Kobanî davasının 83. duruşması bugün Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
Mahkeme duruşmaya verilen aranın ardından 130 sayfalık kararını açıklarken, avukatlar kararı alkışlarla protesto ederek salonu terk etti.
Kobanî Davası: Demirtaş'a 42, Yüksekdağ'a 30 yıl hapis
Çok sayıda siyasetçi ve avukat katıldı
Duruşmayı, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) eş genel başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftçi ve Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır ve çok sayıda CHP milletvekilinin de arasında bulunduğu CHP heyeti, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eş genel başkanları Çiğdem Kılıçgün Uçar ve Keskin Bayındır, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, EMEP Milletvekili Sevda Karaca, SOL Parti adına İlknur Başer, DEM Parti milletvekilleri, çok sayıda siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcisinin yanı sıra çeşitli ülkelerin büyükelçilik temsilcileri takip etti. 200’ü avukatın yanı sıra 10’u aşkın baro başkanı da duruşmaya katıldı.
Yoğun "güvenlik önlemi"
MA’nın haberine göre, duruşmanın görüldüğü Sincan Cezaevleri Kampusunda yoğun güvenlik önlemleri alındı, cezaevi yerleşkesinin bulunduğu güzergaha 4 farklı arama noktası kuruldu. İzleyici olarak duruşmayı takip etmek isteyenlerin araçlarının, yerleşkenin bulunduğu alana geçişlerine izin verilmedi. Sadece avukat ve gazetecilerin araçlarına izin verildi.
Duruşmanın görüldüğü salona gazeteciler ve avukatlar alınırken izleyiciler alınmadı. İzleyiciler, kampüs içerisinde bulunan, duruşmanın ekrandan yayımlandığı iki farklı salona yönlendirildi.
Tutuklu siyasetçilerden 16’sı duruşmaya katılmadı
Tutuklu siyasetçiler Alp Altınörs ve İsmail Şengül duruşmaya katılırken diğer tutuklu siyasetçiler Ali Ürküt, Günay Kubilay, Nazmi Gür, Bülent Parmaksız, Sebahat Tuncel, Zeynep Karaman, Zeynep Ölbeci, Aynur Aşan, Ayşe Yağcı, Ayla Akat Ata, Dilek Yağlı, Pervin Oduncu, Meryem Adıbelli, Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak ve Selahattin Demirtaş duruşmaya katılmadı.
“Tüm ceza yargılama ilkeleri ihlal edildi”
Saat 11.00 civarında başlayan duruşmada ilk olarak söz alan sanık avukatlarından Sevda Çelik Özbingöl, “Bu süreç, hukuka aykırılıklarla ilerletildi. Davanın karar aşamasına büyük bir gayretle getirildiğini görüyoruz. En başında beri CMK ilkelerini yok sayıldı, silahların eşitliği ve tüm ceza yargılama ilkeleri ihlal edilmiştir. Dosyaya mağdur olarak eklenenler yargılanan siyasetçilerden şikayetçi olmadıkların beyan etmişlerdir. Devletin tüm kurumları, hiç sorgulanmadan dosyaya müdahil edilmişlerdir. Savunmaya süre sınırlaması getirilerek ağır bir ihlal silsilesine tanık olduk. Maddi gerçeğe ancak adil bir yargılama ile ulaşabilir. Savunma hakkı insan hakkı olmakla birlikte ulusal ve uluslararası hukukta da güvenceye alınmış bir haktır” dedi.
Kadın siyasetçilerden mesaj
Duruşmada tutuklu kadın siyasetçilerin ortak mesajı okundu: “Kürt sorununun çözümü, Türkiye'nin demokratikleşmesinin yolu tecride son vermekten geçer. Sayın Öcalan'ın sağlık, güvenlik ve özgürlük koşullarının sağlanması için, duruşmaya katılmayacağız.”
Tahliye talebi
Avukat Faik Özgür Erol, eksik evrakların incelenmesi için bugün esasa dair karar verilmemesini ve müvekkillerinin tahliyesine karar verilmesini talep etti:
“Maktullerin gerçek faillerinin kimler olduğunu emniyet de iddia makamı da araştırmadı. Bunu biz yaptık. Getirip önünüze koyduk. Siz de aynı gün kurduğunuz ara kararla ‘dava dışı kişilerle ilgili talepleri kabul etmiyoruz’ dediniz. Kobani olaylarının sorumlusunun paramiliter güçler olduğunu gösterdik. Dargeçit ve Diyarbakır’da Hizbullahçıların, Adana’da IŞİD’lilerin işlediği cinayetleri gösterdik. Ancak bu yargılama kendi hakikatini üretme kabiliyetinden dahi yoksundur. Hakikat o kadar basit değildir, her zaman bir bedeli vardır. Bu davanın tamamı içerisinde hakikate en yakın olanlar yargılanan arkadaşlarımızdır."
Ayla Akat Ata'nın avukatı, dosyaya eklenen evraklara dair beyanda bulunmak için süre verilmesi yönünde talepte bulundu. Mahkeme heyeti, karar verilmeye yer olmadığını belirterek, söz konusu kararın hükümle birlikte verileceğini kaydetti.
Altınörs: Sokağa çağrı demokratik bir haktır
Söz alan tutuklu siyasetçi Alp Altınörs, şunları söyledi:
“Türkiye siyasetinin köşe taşları bugün bu davada çıkacak kararla belirlenecek. Bizler IŞİD’in soykırım yapamamış olmasının bedelini ödüyoruz. Bugün bir hüküm açıklanacak.
Bizler medya gücü altında peşinen suçlu ilan edildiğimiz ve yalnızlaştırıldığımız zorlu bir kumpas sürecini yaşadık. Bu denli çok dostumuzu yanımızda görmek bizim için bir mutluluk. Bizim etrafımızda siyasi iktidar tarafından buzdan bir duvar örüldü.
Bu dava lanetli bir dava muamelesi gördü. Adeta nefesimizle topluma, kamuoyuna burada uğradığımız zulmü ve haksızlığı anlatmaya çalıştık. Bir tweet bizim 4 yılımızı hapsolarak geçirmemize neden oldu.
Bugün karar açıklanacak ancak bu karar açıklanırken akılda kalması için beş temel hususu dile getirmek istiyorum:
* Bu bir tweet davasıdır. Sanıklara atfedilen yeganen fiil IŞİD’e karşı çağrı yapmaktır. Bir tweetten müebbet hapis çıkarmaya çalışan kumpas davasıdır.
* Suçlanan tweetin hiçbir suç unsuru içermediğine dair iki ayrı AİHM kararı vardır; Demirtaş kararı ve Figen Yüksekdağ kararı.
* Bizlerin her birimizin bu dosyada sanık olma sebebi; HDP MYK üyesi olmak MYK adına açıklama yayınlamak gibi yasal ve siyasi faaliyetlerimizdir. Bu HDP’nin ve faaliyetlerinin suç gösterildiği bir kumpas davasıdır.
* Sokağa çağrı yapmak demokratik bir haktır.
* Dava HDP kapatma davasının alt yapısını hazırlamak için bir yargı tacizidir ve bunun böyle olduğu AİHM tarafından tescil edilmiştir.
Kobani kumpas davasında son sözümdür. Sözdür söylenmiştir. Tarihin önündedir, çağrıdır, söylenmiştir. Sözümüzden, çağrımızdan dönmeyiz. Kalemle yazılanı balta ile kesemezsiniz. Halkların dayanışmasını yargılayamazsınız. Milyonların yazdığı bir tarihi mahkeme salonlarında yalancı tanıklar ve kumpas davalarla tersine çeviremezsiniz.
Bizim çağrımız sivildir ve soykırımı önlemek amaçlıdır. AİHM’in iki ayrı kararıyla bunlar tescil edilmiştir. Size düşen bu davayı düşürmenizdir.
Demokratik bir şekilde sokağa çağrı yapmak suç değildir. HDP’ye üye olmak MYK toplantılarına katılmak da suç değildir. Bunların tümü Anayasa güvencesi altında olan haklardır. Ortada suç yoktur ama ortada yatılan 4 yıllık hapis vardır. Bizler haklarımızın nezdinden çoktan beraat ettik sizden de beraatimizi talep ediyoruz."
Tan: IŞİD’i protesto etmek, ortak görüşümüzdü
SESBİS ile duruşmaya katılan Altan Tan hakkındaki suçlamaları kabul etmezken, hakkındaki adli kontrol tedbirinin kaldırılmasını istedi. Tan, “6 Ekim günü HDP Ankara’da toplandı. Hem PM hem MYK üyesiydim. IŞİD’in Kobanê’ye saldırmasının halkımız tarafından demokratik yollarla protesto edilmesi hepimizin ortak görüşüydü. Bu ortak görüşte şiddet yoktu. Bu konuda hiçbir çağrı olmadı” dedi.
Kubilay: 3 satırlık tweet için 300 sayfa savunma yaptım
Tutuklu siyasetçi Günay Kubilay, “3 yıl boyunca MYK’nın yaptığı 3 satırlık tweet için 300 sayfalık savunma yaptım. Ben bunun yeterli olduğunu düşünüyorum. Salondaki herkese teşekkür ediyorum” dedi.
Üstün: Bu dava insanlığın bütün normlarına aykırı
Davanın, Kürt sorununun demokratik çözümünün ortadan kaldırılmasına dönük bir dava olduğunu belirten tutuksuz yargılanan Beyza Üstün, “Savunmalarımızı teslim ettik. Bütün hususların ne kadar geçersiz olduğunu size sunduk. Bu dava insanlığın bütün normlarına aykırıdır. Hiçbir suç bize ait değildir. Bu siyasi bir müdahaledir. Bu müdahaleye adalet de ortak edilmeye çalışılmaktadır. Tüm arkadaşlarımız adına beratımızı talep ediyorum” diye konuştu.
Şengül: Karar, Türkiye’nin gidişatını belirleyecek
“Bu muazzam dayanışma ülkenin üzerindeki karanlığı dağıtmak için bizlere umut veriyor” diyen tutuklu siyasetçi İsmail Şengül, “Burada bulunmamızın en önemli nedeni HDP MYK’sinde bir dönem görev almamış olmamızdır. İddianamenin her satırında HDP’li olmak HDP MYK üyesi olmak bir suç isnadı olarak gösterilmiştir. Türkiye’de bir siyasi partide görev almanın suçlama konusu yapılması Türkiye tarihinde bu kadar rahat suçlama yapıldığına tanıklık yapmadık. Bu davada verilecek karar, önemli bir karar. Aynı zamanda Türkiye uluslararası ilişkilerine de yön tayin edecek bir karar olacak. Yine Türkiye’nin bundan sonraki gidişatını da belirleyecek” dedi.
"Türkiye'nin en büyük siyasi kumpas davası"
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları'nın katılımıyla duruşmanın görüleceği Sincan Cezaevi Kampüsü önünde açıklama yapıldı. Açıklamaya siyasi parti temsilcileri, sivil toplum örgütleri, hukuk örgütleri katıldı.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Bugün Türkiye'nin en büyük siyasi kumpas davasının sonuna geldik. Bu bir hukuk davası değildir. Dosyanın içeriğine bakıldığı zaman hukukla bir alakası olmadığını göreceksiniz. Bunu defalarca dile getirdik. Gizli tanıklarla, zorlama yorumlarla, hazırlanan siyasetin siyasi erkin yönlendirdiği karar verdiği bir kumpas davasıdır” dedi.
Eş Genel Başkan Tülay Hatimoğulları da davanın "saray eliyle yazılmış bir senaryo" olduğunu söyledi: “Türkiye için bu dava bir yol ayrımıdır. Demokratikleşme için bir yol ayrımıdır. Bu yol ayrımı şu an iyice keskinleşmiş durumdadır. Ya bu davada verilecek karar hukuka uygun bir karar olur, demokratik zeminde bir karar olur, ya da bu ülkeyi karanlık dehlizlere sürükleyecektir.”
Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi, Kobanî davasında yargılanan siyasetçilerin son sözlerinin dinlenilmesinin ardından 21 Mart’taki ara kararında, dava dosyasının, hükmün hazırlanıp açıklanması için incelenmeye alınmasına hükmetmişti.
17 Nisan’daki duruşmada mahkeme başkanı hükmün açıklanmamasına dair, “SEGBİS çözüm tutanaklarının yetişmesi ve dosyanın kapsamı, savunmaların boyutu değerlendirildiğinde bu sürenin yeterli olmayacağı değerlendirerek, hüküm duruşmasının başka bir tarihe ertelenmesine karar vereceğiz. Bu kapsamda bugün tutuklu sanıkların tutukluluk durumunu gözden geçireceğiz ve hüküm için başka bir tarih vereceğiz” açıklamasını yaptı.
Mütalaada ne vardı?
Savcı, 14 Mayıs 2023’teki duruşmada sunduğu 13 bölümden oluşan 5 bin 268 sayfalık esas hakkındaki mütalaasında, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Ahmet Türk, Bircan Yorulmaz, Ali Ürküt, Alp Altınörs, Altan Tan, Ayhan Bilgen, Ayla Akat Ata, Aysel Tuğluk, Ayşe Yağcı, Bircan Yorulmaz, Bülent Barmaksız, Cihan Erdal, Nazmi Gür, Dilek Yağlı, Emine Ayna, Sırrı Süreyya Önder, Gülser Yıldırım, Gültan Kışanak, Günay Kubilay, İsmail Şengül, Zeki Çelik, Pervin Oduncu, Sebahat Tuncel, Zeynep Karaman, İbrahim Binici, Can Memiş, Gülfer Akkaya, Berfin Özgü Köse, Beyza Üstün, Meryem Adıbelli, Sibel Akdeniz, Mesut Bağcık, Nezir Çakan ve Aynur Aşan'ın "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak" suçundan birer kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını istedi.
Ayrıca Demirtaş, Şenoğlu, Türk, Yorulmaz, Ürküt, Altınörs, Tan, Bilgen, Ata, Tuğluk, Yağcı, Yorulmaz, Barmaksız, Erdal, Gür, Yağlı, Ayna, Önder, Yıldırım, Kışanak, Kubilay, Şengül, Çelik, Oduncu, Tuncel ve Karaman'ın, "nitelikli insan öldürme" suçundan 6'şar kez daha ağırlaştırılmış müebbetle cezalandırılması talep edildi. Aynı suçtan sanık Nezir Çakan ve Sibel Akdeniz'in 4'er kez, Meryem Adıbelli'nin ise 1 kez daha ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilmesi istendi.
Bununla birlikte sanıklar hakkında, “mala zarar verme, hürriyeti tahdit, öldürmeye teşebbüs, kasten yaralama ve hırsızlık” suçlarından süreli hapis cezaları talep edildi.
Davada, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü ve HDP MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 108 kişi yargılandı.
Tutuklu bulunan siyasetçiler: Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, Ali Ürküt, Günay Kubilay, Nazmi Gür, İsmail Şengül, Bülent Parmaksız, Alp Altınörs, Sebahat Tuncel, Zeynep Karaman, Zeynep Ölbeci, Aynur Aşan, Ayşe Yağcı, Ayla Akat Ata, Dilek Yağlı, Pervin Oduncu, Meryem Adıbelli, Gültan Kışanak.
3 bin 530 sayfa ve 324 klasörden oluşan iddianamede 108 siyasetçi için “Devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma” ile 37 kez “insan öldürme” başta olmak üzere pek çok suçtan ceza istendi.
(AS)