Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'na bağlı (DİSK) Birleşik Metal İşçileri Sendikası (Birleşik Metal-İş) Genel Sekreteri Muzaffer Şahin, yasaya karşı grev haklarını kullanmak için zamanları olduğunu vurguladı.
Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) Genel Başkanı Sami Evren ise, "Türkiye'de 12 Eylül Anayasası dahil çıkan tüm saldırı yasaları karşısında, emekçilerden sivil toplum örgütlerine kadar tüm kurumların ciddi bir mücadeleyi sürekli hale getirmesi gerekir dedi.
Çimento, Cam, Toprak ve Seramik Sanayii İşçileri Sendikası (Kristal İş) Eğitim Dairesi Müdürü Aziz Çelik de, sendikaların yasaya karşı ortak bir tavır alamamasını eleştirdi.
Şahin, Evren ve Çelik, görüşlerini Bianete açıkladı.
"Üretimden gelen gücü kullanalım"
"Sendikaların tasarıya karşı birlikte hareket edememesinin zaafını yaşıyoruz, birlikte miting örgütleyemediğimiz gibi üretimden gelen gücümüzü de kullanmamız gerekiyor" diye konuşan Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:
* Çalışma yaşamımızı zorlaştıran, bizleri köleleştiren ve kazanılmış haklarımızı yok eden mantığa boyun eğmemiz mümkün değil. Çalışma sürelerini arttıran, başka işyerinde kiralık işçi verilmesini içeren, özel istihdam bürolarıyla insanların meta gibi satılmasını, köle ticareti yapılmasını kabul edemeyiz.
* Tasarıya karşı sendikamız ve DİSK olarak hem kamuoyunu bilgilendirmeye, hem hükümete sesimizi iletmeye çalıştık. Bu kadar önemli yasalar geçerken, milletvekillerinin kendi aralarında sohbet etmesi çalışanların gözlerinden kaçmıyor.
* İşçiler yasanın pratikte getirdiklerini görünce, tepkilerini dile getirmeye devam edecektir.
"Kölelik düzeni başlıyor"
Tüm tepkilere karşın çalışanların kazanılmış bütün haklarını yok eden tasarının yasalaşmasıyla "kölelik düzeninin" başladığını belirten Evren ise, şu noktalara dikkat çekti:
* Sendika konfederasyonlarının, tasarının yasalaşmasında AKP iktidarı kadar sorumlu olduğunu düşünüyorum. Çünkü işçi sınıfını ilgilendiren bir yasa tasarısı görüşülüyorsa ve parlamento duyarsızsa, emekçilerin büyük bir direnişle, daha güçlü bir yanıt vermesi gerekir. Üç konfederasyonun yan yana gelmesi bu ortamda çok önemli.
* Holdinglerin danışmanlarından oluşan bilim kurulunun bu tasarıyı hazırladığını söylemek, kamuoyunu yanıltma amacı taşıyor. Halbuki bilim insanlarından oluşan kurul bağımsız olur ve üretken emeğin hakkını koruyabilecek düzenlemeleri savunur.
"Sırada grev ve toplu sözleşme yasası var"
Çelik, tasarının oluşmasında ve yasalaşmasında etkisi olan "işveren lobisine" dikkat çekti, şunları söyledi:
* Yaşar Okuyan'ın Çalışma Bakanı olduğu dönemde dört konfederasyon, iş yasalarıyla ilgili Bilim Kurulu'ndan çıkacak kararları eleştirmeden kabul edeceklerini bildiren bir mutabakat imzalamıştı. Ancak sendikalar önlerine gelen tasarıların kabul edilemez olduğunu gördüler.
* İş yasası tasarısına karşı sendikalar yeterince birlikte ve etkin bir tutum alamadılar. Bunda, sözünü ettiğim mutabakatın da etkisinin olduğunu düşünüyorum.
* Tasarı yasalaştığında Anayasa Mahkemesi'ne yapılacak iptal başvurusu dışında, Uluslar arası Çalışma Örgütü'ne de (ILO) "iş güvencesinin gereklerinin yerine getirilmemesi" nedeniyle itirazda bulunulabilir.
* İş Yasası'nın arkasından kolektif iş hukukuyla, sendikalar ve toplu sözleşme yasasıyla ilgili düzenlemeler gündeme gelecek. İşçi sendikaları, işveren örgütlerini çok gerisinde kaldıkça taleplerini elde edemeyecek. (ÖG/BB)