Türkiye'de her yıl kaza, cinayet ve intihar olaylarında 3 bin kişi silahla vurulma sonucu ölmesi; dünyada kayıtlı 638 milyon silahtan 260 milyonunun devletlerin elinde ve kontrolünde olmasına karşın, 378 milyonunun özel kişilerin elinde bulması gibi veriler de "hayatımıza etkisi olmayan" rakamlar.
Birleşmiş Milletler (BM) istatistiklere göre bir yılda savaşta 300 bin, barış olan bölgelerde ise silahlanma sonucu 200 bin kişi ölüyor.
Ancak Türkiye'de 2 milyona yakın kişinin ruhsatlı silah sahibi olması, havaya atılan kurşunlarla ölen onlarca insan, "bir anlık hırsla" işlenen cinayetler "Küçük Amerika" deyimini sürekli hafızalarda canlı tutuyor.
ABD'nin bu konudaki şanlı namı ve silahlara kolay ulaşmanın "getirileri" Türkiye'de Benim Cici Silahım adıyla gösterilen Michael Moore filmiyle kanıtlanmıştı.
Umut Vakfı Koordinatörü Tanzer Gezer, bireysel silahlanmanın teşvik edilmesi ve kolaylaşmasına karşı, can güvenliğinin devlet tarafından korunması, kişiler arasındaki sorunların barışçıl yöntemlerle çözümünün desteklenmesi ve hukukun üstünlüğünün kabul edilmesini istiyor.
Gezer, bireysel silahların kişilere üstünlük duygusu verdiği yanılsaması ve bu silahların öldürücü yönü nedeniyle, binlerce kişinin ölümü ve yaralanmasına neden olduğunu söylüyor.
Silah taşıyan ve bulunduranların, kendi aileleri başta olmak üzere, çevrelerindekilerin can güvenliğini tehdit ettiğini belirtiyor.
Beyoğlu'ndaki bir barda boğazı kesilerek öldürülen üniversite öğrencisi Barış Dönmez'in avukatı Bülent Utku, "150 kişinin olduğu bir barda cinayeti kimsenin görmemesi mümkün değilken, delillerin karartıldığını, sanıkların kaçtığını görüyoruz. İnsanların kendileri güvendeyken, yanı başlarındaki şiddeti mazur görmeleri kabul edilebilir değil. Bireysel ve toplumsal şiddetin dışlanması, şiddete yönelik çözümlere yönelmekle mümkün" diye konuşuyor.
Bireysel silahsızlanma için bir umut...
Umut Vakfı, bu yılki 28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü etkinliklerini, töre ve namus adına işlenen cinayetlere dikkat çekmek amacıyla Şanlıurfa'da gerçekleştirdi.
Umut Vakfı adını, Nazire Dedeman'ın ona göre cinayet, yargıya göre kaza olan bir olayda kaybettiği oğlu Umut Dedeman'dan alıyor. Vakıf, bireysel silahlanmanın önlenmesi için kurulduğu günden bu yana 28 Eylül'ü Bireysel Silahsızlanma Günü olarak çeşitli etkinliklerle geçiriyor.
Umut Vakfı'ndan Tanzer Gezer bireysel silahlanmanın, güvenlik, gelenekler ve silah zevki gibi gerekçelerle teşvik ve kabul edilmesine karşı çıkıyor.
"Silah, saklanmak için bile olsa, mutlaka başkalarının yaşam hakkını tehdit ediyor. Suç oranının artması, basından naklen savaş görüntülerine, kanlı şiddet sahnelerine tanık olmak, insanların güvensiz bir dünyada yaşadığını düşünmesine ve silahlanmasına neden oluyor. Ancak bu güvensizliğe karşı tepki, devletten bunun önlenmesini talep etmektir. Tüm insanların yaşam hakkını savunmaktır."
Gezer, evde bulundurulan ve kutlamalarda kullanılan silahların özellikle çocukların ve kadınların yaşamını tehdit ettiğini belirterek, kadın ve çocuk örgütlerinin bireysel silahsızlanma konusunu gündemlerine almalarını istiyor.
"Can güvenliğini devlet korusun"
Gezer, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Rize Valisi'nce kendisine hediye edilen silahı almasını ve ünlü kişilerin silah sahibi olmayı özendirmesini eleştirerek; bireysel silahlanmanın önlenmesi için şu önerileri getiriyor:
* Ateşli silahlar kanununa göre 21 yaşını doldurmuş biri adli sicili temizse ve psikolojik muayene sonrası silah bulundurma ruhsatı alabiliyor. En azından yaş sınırının Avrupa ülkelerindeki gibi 25 yaşla sınırlandırılması gerekiyor. Polisin ve jandarmanın güvenliği sağlama görevi varken can güvenliği gerekçesiyle silah sahibi olmak gerçekçi bir neden değildir. İnsanlar bu nedenle silah sahibi oluyorsa, can güvenliklerinin devletçe korunmadığı gerekçesiyle devlete dava da açma yetkisine sahip olmalıdır.
* Silahların bilinçli kişilerce kullanılabileceği, gelenek ve göreneklerde yer aldığı gibi görüşler bireysel silahlanmayı savunmak için çoklukla kullanılıyor. Bu görüş hukukun üstünlüğünü tanımamak anlamına gelir.
* Silah, korunmadan çok karşıdakine zarar verme amacıyla tasarlanmıştır. Evinizde silah bulundursanız bile, intiharların çoğunun bireysel silahlarla olması, komşular arasındaki olaylarda silahlara başvurulması; kısaca bireysel silahlarla meydana gelen ölümlerin sayısı, silah sahibi olmanın zevkle değil, ölüm ve yaralanmayla tanımlanmasına uygun olduğunu gösteriyor.
* Polisin görevi de şiddeti önlemede topluma örnek olmak, suç işlenmesini önlemek. Ancak hem polisin şiddet kullanması hem de suçu önlemeye yönelik koruma ve eğitim mekanizmalarının yetersiz kaldığını görüyoruz.
* Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu' nun yürüttüğü bireysel silah satışından yılda 17 trilyonluk cirosu var. Devlet bireysel silahlanmadan bu kadar gelir elde ediyorken, bu konuda bir şey yapmak istemiyor olabilir.
* Ancak beni asıl korkutan silah lobilerinin, silahlanmanın güvensizlik, gelenek ve göreneklerle bahane edildiği Türkiye'de yeni pazarlar bulmak istemeleri. Silah üreten şirketlerin İnternet sitelerinde, Kurtlar Vadisi gibi dizilerde kullanılan silahların kendi silahları olmasını, reklam amacıyla kullandıklarını görüyoruz.
* Savaş karşıtı etkinlikleri desteklememize karşın, vakıf olarak devletlerin ve ordunun silahlanması, çalışma yürüttüğümüz alan dışında. (ÖG/YS)
Konuyla ilgili linkler: