Sezer, "Medya gücünün kötüye kullanılması, kamu yararı ve kamu düzenine zarar vermekle kalmayacak, demokrasiyi de olumsuz yönde etkileyecektir" dedi.
Cumhurbaşkanı Sezer'in, teknolojik gelişmeler, temel hak ve özgürlükler, dokunulmazlık, hukuk devleti ve demokrasi, kamu hizmeti, ekonomi, uluslar arası ilişkiler gibi konuları ele aldığı konuşması zaman zaman Meclis'teki milletvekillerinin alkışlarıyla kesildi.
Bağımsız ve özgür basın
"Temel hak ve özgürlükleri güvence altına almış, çağdaş dünyanın saygın üyesi olmuş, ekonomik, sosyal ve kültürel yönden çağın ulaştığı düzeye erişmiş, demokrasiyi tüm kurum ve kurallarıyla yaşatan, aklın ve bilimin egemen olduğu bir toplum düzeni, Cumhuriyetimizin başlıca ereğidir" diyen Sezer Türkiye'de basının görev yapmasıyla ilgili şu sözleri dile getirdi:
* Demokrasinin vazgeçilmez öğelerinden biri de bağımsız ve özgür basındır.
Demokratik toplumlarda basının işlevi, kamu yararını ilgilendiren olay ve konularda açıklamalar yapmak, haber ve bilgi vermek, eleştiri ve değer yargıları sunarak kamuoyunu oluşturmak, toplumu aydınlatmaktır.
* Basınla ilgili yasal düzenlemeler yapılırken, basın özgürlüğünün demokrasiyi işleten ve ona yaşam veren en önemli öğe olduğu ve anayasal kurallar göz önünde bulundurulmalıdır. Basın özgürlüğü, kamu güçleri karşısında olduğu kadar, özel güçlere karşı da korunmalıdır.
* Bu bağlamda, medyanın belli kişi ya da grupların elinde toplanmamasına önem verilmelidir. Tekelleşen medya, bir yandan ekonomik alanda haksızlık yaratabilecek bir güce ulaşırken, öte yandan haber alma özgürlüğünü kısıtlayabilecek, medya gücünün çıkar amaçlı kullanılmasına hizmet edebilecektir.
* Medya gücünün kötüye kullanılması, kamu yararı ve kamu düzenine zarar vermekle kalmayacak, demokrasiyi de olumsuz yönde etkileyecektir.
Medyanın çoğulculuğunu koruyucu önlemler alınması, bağımsız ve tarafsız yayıncılığın sürdürülebilmesi için gereklidir.
Basında tekelleşme
* Unutulmamalıdır ki, kamu hizmeti yapan medyanın tekelleşerek sorumluluk bilincinden uzaklaşması, bireysel çıkarlara hizmet edecek ticari nitelik kazanması, medya-siyaset bağlantısının güçlenmesi, medyanın Devlet'le ticari ilişkiye girmesi, kuşkusuz demokrasinin yozlaşmasına zemin hazırlayacak, basının varlık nedeni ile çelişecektir.
* Basın görevini yerine getirirken, meslek ilkelerini ve etiğini gözetmeli, kişilik haklarına, kişilik değerlerine, özel yaşama, gizlilik alanına saygı göstermelidir. Basın çalışanlarının statüleri yasal güvenceye bağlanmalıdır.
Bu ilkelerin gözetilmesi, basının saygınlığının ve güvenilirliğinin korunması yönünden önemli ve zorunludur.
Teknoloji ve kimlik
* Teknolojide meydana gelen hızlı gelişmeler nedeniyle yaşanan köklü değişim süreci, ülkelerin, siyasal ve ekonomik yönlerden güçlü olabilmeleri için geleceğe dönük, yeniliğe açık stratejiler geliştirmelerini zorunlu kılmaktadır.
* Ülkeler, kendi değerlerini ve kimliklerini yitirmeden, bunları çağdaş yaklaşımlarla zenginleştirerek, dünyadaki değişimlere, yenilik ve olanaklara kapılarını açmalıdır. Bugün, başarıdan söz edebilmek, çağdaş ve saydam bir yönetim anlayışını etkin kılabilmek için, insan hakları, hukuk devleti, katılımcı demokrasi, etik değerler ve fırsat eşitliği temellerinde işleyen bir düzenin yaşama geçirilmesi gerektiği yadsınamaz.
* Temel hak ve özgürlükleri güvence altına almış, çağdaş dünyanın saygın üyesi olmuş, ekonomik, sosyal ve kültürel yönden çağın ulaştığı düzeye erişmiş, demokrasiyi tüm kurum ve kurallarıyla yaşatan, aklın ve bilimin egemen olduğu bir toplum düzeni, Cumhuriyetimizin başlıca ereğidir.
* Ülkemizin çağdaş dünyayla bütünleşme yolunda gerçekleştirdiği yapısal dönüşümlerin olumlu sonuçlarının alınmaya başlanması, demokratikleşme ve Avrupa Birliği'ne üyelik sürecinde bizlere güç vermektedir.
* Bu konuda ilerlemeyi ödün vermeksizin sürdürmeli ve gerekli uygulamaları hızla yaşama geçirmeye özen göstermeliyiz.
* Avrupa Birliği ile uyum sürecini kısa sürede tamamlayabilmek, benzeri dönüşüm uygulamalarının kararlı biçimde sürdürülmesine bağlıdır. Meclisimizin ve Hükümetimizin bu süreçteki etkinliği övgüye değerdir. Siyasal, yönetsel ve yargısal reformların önümüzdeki dönemde sürdürüleceğine inanıyoruz.
Sorunlar ve uzlaşma kültürü
* Gelişmekte olan bir ülke olarak önemli sorunlarımızın bulunduğu bir gerçektir. Bu sorunların çözümü, ancak bir uzlaşma kültürü içinde, elbirliğiyle hareket edilerek sağlanabilir. Ülkemizi çağdaş uygarlık düzeyine yakınlaştıracak uygulamaları yaşama geçirirken, toplumun tüm kesimlerini kucaklayan, uzlaşıcı bir anlayışa daha fazla gereksinim olacağını vurgulamakta yarar görüyorum.
* Toplumumuzun gelişmiş ülkelerin gönenç düzeyine ulaşması için gerekli adımlar atılırken, hoşgörü, yardımlaşma, birlik ve dayanışma gibi toplumsal ve kültürel niteliklerimizin korunmasına da önem verilmelidir. Etnik ya da dinsel kaynaklı ayrışmaya ya da bölgesel farklılıklar üzerinde birlik ve bütünlüğümüzü bozmaya yönelik hareketlere ödün verilmemelidir.
Cumhuriyetin nitelikleri değiştirilemez
* Bugün Türk Ulusu, Cumhuriyet'in 80. kuruluş yılına ulaşmanın kıvancını yaşamaktadır. Cumhuriyet'le birlikte çerçevesi çizilen, Atatürk ilke ve devrimleriyle güçlendirilen Devletimizin yapısı, Türk Ulusu'nun kendi özgür istenciyle benimsediği çağdaşlık seçiminin sonucudur.
* Türkiye Cumhuriyeti'nin nitelikleri değişemez, değiştirilemez. Türkiye Cumhuriyeti, laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olma niteliğini sonsuza kadar koruyacaktır.
Hukuk devleti ve demokrasi
* Kamu yararı gözetilerek oluşturulan düzenin bozulmaması, ancak hukuk kurallarına uymakla ve uyulmasını sağlamakla olanaklıdır. Hukuk devleti, başta yasama, yürütme ve yargı organları ile yönetim olmak üzere herkesin kurallara uymasını gerektirir. Yasama, yürütme ve yargı organları ile yönetimin hukuka uygun davranması, üstün hukuk kuralları ile anayasal kural ve ilkelere uyması ile olanaklıdır.
* Siyasal iktidarı sınırlayan öğeler, hukuk devleti ve demokrasidir. 20. yüzyılın en büyük özelliği, kuşkusuz, demokrasi düşüncesinin yayılması ve geniş bir uygulama alanı bulmasıdır. Bu yüzyılın sonlarında katılımcılık ve çoğulculuk çağdaş demokrasilerin belirleyici özelliği olmuştur. Özellikle çoğulculuk, demokratik hukuk devletinin yapı taşıdır.
* Çoğulcu demokrasilerde yönetme hakkı, sayısal çoğunluğu seçimle elde eden siyasal iktidara ilişkindir. Ancak, sınırsız çoğunluk yönetimi, bir başka deyişle çoğunluğun mutlak egemenliği kabul edilmemiştir. Çoğunluğun sağladığı iktidar gücünün ölçülü kullanılması zorunlu kılınmıştır. Egemen olan, katılımcılıkla desteklenmiş düşünsel çoğunluktur. Farklı düşünceleri anlamak ve onlardan yararlanmak sistemin gereğidir.
* Çünkü, "halk" kavramı, çoğunluğu da oluştursa yurttaşların bir bölümüne indirgenemez; yurttaşların tümünü kapsayan bir olgudur. Bu nedenledir ki sayısal çoğunluk, gelenekler, kamu yararı ve hukuk devleti ilkesiyle sınırlandırılmıştır. Kararların, demokrasinin özüne uygun olması açıklık ve özgürlük içinde yeterince tartışılarak olgunlaştırılıp alınması önem taşır. Bir karar organının yapısının demokratik olması kadar, hatta ondan da çok, eylem ve işleminin demokratik olması önemlidir.
* Demokrasi, yalnızca çoğunluk yönetimini öngördüğü için değil, aynı zamanda azınlıkta kalanların haklarının korunduğu ve onların görüşlerinin yönetime yansıtıldığı için üstün nitelikli bir yönetim sistemidir. Güç sahibi olan iktidarın, kendisine oy vermeyenlerin haklarına ve düşüncelerine saygı gösterip onları göz önünde bulundurması demokrasinin erdemidir.
* Çoğulcu demokraside, toplumda görüşleri birbirinden farklı kesimlerin varlığı, bir arada bulunma zorunluluğu ve birbirini tamamladığı kabul edilmektedir. Çoğunluğu azınlıkta kalanlardan ayıran şey yalın bir nicelik ölçütüdür. Bu nedenle, çoğulculuk sayıdan değil, farklılıktan kaynaklanır, farklı kesimler arasında denge kurmayı amaçlar. Toplumsal barış ve rejimin istikrarı, bu dengenin kurulabilmesine bağlıdır.
* Cumhurbaşkanı Sezer'in güçler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı konularıyla süren konuşmasının tamamına www.cankaya.gov.tr sitesinden ulaşılabilir.