Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Sezer'in irtica uyarısına, Washington'dan yanıt verdi: "Türkiye'de bugün köktendinci tehdidi yoktur".
Türkiye'de sivil bir iradenin işbaşında olduğunu, bu sivil iradenin ve anayasada bütün kurumların tanımının yapıldığını belirten Erdoğan, "Bu tanımlar neyse herkes bu tanıma uygun olarak hareket etmek durumundadır. TSK de bu tanıma uygun olarak hareket etmek durumundadır.Bunun dışına çıkamaz" dedi.
Sezer'e ordu ve muhalefetten destek hükümetten tepki
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Sezer'in konuşmasını çok beğendiğini belirterek, "Cumhurbaşkanı Sezer'in TBMM'deki konuşmasının çerçevesi iyi çizilmiş, içeriği dolu bir konuşmaydı" dedi.
Başbakan Vekili Mehmet Ali Şahin, Sezer'in, konuşmasına tepki gösterdi. Sezer'in "irtica faaliyetlerinin giderek arttığı" yönündeki sözlerine katılmadığını belirten Şahin şöyle devam etti: ''Türkiye'de dini esaslara dayalı bir devletin kurulması için faaliyette bulunan kişi ve kurumlar varsa biz, devlet, Hükümet ve güvenlik güçleri olarak hassasiyetle üzerine gidiyoruz."
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, Sezer'in konuşmasını olumlu bulduklarını söylediler.
Baykal, "Özlediğimiz, duymak istediğimiz şeylerdi" dedi. Mumcu da Sezer'in konuşmasını, yapıcı ve olumlu bulduğunu belirterek, konuşmada, yorum bağlamında katılmadığı küçük ayrıntılar bulunmakla beraber, son derece olumlu bir bakış açısı getirdiğini ifade etti.
Komutanlar tam kadro Meclis'teydi
Meclis'in açılışını, Genelkurmay Başkanı Büyükanıt ve kuvvet komutanları tam kadro olarak izlediler.
Önümüzdeki yıl görev süresi dolan Cumhurbaşkanı Sezer, Meclis kürsüsünden son kez yaptığı 45 sayfalık uzun konuşmasında laiklik tartışmalarından, seçim barajına, yolsuzlukla mücadeleden, yargının siyasallaştırılmasına kadar birçok konuya değindi.
"İrtica artıyor"
"Türkiye, ülke bütünlüğüne, ulusal birliğe ve siyasal rejime yönelik çok boyutlu ve giderek artan iç ve dış tehdit ve risklerle karşı karşıyadır" diyen. Sezer, bu risk ve tehditlerin kaynağını, bölücü ve irticai etkinlikler, uluslararası terörizm, kitle imha silahlarının yayılması ve bölgesel sorunların oluşturduğunu savundu.
Sezer, irticanın, "Türkiye'nin iç güvenliğine yönelik bir tehdit olduğunu ve Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana etkinliğini artırarak sürdüren bir tehlike" olduğunu ifade etti ve ekledi: "Türkiye'de irticai tehdidi yeterince algılamayanların özellikle son 20 yılda yaşanan olayları üst üste koyup birlikte değerlendirmesi, Türkiye'deki toplumsal ve bireysel yaşamın nereden nereye geldiğini iyi çözümlemesi gerekmektedir."
"Ordunun saygınlığının korunmasını ve siyaset üstü tutulmasını, temel bir görev"
"Ulusal güvenliğimiz yönünden Silahlı Kuvvetler'in güçlü tutulması, geçmişten günümüze en önemli temel önceliğimiz olmuştur" diyen Sezer şöyle devam etti:
"Silahlı Kuvvetlerimiz, ülkemizin ve siyasal rejimimizin varlığının ve sürekliliğinin güvencesidir. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, Anayasa'da ve yasalarda belirlenmiş görev ve sorumluluklarını yerine getirecek biçimde güçlü olmasına, Cumhuriyet hükümetleri ve parlamentolarımız büyük önem vermiş ve özen göstermiştir. Bunu, burada bir kez daha belirtmekten mutluluk duyuyorum.
"Bununla birlikte, Ulusu'nun büyük güven ve sevgisine erişmiş olan ordumuzun saygınlığının korunmasını ve siyaset üstü tutulmasını, temel bir görev ve sorumluluk olarak algılamalıyız. "
"Son söz yargının"
Hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkesini benimsemiş çağdaş toplumlarda son söz yargıya verildiğini belirten Sezer, yargının yürütmeden uzat tutulması gerektiğini ifade etti.
Sezer, yargıç ve savcıların tüm özlük ve disiplin işleri, Yargıtay, Danıştay ve Uyuşmazlık Mahkemesi üyelerinin seçimi gibi önemli yetkilerle donatılan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) oluşumunda, bir siyasal parti mensubu olan bakanın ve müsteşarının yer almasının yargı bağımsızlığını ve hukuk devleti ilkesini zedelediğini, yargının kişiselleştirilmesi ve siyasallaştırılmasının önlenebilmesi için, yargı bağımsızlığıyla bağdaşmayan bu durumun ivedi olarak düzeltilmesi gerektiğini kaydetti.
Laikliğe vurgu, seçim barajına destek
Laiklik ve laikliğin tanımı üzerinden yürüyen tartışmalara da değinen Sezer, "Anayasa'da, laikliğin tanımını aramak yerine, nasıl bir laikliğin öngörüldüğüne bakmak gerekir" dedi.
Sezer, oyların siyasal partiler arasında aşırı bölünmesinin yönetimde istikrarsızlık yaratacağını, "baraj" olarak adlandırılan oransal sınırlar konulmasının zorunluluk olduğunun savundu. (KÖ)
*Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in konuşmasının tam metnine ulaşmak için tıklayınız.