Mersin ithalat ve ihracatında söz sahibi dört meslek örgütü, Mersin Serbest Bölgesi ve limanına getirilen kısıtlamalarla Mersin ekonomisinin artan bir çaresizliğe itildiğini bildirdi.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası , Deniz Ticaret Odası , Akdeniz İhracatçı Birlikleri ve Ticaret Borsası başkanlarının imzalarıyla yayınlanan ortak açıklamada, getirilen kısıtlamalara artık tahammül gücünün kalmadığı belirtilerek, bu gidişe dur denmesi istendi.
İş hacminde %50 daralma kaçınılmaz
Mersin'in, dış ticaretin kapısı olan liman ve serbest bölgesiyle ayakta kalmaya uğraş verdiği kaydedilen ortak açıklamada şu noktalara dikkat çekildi:
*"1990 yılından bu yana devam eden BM'nin Irak ambargosu nedeniyle transit nakliyesi ile transit ticareti ve ihracatı büyük darbe alan Mersin ekonomisi, getirilen kısıtlamalarla çaresizliğe itildi.
*"Son günlerde, ülke genelinde gerçekleştirilen operasyonların çok önemli bir kısmının; altı bin kişinin istihdam edildiği Mersin Serbest Bölgesi 'nde, yapıldığı izlenimi yaratıldı.
"*Son beş yılda Mersin Serbest Bölgesi'ndeki toplam işlem hacminin 8 milyar 412 milyon dolar olmasına karşın, Mersin'de yargıya intikal ettirilen 28 olayın mali boyutu sadece 10 milyon dolardır.
*"Binde 1.2 olan münferit ve küçük çaptaki olayları genelleştirerek Mersin Serbest Bölgesi'ni töhmet altında bırakmak, tüm işadamlarını ve bürokratlarımızı sindirerek, iş yapamaz hale getirmek, son derece haksız ve tehlikelidir".
*"Şimdiye kadar şeker, muz ve otomotiv gibi sektörlere getirilen kısıtlamalar nedeniyle bazı yükler Marmara limanlarına kaçtı.
*"Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın Başbakanlığa sevk ettiği tebliğde gıda maddeleri ithalatı yapacak gümrükler arasında Mersin Serbest Bölge Gümrük Müdürlüğü'nün yer almaması; 800 milyon dolarla serbest bölge işlem hacminin yüzde 44'ünü oluşturan tarım ürünleri ithalatının başka bölgelere kaymasına neden olacaktır.
*"Bu tebliğ sonucu Mersin Serbest Bölgesi'nin işlem hacmi, kaçınılmaz olarak yüzde 50'ye yakın oranda daralacaktır."(KÖ/NU)
İlgilenenler için: Serbest Bölgeler ile ilgili farklı bakış
Serbest Bölgelerden "Serbest" Ülkelere
Armağan Öztuksavul, 24 Kasım 1998
Tekellerin küresel anayasası olarak nitelenenen, MAI (Çok Taraflı Yatırım Anlaşması) ile uyumlu uygulamalar, yavaş yavaş arttırılıyor.
Her biri küçük birer MAI alanı olarak nitelendirilebilecek serbest bölgeler, artık çok daha büyüyerek "serbest şehir "haline geliyorlar. EGS Holdingin kamuoyuna "serbest şehir" olarak tanıttığı serbest bölge başvurusu, Bakanlar Kurulunda kabul edilerek 15/12/1998 tarihli resmi gazetede yayınlandı. Yüzölçümü İstanbul'un 6 ilçesinin büyüklüğüne denk olan ve Batı Karadeniz'in doğal güzelliklerle bezeli, 80 bin dönümlük bir bölgesini kapsayan "serbest şehir"e nasıl gelindiğine bir göz atalım.
Türkiye'de Serbest Bölgeler:
Teşkilat-ı Mahsusa, Jön Türklük, Hazerfan Ahmet Çelebi gibi özgün deneyimleri biliyorduk. Türklerin insanlı ilk roket uçuşunu yaptıklarını da yeni öğrendik. Dünyaya bir çok ilki, birçok buluşu armağan eden biz Türkler, öyle anlaşılıyor ki serbest bölge (SB) konusunda da önemli katkıda bulunmuşuz.
5 Ekim 1997 tarihli Sabah gazetesindeki köşe yazısında Fatih Çekirge, Demirel'in bir gezisinde, Dubrovnink'te gördükleri III. Selim imzalı bir fermana dayanarak, 200 yıl önce Osmanlı'nın bu şehri SB yaptığını keşfedivermişti.
Dünyada gümrük dışı alanların yüz yıllık bir tarihi olduğu söyleniyor. Antalya SB Müdürlüğüne göre 1908'de "serbest mıntıka" adıyla Türkiye'nin de gündemine giriyor.
TBMM'nin daha 22/06/1927 tarihinde SB kuruluşu ile ilgili bir yasayı kabul ettiği biliniyor. Bununla da kalınmıyor, Tophane'de kurulan bir "serbest yer"de Ford, bir otomobil montaj fabrikası kuruyor ve SB hakları elde ediyor. (Sınıf Tavrı Sayı 7)
1930 sonrası ise devlet kontrolünde altyapı ve temel sanayilerin oluşturulması dönemi ile SB'ler pek uyuşmadığı için gündemden kalkıyor. Ford fabrikası da kapanıyor.
İkinci dünya savaşından sonra girilen ithal ikameci sanayileşme modelinde üretim özellikle iç pazara yönelik olduğu için 1953 yılında kabul edilen SB yasası, uygulamada pek rağbet görmüyor. SB'ler ihracata yönelik sanayi üretimine olanak veriyor ama, gümrük duvarlarıyla korunarak içerde yüksek kar eden sermayenin ilgisini çekmiyor.
1970'lerde dünyada yaşan kriz ve tıkanma Türkiye'de de etkisini gösterince 1980'li yıllarda yeni bir sermaye birikim rejimi uygulanmaya başlıyor. Dışa dönük sanayileşme denen yeni modelde sınıfa yönelik saldırılarla maliyetler düşürülürken, devlet destekli bir ihracat politikası da başlıyor. Artık sermaye, örgütleri aracılığıyla SB'lerin gerekliliğinden dem vuruyor. 15/6/1985 tarihli resmi gazetede yayınlanarak, yeni bir SB yasası yürürlüğe giriyor.
Halen yürürlükte olan bu yasa ile ilgili uygulama hükümleri ise 10/3/1993 tarihli resmi gazetede yayınlanan yönetmelikle belirleniyor.
Bazı Yasa Hükümleri:
* Serbest bölgelerin, kamu kurum ve kuruluşlarınca, yerli veya yabancı gerçek veya tüzel kişilerce kurulmasına, işletilmesine Bakanlar Kurulu'nca izin verilir.
* Serbest bölgelerde, Ekonomik İşler Yüksek Koordinasyon Kurulu'nca uygun görülecek her türlü sınai, ticari ve hizmetle ilgili faaliyetler yapılabilir.
* Fiyat, kalite ve standartlarla ilgili olarak kamu kurum ve kuruluşlarına kanunlarla ve diğer mevzuatla verilen yetkiler serbest bölgelerde uygulanmaz.
* Bu bölgelerde vergi, resim, harç, gümrük ve kambiyo mükellefiyetlerine dair mevzuat hükümleri uygulanmaz.
* İşletici kuruluşlar ve kullanıcılar yatırım ve üretim safhalarında Bakanlar Kurulu'nca belirlenecek teşviklerden yararlandırılabilir.
* Türkiye'deki tam ve dar mükellef gerçek ve tüzel kişilerin serbest bölgedeki faaliyetleri dolayısıyla elde ettikleri kazanç ve iratlar, Türkiye'nin diğer yerlerine getirildiğinin kambiyo mevzuatına göre tevsiki halinde de, gelir ve kurumlar vergisinden muaftır.
* Serbest Bölge ile Türkiye'nin diğer yerleri arasında yapılacak ticaret, dış ticaret rejimine tabidir. Serbest bölge ile diğer ülkeler ve serbest bölgeler arasında dış ticaret rejimi uygulanmaz.
* Serbest bölgelerde, faaliyet gösterecek iş yerlerinde yabancı uyruklu yönetici ve vasıflı personel çalıştırılabilir. Buna ait esaslar yönetmelikte belirlenir.
* Serbest bölgelerde Türkiye Cumhuriyeti sosyal güvenlik mevzuatı hükümleri uygulanır.
* Serbest bölgelerde;
* 1580 sayılı Belediye Kanunu'nun 15'nci maddesinin 5, 22, 25, 32 ve 47'nci bendleri dışında kalan hükümleri,
* 5682 sayılı Pasaport Kanunu,
* 5683 sayılı Yabancıların Türkiye'de Seyahat ve İkametleri Hakkındaki Kanun ile 2007 sayılı Türkiye'deki Türk Vatandaşlarına Tahsis Edilen Sanat ve Hizmetler Hakkındaki Kanun ile ek ve değişiklikleri,
* 6224 sayılı Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu,
* 2677 sayılı Sivil Hava Meydanları, Limanlar ve Sınır Kapılarında Görev ve Hizmetlerin Yürütülmesi Hakkında Kanun,
* 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu,
* 832 sayılı Sayıştay Kanunu,
* 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümleri ile diğer kanunların bu kanuna aykırı hükümleri uygulanmaz.
* Geçici Madde 1 - Serbest bölgenin faaliyete geçmesinden itibaren on yıl süreyle 5.5.1983 gün ve 2822 sayılı Kanunun Grev ve Lokavt ile arabuluculuk hükümleri uygulanmaz. Ancak bu süre içinde toplu iş sözleşmesi üzerinde çıkacak menfaat uyuşmazlıkları Yüksek Hakem Kurulu'nca karara bağlanır.
* Geçici Madde 2 - Bu Kanun, bir serbest bölge için, o serbest bölgenin faaliyete geçmesinden itibaren uygulanır. Faaliyete geçiş tarihi ise, o serbest bölge alanını çevreleyen çit, kule ve kapı inşaatlarının tamamlanması, Bölge Müdürlüğü, Polis ve Gümrük birimlerinin göreve başlaması suretiyle bölgenin resmen açılış tarihidir.
Dışişleri Bakanlığının yayınladığı teşvikler ve avantajlar yazısında da:
"Serbest bölge faaliyetlerinden elde edilen kazanç ve gelirler hiç bir izne ve vergiye tabi olmaksızın yurtdışına veya Türkiye'ye transfer edilebilir."
"Diğer birçok ülkedeki serbest bölgelerden farklı olarak, özellikle ekonominin girdi ihtiyacının ucuz ve düzenli olarak temin edilebilmesi açısyndan Türkiye serbest bölgelerinden Türkiye'ye yönelik mal satışlarına ve takas ticaretine kısıtlama getirilmemiştir." denilmektedir.
MAI ve Serbest Bölgeler
Yasadaki açık yağma hükümlerinin aslında yorumlanmaya fazlaca ihtiyacı yok. Emekçilerin grev hakkı olmadan kölece çalıştırıldığı, vergi, çevre vb yükümlülüklerinin olmadığı, çitlerle çevrili, kulelerle gözetlenen, tek "kamu hizmeti" olarak polis ve gümrük birimlerinin konuşlandırıldığı bu çalışma kampları, MAI ile de uyum içindedirler.
MAI'de "sahip olunan her varlığın yatırım sayılması" gibi, SB'lerde de sınai, ticari ve hizmet gibi her alanda yatırım yapılabilmektedir. Yapılmakta olan İskenderun termik santralını Siemens-Steag, SB kapsamına almak istemiştir. (Hürriyet 10/10/1998). İMKB içinde bir SB kurulmuştur. Sağlıkta serbest bölgeler konuşulmaktadır. Ege Serbest bölgesinde 2000 yılından başlayarak, "uzay kampı" adı altında yaşları 7-13 arasında değişen 300 çocuğa eğitim verileceği açıklanmıştır. (Hürriyet 8/12/1998)
MAI'nin temelini oluşturan ulusal muamele ve performans ölçütlerinin geçerli olmaması ilkeleri burada fiilen yaşama geçmiş durumdadır. Yabancı sermayeden herhangi bir koşulu yerine getirmesi istenmemektedir.
MAI'de yatırımları korumak için emeğe yapılması öngörülen saldırı, SB'de grev yasağında vücut bulmaktadır. Grevsiz, toplusözleşmesiz sendika varolamayacağı için çalışanlar, tamamen örgütsüzleştirilmektedirler. Kurulduktan 10 yıl sonra sınırlarda bazı oynamalar sonucunda, serbest bölgelerin yeniden ilanıyla grev yasağını sonsuza dek sürdürmek mümkündür.
MAI'deki kilit personel ilkesi gibi, SB'lerde de yabancı işgücü serbestçe çalışabilmekte ve giriş çıkış yapabilmektedir. Sağlık, hukuk gibi alanlarda, sadece TC vatandaşlarının hizmet verme ayrıcalığı ortadan kaldırılmaktadır.
Prof. İzzetin Önder'in belirlediği gibi, emperyalist sistemin merkez ülkelerinde hızla artan işsizliğin çevreye doğru yayılarak azaltılması söz konusudur.
MAI'de olduğu gibi SB'lerde de kar ve her türlü para transferinin önünde hiçbir engel yoktur. Hatta "sıcak para" transferlerini kolaylaştırmak için İMKB içinde bir SB kurulmuştur.
Her ne kadar, uygulama yönetmeliğinde radyoaktif ve zehirli atıkların girişi yasaklanmış olsa da, standartlarla ilgili kanun ve mevzuatın ve de belediyelerle ilgili kanunun SB'lerde geçerli olmamasından görüleceği üzere, SB'ler de MAI gibi çevre düşmanıdır. B.Çekmecedeki su havzasına kurulan İSBAŞ, bunun iyi bir örneğidir.
Patronlar SB'de teşviklerden yararlandıkları halde, ne kurumlar, ne gelir, ne KDV hiç bir vergi, fon vb ödememektedirler. Buna karşılık, emekçilerin tüm ülke çapında ödediği vergilerle bütçesi karşılanan polis, SB'de, emekçilerin direnişlerini önlemek için "güvenlik" sağlamaktadır. Küreselleşme ve MAI ile oluşturulmak istenen yeni ulus-devletin fonksiyonlarına ne kadar da benziyor. MAI ile dünya bir SB haline getirilmek istenirken, MAI varolan SB'lerde yeşertiliyor.
İstanbul Trakya SB işleticisi, İŞBAŞ bu yüzden tanıtımında tam bir bezirgan ağzıyla, "Ucuz işgücü; ucuz enerji; grev yok; vergi yok; gümrük yok; kırtasiye yok;" diyerek patronlara cenneti gösteriyor.
Kurulmuş ve Kurulacak Serbest Bölgeler
Dış Ticaret Müsteşarlığı verilerine göre, "Söz konusu Kanun'un yayımından bugüne kadar; Mersin (1987), Antalya (1987), Ege - İzmir (1990), İstanbul-Atatürk Havalimanı (1990), Trabzon (1992), İstanbul-Deri (1995), Doğu Anadolu - Erzurum (1995), Mardin (1995), İMKB Uluslararası Menkul Kıymetler (1997), İzmir Menemen Deri (1998) ve Rize (1998) serbest bölgeleri ticari faaliyete başlamıştır.
Ayrıca, Bakanlar Kurulu Kararı ile yer ve sınırları tespit edilen Samsun Serbest Bölgesi 'nin SASBAŞ-Bayındır Samsun Serbest Bölge Kurucu ve İşleticisi A.Ş. ve İstanbul Trakya Serbest Bölgesinin İSBAŞ-İstanbul Trakya Serbest Bölgesi Kurucu ve İşleticisi A.Ş. tarafından kurulup işletilmesi ile ilgili sözleşmeler imzalanmış ve resmi olarak açılışı yapılmıştır. Ancak, bu bölgelerin altyapı çalışmaları devam ettiğinden dolayı, fiilen faaliyet göstermemektedirler.
Bunun yanı sıra, Bakanlar Kurulu Kararı ile yer ve sınırları tespit edilen Adana- Yumurtalık Serbest Bölgesinin TAYSEB- Toros Adana Yumurtalık Serbest Bölgesi Kurucu ve İşleticisi A.Ş., Kayseri Serbest Bölgesinin KAYSER Kayseri Serbest Bölge Kurucu ve İşleticisi A.Ş. ve Trakya (Çorlu) Serbest Bölgesinin ise Trakya Serbest Bölgesi Kurucu ve İşleticisi A.Ş. tarafından kurulup işletilmesi ile ilgili sözleşmeler imzalanmış ve proje çalışmaları sürdürülmektedir.
Diğer taraftan, İstanbul Atatürk Havalimanı Serbest Bölgesi Kıyı Bankacılığı Merkezi, Gaziantep ve Zonguldak-Filyos serbest bölgelerinin yer ve sınırları belirlenmiş durumdadır.
SB genel müdürü Erkut Duran, TÜGYAD'yn dergisi Elegan'la yapty?y röportajda "proje çaly?malary devam eden Kocaeli, Bursa ve ?anlyurfa Serbest Bölgeleri'nin de ticari faaliyete geçmesi ile 2000'li yyllarda 20 kadar Serbest Bölge faal hale gelecektir."
Yine çeşitli zamanlarda çıkan gazete haberlerinden İstanbul Kurtköy, Merter ve Laleli'de, Ankara - Esenboğa'da, Konya'da, Karaman'da, Giresun'da, serbest bölgelerin gündemde olduğunu öğreniyoruz.
Gazeteci Eylem Türk, SB kurulması için yapılan taleplerin Türkiye'deki il sayısından fazla olduğunu belirtiyor. (YeniYüzyıl - 8/8/1998) Net rakamı ise Tarkya SB'sinin temel atma töreninde 400 tane daha serbest bölge istediğini söyleyen Demirel veriyor. (YeniYüzyıl 9/8/1998).
Serbest Bölgelerin Mevcut Durumu
SB'ler 1997 yılın toplam dış ticaret hacminin %7.5'u olan 5.5 milyar dolarlık bir ticaret hacmi gerçekleştirmişler. Genel Müdür Erkut Duran 1998 için 8 milyar dolar, % 10'luk hedef açıklamıştı. Ancak, ilk 5 ayda ulaşılan 3 milyar dolara rağmen 11 ayda 5 milyar doların altında bir ticaret hacmi gerçekleştirildi. Bu, krizin etkisini gösteriyor.
En büyük SB olan Mersin, toplam ticaret hacminin üçte birini gerçekleştiriyor.
Serbest Bölgeler hazine arazilerinde, kamulaştırılan arazilerde veya özel arazilerde kamu veya özel işletmeciler tarafından kuruluyor. Son zamanlarda kurulan SB'ler özel sektör tarafından kuruldular.
İSBAŞ tarafından kurulan İstanbul Trakya SB, İstanbul'un suyunun altıda birini sağlayan B.Çekmece havzasına kuruldu. Çatalca'da temel atma töreni Süleyman Demirel tarafından yapılan bu SB'nin ruhsatı bile yok. (Cumhuriyet 16/7/1998 Prof. İ.Kaboğlu)Mimarlar Odası Başkanı, Oktay Ekinci de 2/8/98 tarihli Cumhuriyet'teki yazısında bölge su toplama havzası olduğu için tarım ve hayvancılığın yasaklandığını; bunun üzerine serbest bölgecilerin işe yaramaz hale gelen arazileri ucuza kapattığını anlatıyor.
1990 yılında, Bakanlar Kurulu kararıyla SB inşaat alanı haline getirilen bölgede Çatalca Belediyesi'nin İSKİ'nin, DPT'nin, Çevre Bakanlığının karşı çıkmasına rağmen 1992'de Demirel tarafından temel atılıyor.
Çevre Bakanlığı'nın ilgili genel müdürü görevden alınıyor ve Çevre Bakanlığı'nın yaptığı ölçümlerde birden bire serbest bölge arazisinin su havzasına uzaklığı 2 kilometre birden artıyor. (Para dergisi-22/03/1998) Bunun üzerine Mimarlar Odası Danıştay'a iptal kararı açıyor.
Danıştay imar yasağını gerekçe göstererek Bakanlar Kurulu kararını durduruyor. Çeşitli temyiz davalarından sonra Danıştay davanın süresi olan 1 yıl içinde açılmadığını gerekçe göstererek bu sefer tersi yönde karar veriyor.
İSBAŞ'a 100 kilometre uzaklıkta Çorlu'da Şahinler Holding tarafından kuruluş çalışmaları yapılan Trakya Serbest Bölgesi de Karamehmetler Köyü ve Velimeşe Köyü halkı ile mahkemeye düşmüş. Köylüler, arazinin verimli tarım arazisi olduğunu bildirmiş. Ancak, Danıştay Şahinler holding lehine karar vermiş (Para dergisi-22/03/1998) Bu SB'nin temeli de Ağustos 1998'de Demirel tarafından atıldı.
Seka fidanlığı da sadece Koç'un değil SB'ci Kocaeli sermayesinin de iştahını kabartmış. Yalım Erez'den SB için fidanlık sözü alan Kocaeli Sanayi Odası Üyeleri, Mesut Yılmaz'ın fidanlığı Ford-Otosan'a vermelerine çok bozulmuşlar. (Dünya 6/3/1998) Demirel Çankaya'nın bahçesini bile Koç'a vermeye hevesli, ama başka patronları da mağdur durumda bırakmak olmaz. Fidanlığı alamadılar ama "serbest şehir" projesinde onlara da yer var. Kacaeli'deki Marmara Güçbirliği Holding, "serbest şehir" haline getirilecek olan İpekyolu Vadisi SB'sini işletecek kuruluşların arasına alındı.
Tuzla Deri Organize'de şu anda bir SB var. Bu bölgedeki deri fabrikalarındaki örgütlülüğü ve güçlü direnişi kırmak için patronlar deri fabrikalarını SB kapsamına almak istiyorlar. Kriz nedeniyle ağır bir saldırı yaşayan işçiler, işten atılmalara karşı direnirken bir yandan da SB olma olasılığına izin vermeyeceklerini haykırıyorlar. Deri-İş Tuzla şubesi, patronların kendi aralarına bazı çelişkileri mevcut olsa da bu saldırı olasılığını püskürme hazırlığında. (Musa Servi, Sınıf Tavrı Sayı 7)
Serbest Bölgeler ve Sermaye Siyaseti
Recep Tayyip Erdoğan'ın İkitelli'de serbest bölge olarak ayrılmış araziyi, yandaşlarına çok ucuza verdiği ve burada İran'daki Kum Kentinin bir benzeri kurulacağı iddia edildi. (Yeni Yüzyıl 29/7/1998) Serbest bölge mi, Kum Kenti mi, "kırk katır mı, kırk satır mı?" demeye getiriyorlar.
28 Şubat süreci, serbest bölgelere de yansımış durumda. Ama asıl görülmesi gereken, serbest bölgelere rağbet konusunda birbirleriyle yarışıyor olmalarıdır. "İslamcı sermaye"nin yıldızı Kombassan Holding Rize'deki SB'de ruhsat almak için aylardır bekliyor. (Para 12/7/1998) Koç, SB'lerde şube açıyor. (Süperonline Haber 12/7/1998)
400 SB kurulmasını isteyen Demirel'in asıl olarak SB'lerin babası olduğu ortadadır. Parasal desteği ile Demirel'i ve DYP'yi bu günlere taşımakta önemli katkıları olan eski devlet bakanı Çağlar "baba"sına, "Ben sizden Çankaya'nın bahçesini istemiyorum. Bakın burada tıkır tıkır yürüyen ihracat var. Bizim grup tek başına 350-400 milyon dolar ihracat yapıyor. Bunların hepsi burada üretiliyor. Sadece Yeşim Tekstil'de 6 bin 500 kişi çalışıyor. Buraların serbest bölge ilan edilmesine ön ayak olun." diye küçük bir ricada bulunmuştur. (Hürriyet 2/10/1998)
Politikaları ile birbiriyle tamamen aynılaşan meclisteki siyasi partiler, belki artık belirtmeye bile gerek yok ama, serbest bölgeler konusunda da tabii ki tam bir uyum içindeler. CHP'nin Temmuz ayında hazırladığı Doğu ve Güneydoğu raporu çözüm olarak Diyarbakır, Elazığ, Şanlıurfa'da serbest bölgeler kurulmasını öneriyor. (A.A. 6/8/1998)
Bu rapordan 3 gün sonra ise Mesut Yılmaz, Türkiye'nin kalkınmasına Trakya SB gibi yatırımların neden olacağını iddia ediyor. (Yeni Yüzyıl 9/8/1998)
Bülent Ecevit ise bu konuda diğerlerini sollayarak "serbest şehir"lerin hamisi oldu. Serbest şehir projesini Ecevit'e sunan EGS Holding Yönetim Kurulu Başkanı Selami Gürgüç, "Ecevit'in 'Serbest Şehir' konusuna sıcak baktığını, konuyu Başbakan Mesut Yılmaz'a götüreceğini belirtti"ğini söyledi. (Süperonline Haber 29/3/1998)
"Serbest Şehir" Kuruluyor, Sırada Ne Var?
"Serbest şehir" literatürümüze özellikle bu yıl girdi. Bu yılın başından itibaren EGS holding, basını sürekli kullanarak serbest şehri gündeme sokmaya çalıştı. Projelerini önce Işın Çelebi'ye sunan Holding sahipleri, Hong Kong benzeri bir şehir kurmak istediklerini, Sinop, Hatay, İzmir'i düşündüklerini ama Karadeniz'i tercih edeceklerini açıkladılar (Sabah-Ekonomi 2/2/1998) Daha sonra da Ecevit'e giden EGS, olumlu cevap almaları üzerine propaganda faaliyetlerini hızlandırdılar.
Demirel ise Karadeniz Ekonomik İşbirliği toplantısında olumlu mesajı verdi: "Hedefimizin ticaretin serbestleştirilmesi ve katılımcı ülkeler arasındaki ticaret hacminin arttırılması olduğu göz önüne alındığında halihazırdaki düzey gerçek potansiyelin altında kalmaktadır. Bu nedenle nihai hedefimiz Karadeniz Bölgesi'nde bir serbest ticaret alanının oluşturulmasıdır." (Yeni Yüzyıl 6/6/1998) Karadeniz'de bir çok serbest bölge zaten var olduğuna göre oluşturulacak olan "serbest şehir"dir.
Bu arada serbest şehir başka gruplar tarafından da cazip görülmeye başlandı. Trabzon'lu patronlar bir taraftan Rize, Samsun, Giresun SB'lerinin gereksizliğini şikayet ederken, bir taraftan da Dubai, Singapur, Hong Kong gibi serbest şehir olma rüyaları görüyorlardı. (Super Haber 1/3/1998, Power Eylül 1998)
GAP ve Antalya için de serbest şehir talepleri ortaya çıktı. (Para 21/6/1998 ve 12/7/1998)Trabzon Sanayi ve Ticaret Odasının isteği üzerine KTÜ'lü profesörler bir araştırma yapıp sonuçlarını açıkladılar. "Çalışmada Türkiye'de kısa vadede serbest kentlerin oluşturulmasının oldukça zor olduğu, buna özellikle idari yapılanmanın engel olabileceği belirtildi. Her şeye rağmen serbest kent olayına olanak bulunduğu, bunun için siyasal bir karar verilebileceği belirtilen raporda, bunun gerçekleşmesi için üç aşamalı bir plan önerildi."
Raporda ''Çin'in özel ekonomik bölgeleri uygulama bakımından serbest şehir adlandırılabilse de uygulamada serbest şehir olarak tanımlanabilecek böyle alanların içinde serbest bölge olarak tahsis edilmiş ayrı alanların bulunduğu görülmektedir. Dünyada serbest ülke olarak adlandırılabilecek tek uygulama Hong Kong örneğidir denildi." (Cumhuriyet 25/7/98)
Serbest şehirin önündeki olası mevzuat engellerinin de nasıl aşılacağı böylece belli oluyor: "Yatırımcı kuruluşlar, serbest şehir için hükümetten vergi ve gümrük muafiyeti ile yatırım teşviği istiyor. Ancak serbest şehir projesinin önündeki en büyük engel olarak mevzuat görülüyor. Serbest bölge için mevzuatta düzenleyici hükümler bulunmasına rağmen serbest şehir için böyle bir düzenleme bulunmuyor.
Kuruluşlar, gecikmemek için hükümetle bu konuda uzlaşma sağlanabilirse, işe serbest bölge kuruluşu gibi başlamayı, gerekli yasal düzenlemeler gerçekleştirildikten sonra serbest şehir statüsüne göre projenin uygulanmasını planlıyor" (Şamil Tayyar, Sabah - Ekonomi 7/11/1998)
15/12/1998 tarihli resmi gazetede yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile serbest şehir için adım atılmış oldu. Buna göre Karasu'dan Kefken'e, yüzde 90'ı Sakarya ilinde % 10'u İzmit ilinde kalan bir alan, serbest şehir haline gelecek. (A.A. 17/12/1998) Buranın resmi adı İpek Yolu Serbest Bölgesi. (Resmi Gazete 15/12/1998). Serbest Bölgeyi kuracak olan EGS Holding, bu iş için Sakarya Valiliği Özel İdaresi, Adapazarı Ticaret ve Sanayi Odası ile, İzmit'te kurulu Marmara Güç Birliği Holding ile ortaklık yapacak. İçinde havaalanı ve liman da bulunacak. (IHA 28/11/1998)
Şu anda, "serbest şehir" denen şey, çok büyük bir serbest bölgeden başka bir şey değil. Şu ana kadar en büyük serbest bölge, yapılmakta olan 2 bin dönümlük Trakya Serbest Bölgesi, diğerleri 500 dönüm civarında. Oysa yeni ilan edilen serbest şehir, 80 bin dönümlük bir alanda kurulacak. Resmi gazetede bu alanın haritası yayınlandı ve kamulaştırma için Maliye Bakanlığı Milli Emlaklar Genel Müdürlüğü görevlendirildi. (bkz: Ek2)
EGS Holding, Yürütme Kurulu Başkanı Hasan Turhan "Amacımız, küçük değil, 2-3 milyon nüfuslu tepeden tırnağa yeni bir kent yaratmak" demişti. (Sabah - Ekonomi 2/2/98) Serbest şehir yapılmak istenerek, serbest bölge ilan edilen alan, Karadeniz'in yaklaşık 30 km.lik kıyı şeridini kamuya kapatıyor. Sakarya'nın il merkezi olan Adapazarı'ndan daha büyük bir alan kaplıyor. Başka bir deyişle, Bakırköy, Bahçelievler, Güngören, Zeytinburnu, Fatih ve Eminönü ilçelerinin tümünün toplam yüzölçümü olan 81 bin dönüme denk bir alana yayılmış durumda. İstanbul'un bu 6 ilçesinde 1997 sayımına göre, 1.600.000'den fazla kişi yaşıyor. (bkz: Ek3)
Serbest Bölge Uygulama Yönetmeliğine göre serbest bölgelerde ikamet etmek yasaktır: "Madde 19 - Bölgede ikamet yasaktır. Ancak, güvenliğin sağlanması için Bölgenin kontrol ve korunmasıyla görevlendirilmiş olan güvenlik, gümrük muhafaza ve koruma görevlilerinin, keza yaptıkları işlerin mahiyeti gereği Bölgede ikamet zorunda bulunanlar ile Bölgede işgününü takip eden gece de çalışmak zorunda bulunanların ikamet/gece çalışma izinleri, güvenlik ve gümrük idaresine yazılı bilgi verilmek suretiyle, Bölge Müdürlüğünce verilir. Bölgede verilen ikamet/gece çalışma izinleri sınırlı olup, ancak yukarıda belirtilen görevliler için hüküm ifade eder. Bu izin hiç bir şekil ve suretle bu görevlilerin yakınlarını veya ailelerini kapsamaz.
Kullanıcılara verilen ikamet/gece çalışma izni: Faaliyet Ruhsatı, Giriş İzin Belgesi veya Görev Kartlarından birinin iptali halinde, ilgili Bölge Müdürlüğünce derhal iptal edilir.
Bölgelerde, yukarıda belirtilen nedenler dışında, ikamet izni ile ilgili düzenleme yapmaya Müsteşarlığın bağlı olduğu Bakanlık yetkilidir."
Ancak görüldüğü gibi ikamet yasağının bir çok istisnası var. Ayrıca bir serbest şehir için gerekli olacak olan ikamet uygulamaları değişikliklerini yapmaya Bakanlık yetkili kılınmıştır. Serbest Bölgeler Kanunu bu konuda bir yasak getirmiyor.
Sonuç olarak "serbest"liğin ne demek olduğu anlaşılıyor. Bu tablodan açıkça, emekçi halk için cehennem, patronlar için cennet; bizlere de bütün bu köleleştirme girişimlerine karşı tüm emekçilerin ve emekten, kamusal değerlerden, yaşanabilir bir ekosistemden yana güçlerin birlikte mücadelesini geliştirme görevi ve isyan hakkı çıkıyor.
Sermaye, tüm dünyayı "serbest" bölge haline getirmek istiyor, bizim düşümüzde ise emeğin özgür dünyası var.
Ekler:
Ek1: Emek Cephesi İçin "Acil Eylem Planı" Önerisi.
Ek2: "Serbest şehir" olarak tanıtılan İpek Yolu Vadisi Serbest Bölgesi Haritası.
Ek3: "Serbest şehir"e denk yüzölçümlü İstanbul İlçeleri Haritası
Ek 1 - Emek Cephesi İçin "Acil Eylem Planı" Önerisi:
Açıktır ki topyekün olarak her alanda sürdürülen saldırılara emekçilerin ve emekten, özgürlükten yana güçlerin tek bir yumruk olarak örgütlenebilecekleri bir emek cephesinin derlenip toparlanması ana problemlerden biridir. Ama emek cephesi, böyle birleşik bir güç olarak mücadele sahnesinde özlenen yerini henüz almadı diye durup bekleyemeyiz. Özelleştirmelere, kriz bahaneli işten atmalara, esnekliğe, şoven baskılara, MAI'ye, karşı olması gerektiği gibi bu alanda da geliştirilecek mücadele, hem egemenlerin işini zorlaştıracak, hem de emek cephesinin toparlanmasına katkıda bulunacaktır.
Buradan hareketle:
* "Serbest şehir"e karşı bir mücadele örgütlenebilir.
* Bu mücadeleyi yürütmek üzere, çeşitli sendika, meslek örgütü ve DKÖ'ler tarafından oluşturulmuş Özelleştirme Karşıtı Platform ve MAI Karşıtı Çalışma Grubu ile ilişkiye geçilebilir. Bunların veya yeni bir çalışma grubunun koordinasyonunda bir mücadele planı oluşturulabilir. Kadro ve kaynak yetersizliklerinin bulunduğu bu günün koşullarında, fazlaca dağılmamak için mevcut platformların değerlendirilmesi belki daha uygun olacaktır.
* Örgütlerin bünyelerinde konuyla ilgili çalışmalar örgütlenebilir. Örneğin, TMMOB bünyesinde ilgili odaların uzmanlarından oluşacak bir atölye oluşturulabilir. Yerleşim ve çevre açısından yer alması önemli olacak olan odalar, HKMO, ŞPO, MO, OMO, ZMO, ÇMO'dur. Ayrıca sanayileşme, enerji, doğal kaynaklar vb açısından MMO, Met. MO, KMO, EMO, Maden MO gibi bir çok odanın daha çalışma grubunda yer alması son derece yararlı olacaktır.
* Bunun yanında sağlıkta SB'ler; SB'lerde eğitim faaliyetleri; serbest bölge veya "serbest şehir" hukuku; SB'lerde sömürü ve SB'lerde çevre tehdidi gibi konularda TTB, TEB, TBB gibi meslek kuruluşları sendikalar ve DKÖ'lerde çalışma grupları oluşturulabilir.
* Eldeki hazır bilgilerle kamuoyu, olayın vahameti konusunda, acilen bilgilendirilebilir. Bilgiler arttıkça kamuoyunu duyarlı kılacak etkinlikler yapılabilir.
* "Serbest şehir" yapılmak istenen bölgeyi bizzat görebilmek için geniş katılımlı bir gezi organize edilebilir.
* İlk elden söz konusu İpek Yolu SB'sinin kurulacağı alanın mevcut durumu tespit edilebilir. Bu yörede zengin floraya sahip ormanlar, tarım arazilerinin bulunduğu biliniyor. Bir "sülün yetiştirme sahası" var. Aynı civarda kanyonlar, şelaleler, kumsallar vb doğal güzellikler var. Görebildiğim kadarıyla sınırların girintili çıkıntılı çizilmesinde köy yerleşimlerinin dışarıda bırakılması esas oluşturmuş. Bölge neleri kapsıyor, kesin hatlarıyla çıkarılabilir.
* Dünyada ve Türkiye'de serbest bölge, "serbest şehir" gibi mevcut uygulamalar, emek, çevre, yerleşim, teknoloji, sağlık, insan hakları ve hukuk, açısından raporlanabilir ve bilgilendirme yapılabilir.
* Yabancı işgünün serbest bölgelerde serbestçe çalışabilmesini kuruluşlar kendi üye çıkarları açısından inceleyebilirler.
* Yöre halkıyla ilişki yolları aranabilir.
* Bütün dünyada serbest bölgelerde, çalışanların dörtte üçünü kadınların oluşturduğu göz önüne alınarak kadın emekçilerin konuya özel ilgisi istenebilir.
* Hukuki açıdan açıklar ortaya çıkarılabilir ve hukuksal mücadeleye başlanabilir.
* Emekçiler, meslek örgütleri, çevreciler, çeşitli DKÖ'ler ve yöre halkı gibi katılabilecek en geniş toplum kesimlerinin eylemleriyle toplumsal mücadele yükseltilebilir.
* Böylece, şüphesiz her alanda olması gerektiği gibi, bu alanda da talana karşı barikat oluşturulabilir.