarında ya da başka kurum/kuruluşlarda bu bilgileri paylaşmalarını sağlamak. (AD)