Bu gencecik kardeşimi ilk kez 1965 seçimleri arifesinde Ankara il merkezinde görmüştüm. Aynı heyecan, aynı boğuklaşan ses, kızaran yüz ve aşırı heyecanın sonucu gözlerde yaşlar. Ve o boğuk ses "ben 26 yaşındayım" diyordu. Ve bir genç olduğunu değil, daha sonra konuştukça anlayabildiğim kadarıyla 26 yaşındayım derken artık kendisinin yetişmiş, olgun bir insan olduğunu anlatmak istiyordu.
Söylediklerini, daha doğrusu söylemek istediklerini adım adım kavramaya çalıştım. O biraz rahatladı, biraz daha anlaşılır oldu. Ben de anlayabildiklerimi sıraya dizdim.
Ve sonunda ne istediğini, karşısında Genel Merkez'i temsil ediyor olarak bizlerden ne beklediğini öğrendim. Ama öğrendiğimi anlatmadan önce, yıllar boyu kendisinden ve çok daha fazla da etrafından duyarak, sorup soruşturarak, eksik parçalan adım adım ekleyip bütünleyerek tamamlamaya çalıştığım o 26 yılı sizlerle paylaşmak istiyorum:
Sosyalizme Yöneliş
Şehrin merkezinde, Parti'nin 75'teki ikinci kuruluşundaki il merkezine çok yakın bir ev. Din işleriyle ailenin geçimini sağlayan bir baba, biri kız altı çocuk ve onlara kol kanat germiş, evin direği anne. Çocukların en büyüğü Şerafettin.
Baba din işleriyle uğraşıyor dedim, ama yanlış anlaşılmasın, çocuklarının her bakımdan iyi yetişmesi için elinden geleni yapmasına engel değil bu. 65'ten yıllar sonra gene parti çalışmalarıyla ilgili olarak Amasya'da bulunduğum sırada bir kez evlerine konuk olmuş, anne ve baba ile tanışmış, konuşmuştum.
Şerafettin okuyor; ilk, orta, lise., ve muhasebeci oluyor. Gerçekten yetişmiş, büyümüştür artık, zaten öyle olması da gerektir, evin altı canının yaş sırasında baba ve anneden sonra üçüncüdür. Diğer hepsi ondan küçük, onların yetişmesiyle o da baba kadar, belki daha da fazla ilgili.
Amasya büyük bir yerleşim birimi sayılmaz. Ama eski şehzadeler şehri şimdi de dışa, yeniye, gelişmeye açık. (Ve bu yüzden de "haramza-de"lerin gözü üstündedir).
Eski Halkevi 1952'den bu yana kapatılmış olsa da gene bir halkevi var, öğretmen lokali var. Lokalin kütüphanesi var. Gelen Varlık dergileri var, Varlık yayınları var. Hepsinden önemlisi Köy Enstitüsü kökenli bir öğretmen ağabeyleri var.
Şerafettin de bir çoğumuzun geçtiği yollardan geçer. Edebiyata merak, Caldwell, Hemingvray, Steinbeck, arkasından Zola, Gorki ve bizimkiler, dört Kemal'ler, elden ele Nâzım Hikmet.. Ve diğerleri.
Şerafettin liseyi bitirmiştir; işini kurmuştur ve sol'dadır. Kendini sol, solcu saymaktadır.
TİP'le buluşma
Diğer yandan, TİP Fatih İlçe Başkanı Mehmet Şahin arkadaşımız aslen Karadenizlidir. Orhan Kemal'in can arkadaşıdır. Ve 1965'de Karadeniz bölgesinde örgütün bulunmadığı yerde Parti örgütlenmesini sağlamakla görevlendirilmiştir. Ortak tanıdıklar eliyle Amasya'da Şerafettin Atalay'ı bulur; ve de... onu hazır bulur. Amasya'da Parti kurulur. Şerafettin, arkadaşlarıyla birlikte TİP müteşebbis il yönetimini kurmuş ve İl Başkanı olmuştur.
Çok geçmeden seçim çalışmaları başlar. Atalay iddialıdır. Elbet kendisi için değil, partisi için. Kendisinin aday olmak istese bile en azından daha kaç yıl geçmesi gerekecektir. Ama o uygun arkadaşlarla listesini tamamlar.
Önseçimde birinci çıkmasına çalıştığı liste başındaki arkadaşına güvenmektedir, onun özellikle kendi ilçesi olan Taşova'da önemli oy potansiyeli olduğunu bilmektedir. (Gerçekten eski bir din görevlisi olan o arkadaşımız, Naci Eren daha sonra Parti'de yukarılara tırmanacak, GYK üyesi olacaktır, ve bir seçimde, bütün parti içinde ancak 15 kişiye nasip olabilen radyo konuşmalarından birini o yapacaktır).
Durumdan habersiz Genel Merkez, Amasya için bir kontenjan koymuştur. Ve bu kontenjanı en üstte, listenin birinci sırasında kullanmıştır. Bir onur mevkii olarak Talât Kılınç arkadaşımız için kullanmıştır.
İşte Atalay kardeşimin büyük heyecan içinde bana anlatmak İstediği buymuş.. Bu yanlışın düzeltilerek Eren'in liste başı olarak kalmasının sağlanması isteğiymiş.
Nihayet durumu anlamıştım. Doğrusu gençliğinden, konuşmasından, özellikle o heyecanından adamakıllı etkilenmiştim. Kesin söz vermemekle birlikte Kılınç arkadaşımın Parti'ye bağlılık ve özverisine güveniyordum.
O sırada kesin olmayan listeler YSK'ya sunulmuş, itirazlar, eksikler vb. için gerekli işlemleri daha önce belirttiğim üzere süresi içinde Ankara'da yapabilme açısından YSK'ya Genel Merkez adına muhatap olarak Ankara'daydım. MYK'ya durumu aktardım. Kılınç, birkaç oy daha fazla alınacaksa her şeye razıydı. YSK'ya istifasını bildirdi. Sıralar bir ileri alınarak eksik en alttan tamamlandı. Eren yeniden Üste başıydı.
Ülke ortalamasının üzerinde TİP oyları
Seçim günü geldi. Özel olarak merak ettiğim birkaç yer arasındaydı Amasya. Sonuçlar açıklandığında Atalay'ın bizi yanıltmadığını gördük. Kesin rakamları DİE'den vereyim. Gerçi bir milletvekilimiz yoktu, ama ancak üç milletvekili çıkarabilen o küçük ilde 5 binin üstünde oy almıştık. Tam rakamıyla 5,239 ve % 5.7. Türkiye çapındaki yüzde ortalamasının tam iki katı. Daha da ilginci bu 5.239 oyun 3.688'i Taşova'dan geliyordu; Amasya oylarının üçte ikisinden fazla. Atalay haklıydı.
Sonra İl Başkanları Toplantısı'nda gördüm kendisini, yukarda yazdığım Olağanüstü kongrede ve nihayet 2.ci Büyük Kongre'de.
Suikastler Başlıyor
Kongreden sonra çok zaman geçmemişti, iki ay kadar artcak. Bir haber erişti Merkez'e. Atalay'a bir suikast düzenlenmiş, kıl payı kurtulmuştu. Lokantada pencere kenarındaki masada arkadaşlarıyla yemek yerken dışardan bir bomba fırlatılmış, nasılsa pencerenin pervazına çarpan bomba binada hasara yol açarken Atalay ve arkadaşları ucu ucuna kurtulmuşlardı.
Araştırma, kovuşturma mı dediniz; ne demek, hele böyle fiili bir sonucu olmayınca.. Bombayı atan da attıran da, attığı ile attırdığı ile kaldılar.
Birkaç yıl daha geçti. 12 Mart'ın arifesi. At İzinin İt izine karıştığı sıralar. Devamlı tehdit alıyordu Şerafettin. Resmî makamlara başvurdu. Ant'ın yazdığına göre, cinayetten önce "artık sıra sende" diye bir kartvizit bile bırakılmış evine. Sonuç hiç.
Bir kış gecesi, tam tarihiyle 27 Ocak 1971. Evinin önünde pusu kurulmuş. Şerafettin her zamanki gibi Partiye gitmek üzere dışarı çıktığı sırada evin karşısındaki küçük tepecikten kurşun yağmuru başlıyor.
Arkadaşımızı oracıkta yitirdik.
Sonra savcı olayın siyasî cinayet olduğunu söyledi. Birkaç kişinin adı geçti. Birisi şimdi "tetikçi" denilenlerden. Gerideki veya geridekiler, orası meçhul. Bir süre sonra o tetikçi de bir başka tetikçiye hedef gösterildi.
Ve dosya kapandı. Son kongrede GYK yedek üyeliğine seçilmiş arkadaşımız, her zaman dendiği gibi, ama bu kez deyimin tam anlamıyla "en "en verimli çağında" yitti gitti. Bizlere, Hareket'imize de yürek burkan anısıyla birlikte mücadelesini miras bıraktı.
Şerafettin Atalay Kimdir?
Şerafettin Atalay, 1960 sonrasında başlayan siyasi cinayetler döneminde ilk ölümlerdendir. İki öldürme girişiminden sonra üçüncüsünde 27 Ocak 1971'de evinin önünde öldürüldü. Ölümünün 35. yılında mezarı başında anıldı.
Şerafettin Atalay, 1938'de Amasya'da doğdu. 1965 yılında Amasya'da Türkiye İşçi Partisini kurdu, öldürüldüğü 27 Ocak 1971 yılına kadar il başkanlığını yaptı. Amasya, 1965 seçimlerinde 15 milletvekili ile meclise giren TİP'in ülke ortalamasının üstünde oy aldığı illerden oldu. 1965 seçimlerinde 5239 oy aldı. Bu %5.7'dir ve ülke ortalamasının tam iki katıdır.
1960 sonrasında yaşanan köylü hareketleri, ABD karşıtı haşhaş mitingleri, devrimci-demokratik gençlik hareketi ile Anadolu'nun karşılaşmasının yoğun yaşandığı illerden oldu. 1969 Şubat'ında ODTÜ'de Kommer'in otomobilini yakan gençlerin bir bölümü Amasya'da barındı.
Şerafettin Atalay, 1971 TİP 4. Kongresinde Genel Yönetim Kurulu 1. Yedek Üyeliğine seçildi. TİP'in yeniden toparlanması için bölgesinde etkin biçimde çalıştı, bu yöndeki merkez çalışmalarının içinde yer aldı ve destek verdi. (NS/AA)
* Nihat Sargın'ın yazısını Tip'li Yıllar (Felis Yayınevi - 2001) kitabından aldık.