Az önce internette “Genç Çapulcular” imzalı ve anne-babalara, ailelere hitaplı mektubunu(zu) okudum. Ha sen ha arkadaş(lar)ın yazmışsın; nasılsa içerik aynı olur diye düşünüp cevap yazmaya karar verdim.
“Endişenizin tavan yaptığını biliyorum” diye başlamışsın mektuba. Eeeee; valla anlaşılmak güzel şey. Gerçekten çok kaygılandım; müdahale olduğu gece. Sana ulaşamayınca arkadaşlarını aradığım için kızdığını biliyorum. Valla; bencillik işte. Yatmadan önce sesini duymak istedim.
İnsanın, bir annenin çocuğuyla, ülkesinin gençleriyle onur duyması güzel bir şey; tamam da. Ama… ‘Ama’sı var işte.
“Bir şey olacak olursa ben sizi ararım” diyorsun her aradığımda; “zırt pırt arayıp durma” demek yerine. “Şarjım bitmek üzere” diyerek yine zarifçe konuşmayı uzatmamı, detay bilgi edinmemi engelliyorsun; farkındayım. Bana kalsa; o zello mu, sello mu ne; onu kuracağım aramızda :)
Sabahtan beri yine ulaşamıyorum sana. Çekmiyor(muş) yoğunluktan; Gezi Park’ta. Tamam! Ama yüreğim bunu kabullenmiyor ve sana her an ulaşmak istiyorum. Kaygılıyım; meraktayım; korkularım var.
Diyorsun ki; “Biz bu ülkenin, tüm dünyada apolitikliğiyle ün salmış, küçümsenmiş, dalga geçilmiş nesliyiz. Apolitikliğimiz yüzünden sanat, spor, doğduğumuz şehir ve hatta takıldığımız mekanlar üzerine gruplaşıp birbirimize kıl olmuş, birbirimizi yemiş ve hatta öldürmüş nesiliz. Okudukça insanlardan soğumuş, uzaklaşmış, kendi çekirdek arkadaş gruplarımıza çekilmiş nesiliz. Yüzde 90'ı hayatında asla ideolojik bir mücadele vermemiş, yolda rastladığı eylemi beyhude ya da 'gereksiz yol tıkama şovu' diye nitelendirmiş gençlerden oluşan bir nesiliz.”
Evet; doğru vallahi.O yüzden şaşırdı(k) ya! İkili sohbetlerimizde “Bizim; hayallerimiz umutlarımız ve inandığımız bir davamız vardı; sizin yaşlarınızdayken; uğruna mücadele ettiğimiz” dediğimde “Bizimki de bu model” derdin, hatırlıyor musun?
Ama şaşırttınız hepimizi. Bakalım sosyal bilimciler ileride, bugünlerde yaptıkları analizlerin üstüne neler ekleyecek. Bu denli baskının, yasağın, müdahalenin getirisinin böyle olacağını kimse – bu denli- beklemiyordu.
Diyorsun ki; “Ve biz dahil hiç kimse bizden şikayetlerimizi rakı masalarından toplayıp, birkaç saat içerisinde sokaklara dökülüp, ucu bucağı görünmeyen, şiddetin sınırının olmadığı bir mücadelede birbirimize koşulsuz sahip çıkmamızı beklemiyordu. Hiç kimse bizden nasıl mücadele edileceğini bu kadar çabuk, hatta gerçek zamanlı öğrenmemizi beklemiyordu. Hiç kimse, çoğumuz için ilk olan bu ciddi şiddet ve zulüm deneyiminde, boğulurken, yaralanırken ve hatta ölürken korku ve teslim yerine mizah ve neşeyi seçip yola devam etmemizi beklemiyordu. Sürpriz yaptık”.
Evet; doğru vallahi. O yüzden şaşırdı(k) ya! Küçükken çok sevdiğin sürpriz yumurtalar vardı hani. Dünyanın parasını verirdik sırf içinden çıkacak oyuncağın ne olduğunu anlamak için. Şimdi sürpriz yapan siz oldunuz.
Azminize, dayanışmanıza, paylaşımcılığınıza, direnme gücünüze, korku duvarını çabucak aşmanıza, şiddet ve zulüm karşısındaki direngenliğinize, cesaretinize, kararlılığınıza, yanınızdakini anlamak için gösterdiğiniz çabaya, işbirliği-işbölümü-koordinasyon ve iletişim becerinize, yardımseverliğinize, çevre ve hayvanlar dahil herkese ve her şeye olan duyarlılığınıza, hele hele yaratıcılığınıza ve mizah gücünüze, analiz yeteneğinize, sorumluluk duygunuzun yüksekliğine, itinalı bilumum davranışlarınıza, beyin gücünüze, sosyal medyayı kullanma maharetinize, uyum yeteneğinize ve daha bir dolu güzelliğinize saygı duyuyorum. Ve gurur duyuyorum sizinle. Bunca emeğim(iz) boşa gitmedi diye seviniyorum.
Evet; doğru diyorsun; katılıyorum; “Çok iyi de oldu; çok güzel, iyi oldu”. Şeyyy; İyi, güzel oldu tamam da; ortam sertleşiyor anbean.
Siz kararlı, bilinçli, özenlisiniz. Paniklemiyorsunuz. Kendinize her zamankinden daha iyi baktığınızı söylüyorsunuz; dinç, enerjik, ayık kalabilmek için.
Ama gençsiniz, coşku ve dayanışmanın romantizmine katılma olasılığınız çok yüksek. Sağ duyunuza inanıyorum ama grup normunun insana neler getirip, insandan neler götürdüklerine dair sayısız örnek yaşadım bunca yıllık ömrümde.
Mektuba biz(ler)den beklentilerinizi de yazmışsın ya... “Sosyal medyada yayımlanan gereksinim listelerindeki güvenlik ve acil müdahale ekipmanları göndermeye çalışın”, “Korku salanlara prim vermeyin” diyorsun. Tamam da; karşınızdakiler de çok kararlı. Blöf değil söyledikleri… Bu da korkutuyor bizi; doğal olarak. İşte bu noktada tıkanıyorum; size güvensem de. Aranıza münafıkların sızması -çok da- zor değil çünkü.
Sizin çok iyi kullandığınız teknoloji konusunda biz çok gerideyiz. Ama itiraf etmeliyim ki; son 15 günde biz de çok geliştik bu konuda.
Medyanın hali malum. Son iki haftadır ben de; siz gençler gibi; Çapulcu sosyal medyasız yapamaz oldum. Twitter’ı aktif olarak takip eder oldum. ‘Face to Face”ci iken, Facebook’cu oldum. Çektiğiniz videoları izliyorum; duvar yazılarınızı okuyorum. Hayranım size; kıvrak zekanızla geliştirdiğiniz mizah ürünlerinize. Sizlere ve direnişe dair her gelişmeyi takip ediyorum internetten, günün neredeyse 12-14 saati. Dahası ‘ustream.tv’ izler oldum; yalan değil gerçek bilgilere ulaşabilmek için...
Gezipark’ın krokisini bile kopyaladım masa üstüne. Neredesin diye sorduğumda; şu çıkışa yakınım dediğinde, krokiye bakıyorum hemen. Anla sen de beni sevgili küçük çapulcum. Bilgilenmek; çoğu kez sakinleştirmiyor insanı.
Son iki haftada büyüdük hep birlikte; farkındayım. Sizin olduğunuz mecralar dışındaki mecralardayız biz(ler)de. Daha pasif belki bizim direnişimiz ama bizim de elimizden gelen bu.
Bizi sevdiğinizi biliyoruz elbette. Çoğu yeni tanış arkadaşlarınızı da çok sevdiğinizin de farkındayız. Haaa bu arada; ‘manita’ yapmanıza ne zaman karşı çıktık ki… Aşk güzelleştirir her şeyi; direniş dahil.
Şarjın hep dolu olsun; lütfen. Hem kendi güvenliğin için hem de benim selametim için :)
Ben seni ararım sık sık.
Öpüyorum çocuğum seni… Aman kendine dikkat et. Genç çapulcu arkadaşlarının da gözlerinden öpüyorum. Birbirinize dikkat edin.
Şunu bil ki; kaygılıyım –ve hatta çoğu kez korkuyorum da- ama seninleyim; sizinleyim her daim. Yalnız değilsiniz…
Annen
Not 1: Sana “Newyorklu Çapulcular”ın ürünü “Şimdi İstanbul’da olmak vardı” videosunun linkini gönderiyorum. Eve gittiğinde izlersin; sarjın tükenmesin:)
Not 2: Telefonda konuşmak daha kolay; yazarken daha temkinli oluyor insan. Daha başka neler ekleyebileceğimi tahmin edersin; söylemiş kabul et.
Not 3: Ben bu yazıyı senin gibi 10 değil 4 parmakla yazabildim bilgisayarda. Bitirip bianet’ e gönderdiğim sıralarda üç önemli gelişme oldu.
* Anneler, Gezi Parkında ve Kuğulu Parkta, elele zincir oluşturup kalkan oldu; çapulcu çocuklarını korumak için. İş annelere geldiyse biter bu iş… Anneler sabırlıdır, doğaları gereği. Ama sabırları taşmaya görsün; korkulur onlardan; biline. Ben de yüreğimle; başta İstanbul ve Ankara olmak üzere; ülkenin her yerindeki annelerle birlikteyim; çocuğum. Selam söyleyin hepsine.
** Başbakan Taksim Dayanışma temsilcilerinin ve sanatçıların yer aldığı bir heyetle görüşecek, birazdan.
*** İstanbul Valisi siz genç çapulcularla görüşecekmiş yüz yüze, birazdan.
Not 4: Umudum yeşerdi; son 2 saatte. Hayırlara vesile diyelim.
Önemli ve son not: Gelişmeler nasıl seyrederse seyretsin; aklı seliminizi yitirmeyin. Güveniyorum size. (HK)