İstanbul’da 16 sendika; Urfa’da sendika değiştirme baskısı ve işten atmalara karşı 27 Kasım’dan bu yana direnen Özak Tekstil işçileriyle dayanışmak için bir araya geldi.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), DİSK Gıda-İş, İnşaat-İş, DİSK Sosyal-İş, Depo, Liman, Tersane ve Deniz İşçileri Sendikası (DGD-Sen), Türkiye Yazarlar Sendikası, Enerji-Sen, Karayolu Taşımacılık Emekçileri Sendikası (KATAŞ-SEN), Tekstil İşçileri Güç Birliği Sendikası (Tekstil Güç-Sen), Kamu Taşeron İşçileri Sendikası (Taşeron-İş), Tüm Otel Ve Turizm İşçileri Sendikası (OTİS), İnşaat Bir-Sen, Mağaza Market Sen ve Türkiye Genel Hizmetler İşçileri Sendikası Kadıköy’de Süreyya Operası önünde eylem yaparak Özak Tekstil işçilerine destek verdi.
Sendikalar, “Özak işçilerinin taleplerini sahipleniyoruz ve bir an önce yerine getirilmesini istiyoruz” dedi. Burada, hazırladıkları ortak açıklamayı okuyan KESK İstanbul Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Fadime Kavak Sevim şunları kaydetti:
19 gün önce BİRTEK-SEN üyesi işçilerin, yetkili ama etkisiz sarı sendika Öz İplik-İş’e zorla üye yapılmaya çalışılmasıyla başlayan itiraz bir işçinin işten atılması üzerine direnişe dönüştü. O günden bugüne işçiler insanca yaşayacak ücret, güvenceli çalışma koşulları için kesintisiz direniş içindeler.
Direnişin ilk günlerinden itibaren Özak patronunun isteğiyle valilik tarafından organize sanayi bölgesine (OSB) eylem yasağı getirildi. Sonrasında işçiler ve sendika yetkilileri OSB’den içeriye alınmamaya başlandı.
Hakları için bekleyişlerini sürdüren işçiler, yoğun yağmurdan korunmak için girdikleri camiden müftünün kararıyla çıkartıldı. İşçilerden korkanlar ertesi gün camiye girişi yasakladı. İşçileri yeri geldiğinde dini söylemlerle bölmeye, direnişçi sendikalara karşı bu söylemlerle kışkırtmaya çalışan iktidar gerçek yüzünü gösterdi ve işçilerin camiye girmesini engelledi.
Urfa’da ve benzer OSB’lerde o camiler yeri geldiğinde patronların 'Din kardeşiyiz' gösterisi yapmaları için özel olarak organize ediliyor ama işçiler sığınmak istediğinde girişleri kapatılıyor.
Süreç içerisinde işçiler ve sendika yöneticileri defalarca gözaltına alındı. Tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. Ancak denetimli serbestlikle salıverildiler.
Bu memleketi yönetenler işçinin hakkını aramasını, onun sendikal örgütlülüğünün sağlanmasını tutuklama tehditleriyle, denetimli serbestlikle baskı altına alınması gereken tehlikeler olarak görüyor.
Oysa daha seçim sonrası attıkları nutuklarda ihracat yoluyla kalkınacağımızı, istihdam yaratılacağını, üretimin artacağını bunun da 'Türkiye Yüzyılı' olduğunu söylüyorlardı. Demek ki onların istihdam dediği yabancı şirketler için düşük ücretli istihdam, onların ihracat dediği AB’nin, ABD’nin tüketim ihtiyacının bizim gibi ülkelerde kölelik koşullarında üretilmesi, onların üretim dediği de 'her gün daha fazla üret' baskısı altında işçilerin köleleştirilmesiymiş.
Bütün bu düzenin devamlılığı da patronların istekleri doğrultusunda iktidar tarafından sağlanıyor. Jandarma, polis bu işleyişin sopası olarak çalışmakta yerel ilişkiler de işçileri ikna etmek, kandırmak için seferber oluyor.
Artık yeter. Özak Tekstil işçilerinin yolundan yürüyerek bu çemberi kıracağız. Yıllardır ülkemizin her tarafında ortaya çıkan onlarca işçi direnişinin yolundan yürüyerek bu çemberi kıracağız. En önemlisi de hiçbir işçi direnişini yalnız bırakmayan bir sınıf kardeşliği, sınıf dayanışması ortaya koyacağız. Çünkü biliyoruz ki işçiler ancak birleşirse güçlü, işçiler birlikte güçlü!
Özak işçilerinin taleplerini sahipleniyoruz ve bir an önce yerine getirilmesini istiyoruz. Özak patronu bu tutumunu devam ettirdiği sürece ürettiği bütün ürünlerin satıldığı yerler de eylem alanına dönüşecektir. Yaşasın Özak Tekstil işçilerinin mücadelesi.
DİSK: Özak Tekstil işçilerinin haklı ve meşru talepleri derhal karşılanmalıdır
(HA)