Şişecam olayı, merkezi Brüksel'de olan Uluslararası Hür İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun (ICFTU) önceki gün açıkladığı raporda Türkiye'de sendikacılara ve sendikalaşan işçilere yapılan baskılara örnek oluşturuyor.
Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu'ndan (Hak-İş) araştırma uzmanı Şahin Selim de, Avrupa Birliği'ne uyum sürecinde değiştirileceği söylenen toplu iş sözleşmesi ve grev hakkını düzenleyen yasalardaki kısıtlamaları eleştiriyor.
İşverenin sendikalaşmayı önleme yolları
Kristal-İş'ten Aydın, sendikaların "ücret pazarlığı" dışında, işçilerin sosyal hakları için de mücadele etmesi gerektiğini söylüyor:
* İş Yasasına göre, 30'un üzerinde işçi çalıştıran yerlerde altı aydan fazla kıdemli olan işçi, işten çıkartılamaz. Ama işverenler öyle gerekçeler buluyorlar ki yasa fiilen uygulanamıyor. Örneğin Eskişehir'deki Yurt-Bay seramik fabrikasında işveren, yalnızca sendikadan istifa edenlerin maaşlarına zam yapacağını duyurdu. Korkutma yoluyla işçileri vazgeçirmeye çalıştılar.
* Yeni İş Yasası'nın tek olumlu yanı sendikal nedenlerle işten çıkarmalara karşı dava açılabilmesi. Bu madde, sendikalı işçilere bir ölçüde güvence sağladı. Ama işveren sendikalaşmayı önlemek için yasal boşluklardan yararlanmaya çalışıyor. Sendikalı işçiler, verimli çalışmadıkları gibi gerekçelerle işten çıkartılıyor.
* Sendikalaşmanın önündeki yasal engeller iş güvencesinin olmaması, kayıt dışı çalıştırma, işlerin taşeron işçilere, işyerlerine devredilmesi, yeni iş yasasıyla gelen esnek çalışma ve sendikaların toplu iş sözleşmesi yapabilme şartının, işkolundaki işçilerin yüzde 10'undan fazlasını örgütlemiş olması şartıdır.
* Türkiye'deki 10 milyon ücretli çalışanın yaklaşık yüzde 15'inin sendikaya üye olmasını, sendikal anlayışın ücret pazarlığına sıkıştırılmasına bağlıyorum.
* Sendikalar işçiler sosyal hakları için de mücadele eder. Toplumsal yararı ön plana çıkaran, sosyal taleplere vurgu yapan bir sendikacılık anlayışı gerekiyor. Sendikal hareket ülkedeki ekonomik ve politik gelişmelere müdahil olamayınca, sosyal taleplerle yola çıkmayınca kan kaybetmeye devam ediyor.
"12 Eylül yasaları değişmeli"
Hak-İş'ten Selim toplu iş sözleşmesi ve grev hakkını düzenleyen yasaların 12 Eylül rejimindeki baskıcı haliyle uygulamada olduğunu, Meclis'in uluslararası standartlara göre acil bir düzenleme yapması gerektiğini vurguluyor:
* ILO sözleşmelerinin Türkiye'nin iç hukukunda bağlayıcı niteliği vardır.
* Buna karşın sendikaya üye olmanın noter tasdikine dolayısıyla yüksek ücretlere bağlı olması, "yüzde 10 barajı" dediğimiz uygulama, esnek çalışma biçimlerinin yasalaşması nedeniyle sendikalılaşma oranının düşmesi ve işçilerin sendikal faaliyetleri nedeniyle işten çıkarılmalarıyla karşılaşıyoruz. (ÖG/YS)