09.11.2005 günü gazete büromuzda haber yapmakla meşgulken, Şemdinli'de olaylar olduğu yönünde haber aldık ve hemen vakit kaybetmeden Şemdinli'ye doğru aracımızla yola koyulduk. Yolda ilerledikçe durumun ciddiyetini gelen telefonlarla öğrendik. Şemdinli'den beni arayan arkadaşlarımın "Hemen buraya gel bir bomba patladı, zanlıları halk yakaladı" ifadeleri üzerine hızımızı artırdık.
Yıllardır Şemdinli'ye gider gelirim, ama ilk defa gündüz vakti Şemdinli'ye gidene kadar önümüze sadece 4-5 araç çıktığını gördüm. Meğer şehre giriş çıkışlar kapatılmış.
İlçe girişine vardığımızda giriş çıkışların kapalı olduğunu gördük ve hemen arka sokaklardan ilçeye girme çabaları içerisine girdik. Olay yerine vardığımızda biz gazetecileri gören halk hemen aracın bagajında bulunan silah ve bilgi cephaneliğini gösterdiler.
Halk tarafından şüphelenilen ve linç edilmek istenen 3 zanlıya yetişemedik ama arkalarında bıraktıkları bizleri dehşete düşürdü.
Olay medyaya yansıdı, bilgiler, belgeler telefondaki görüntü kayıtları çıktı ortaya, ifadeler, açıklamalar, iddialar, yorumlar yapıldı....
Bütün bunlar zaten apaçık ortada ve medyada çoğu gündeme geldi. Kimin ne söylediği kesin; belgeler, bulgular, deliller, görgü tanıklarının ifadeleri, hedefteki adam olarak bildirilen Seferi Yılmaz'ın ifadeleri gibi bilgileri tekrar buradan açıklamanın gereği yok; çünkü bunların hemen hemen hepsi zaten sitemizde haber olarak var.
İddialar, görgü tanıklarının ifadeleri, söylentiler
Olayda orada olduklarını, böylelikle de gördüklerini iddia eden kişilerin ifadelerini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Çoğu görgü tanıklarından aldığım ve tek metin halinde toparladığım olayın detaylarını aşağıda sizlerle paylaşacağım. Ancak bu derlemede bulunan iddiaların veya görüşlerin doğruluklarının da kesin olmadığını belirtmek istiyorum.
Şemdinli olayı
Şemdinli'de Seferi Yılmaz ve 4 arkadaşı (kimileri 3 diyor) kendisine ait Özipek iş merkezindeki işyeri olan Umut Kitabevi'nde öğle yemeği yemek için karar verirler. Ve güzel bir menemen yapma hazırlığı başlar.
Menemenleri pişer ve yemek üzere masa başına toplanırlar; o esnada bir cam sesi duyulur. İçeriye iki adet el bombası atılmıştır.
El bombalarının içeri atıldığını gören Seferi Yılmaz, pasajın içerisine doğru atlar ve kaçan kişiyi görüp onu kovalamaya başlar. O esnada içeriye atılan bombanın patlaması sonucu, içerde bulunan arkadaşlarından biri hayatını kaybeder, diğerleri de yaralanır.
Çevredekilere kaçan kişiyi yakalamaları için bağıran Yılmaz'ı duyan vatandaşlar, kaçan kişinin iş yerine 100 veya 200 metre uzaklıkta bulunan ve park halindeki beyaz, Renault 19 marka araca bindiğini fark ederler.
O esnada iş yerlerindeki esnaflar, alışveriş yapan halk ve çevreden geçenler aracın etrafında toplanmaya başlar.
Görgü tanıklarının iddialarına göre, polis otosunda bombayı işyerine attığı iddia edilen kişiyi iki kişi bekliyormuş ve araca binen kişiyi camdan ikaz eden bir görgü tanığı kendisine şöyle demiş:
- Araçtan in, bombayı sen attın, seni gördük.
Bu sözlere karşı aracın arka koltuğunda oturan ve bombayı attığı iddia edilen şahsın aynen şöyle dediği iddia edildi:
- Tamam, sakin olun suçluyu yakaladık emniyete götürüyoruz.
"Ben emniyettenim"
Bunu duyan çevredeki vatandaşların şüphesi daha da artar ve linç girişimi başlar. Şemdinli'de günlerdir meydana gelen patlamaların ardından, karşısında "Ben emniyettenim" diyen kişileri görünce halk çılgına döner.
Yine görgü tanıklarının iddialarına göre tüm bu diyalog ve olanlardan sadece 5 dakika sonra, olay yerine bir askeri şortlant gelmiş.
"Askeri araçtan inen şahıs aracın bagajında kalaşnikof marka silah olduğunu nereden biliyor?"
İddialara bir yenisi ekleniyor ve olay yerine 5 dakika sonra geldiği iddia edilen askeri araçtan inen bir kişinin, direkt olarak 30 AK 933 plakalı ve zanlıların bulunduğu aracın bagajında bulunan kalaşnikoflardan birini çıkardığı ve güvenliği sağlamaya çalıştığı iddia edildi.
Bu sırada iddiaların bazılarına göre, bir kişi kaçıyor; bazı iddialara göre de, üçü de askeri araca alınıyor. Bunun için de, üç kişinin de kaçmasına izin verilmediği iddia ediliyor. Daha sonra çıkan "zanlıları güvenlik güçlerine teslim ettik" iddiaları bundan kaynaklanıyor.
Askeri aracın olay yerinden uzaklaşmasından sonra olay yerine Şemdinli İlçe Kaymakamı, Şemdinli Emniyet Müdürü ve Alay komutanının (başka bir askeri komutan da olabilir) geldiği iddia ediliyor.
Bu esnada işyerindeki arkadaşlarını aramaya başlayan Seferi Yılmaz iş yerine gider ve arkadaşlarının yaralandığını ve Mehmet Zahir Korkmaz'ın hayatını kaybettiğinin farkına varır, diyor gördü tanıkları. Buna feryat eden Seferi Yılmaz ve esnaf komşuları durumu toplananlara bildirir. O esnada da Şemdinli Kaymakamı Mustafa Cihat Feslihan'ın açıklama yaptığı bildirildi.
Yine iddialara göre, kaymakamın halkı sakin olmaya çağırdığı esnada, Korkmaz'ın ölüm haberini duyan halkın yetkililere saldırmaya başladığı söylendi. Açıklamayı söz konusu aracın üzerinde yapan Kaymakam'ın halkın tepkisine uğradığını ve beraberindeki Emniyet Müdürü ve Askeri yetkiliyle beraber aracın tavanından inerek DEHAP'lı yetkililer tarafından zar zor bir askeri araca bindirildiği ve olay yerinden uzaklaşabildikleri iddia edildi.
Yine başka bir iddiaya göre, Kaymakam açıklama yaptığı esnada, Emniyet Müdürü ve bir askeri komutan arasında bir diyalog geçiyor.
İşte iddia edilen diyalog:
İddialara göre emniyet güçlerinin yetersiz kaldığı esnada, halkın tepkisini ve zapt edilemediğini gören Emniyet Müdürü, Askeri yetkiliye şuna benzer sözler söyler:
- Güvenlik yetersiz, güvenliği sağlayın nerede sizin güvenlik güçleriniz?
Bu sözleri duyan askeri komutan veya yetkilinin, şuna benzer bir cevap verdiği görgü tanıkları tarafından iddia edildi.
- Bu belayı siz başınıza açtınız kendiniz çözün.
Yine farklı görgü tanıklarının bize yaptığı açıklamalara göre, halkın daha sonra Emniyet Müdürlüğü ve Hükümet Konağına doğru yürüdüğü ve buraya taşlarla saldırdığı iddia edildi.
Daha sonra, barikat kurduğu söylenen güvenlik güçlerinin karşı karşıya geldiği, kendilerine taşlarla cevap veren vatandaşları dağıtmak için havaya ateş açıldığı ve bu sırada bir vatandaşın ateş sonucu yaralandığı iddia edildi.
Burada uzun bir süre vatandaş ve güvenlik güçleri karşı karşıya geldi. Bir türlü sakinleşmeyen kitle daha sonra Yüksekova-Şemdinli karayolu üzerindeki, Şemdinli ilçesinin girişinde bulunan polis kontrol noktasına doğru yürüdü. Polis noktasına iyice yaklaşan grup taşlarla saldırmaya başladı. Bunun üzerine havaya ateş açıldı.
Yoğun kurşun sesleri arasında atılan sloganlar ve taş sesleri gelmeye devam ederken Şemdinli Belediye Başkanı Hurşit Tekin'in yaralandığı haberi geldi.
Belediye başkanı Hurşit Tekin halkı sakinleştirmeye çalışırken polis noktasına atılan taşlardan biri kendisine isabet etti. Bunun üzerine belediye başkanı Hurşit Tekin Şemdinli Devlet Hastanesine kaldırıldı.
Zorla kontrol altına alınabilen kitle daha sonra tekrar şehir merkezine doğru yürüdü. Şehir merkezine toplanan yaklaşık 3000 kişiye hitaben yaptığı konuşmasında Emin Sarı, "Sakin olun. Deliller arabada, savcının gelip incelemelerde bulunabilmesi için sakin olmanız gerekir. Bu şekilde elimize hiçbir şey geçmez, lütfen taşkınlıkları önleyelim."diye uyarılarda bulundu.
Hakkari Milletvekili Esat Canan'ın da Şemdinli'ye gelmesi ve olay yeri ile aracı incelemesi üzerine toplanan yaklaşık 3000 kişiye kısaca şu açıklamalarda bulundu:
"Sakin olun, her şey ortada, ben sizin vekilinizim bizzat olayla ilgileneceğim. Savcımızın gelip incelemelerde bulunması için yardımcı olun. Ben de bizzat başlarında bekleyeceğim. Lütfen olay yerinden uzaklaşalım, beklemeyelim"
Birden dumanlar sardı Şemdinli'yi, Şehir merkezinin girişindeki köprüye yakın bir yerde araç lastikleri yakıldı. Yakılan büyük ateş etrafında toplananlar slogan atmaya başladı. Yakılan ateşe 15 metre uzaklıkta, park halindeki bir araç gözlere çarptı. Aracın etrafına toplanan birkaç kişi aracın içerisinde bir askeri kep bulunduğunu ve büyük bir ihtimalle bu aracın bir uzman çavuşa ait olduğunu söylediler.
Bunun üzerine öfkeli kalabalık araca doğru sürüdü. Aracın camları tamamen kırıldıktan sonra yaklaşık 500 kişi aracı ateşe doğru iterek sürüklediler. Aracı yanan ateşin içerisine iten topluluk daha sonra aracın tamamen yanmasını sloganlar eşliğinde izledi.
Esat Canan ve DEHAP ilçe teşkilatı yöneticilerinin uyarıları üzerine az da olsa sakinleştirilebilen kitle araca uzak durdu ve DEHAP ilçe teşkilatının görevlendirdiği kişilerce kordon oluşturulup güvenlik sağlandı. Savcı ile Yüksekova'dan gelen avukatların yanı sıra Hakkari milletvekili Esat Canan'ın gözetiminde yapılan incelemeler esnasında, birden silah sesleri ve kalabalık kitlede bağrışmalar duyuldu.
Görgü tanıklarının iddialarına göre, 42 plakalı araç halkın arasına daldı ve keşfin yapıldığı yere yakın bir yerde halkın içerisinden çıktıktan 200 metre sonra, halkın üzerine ateş açtı. Bunun üzerine 5 kişinin yaralandığı bunlardan 4'ünün durumu ağır olduğu söylendi. Durumu ağır olan 4 kişi hemen Yüksekova Devlet Hastanesine kaldırıldı.
Yüksekova Devlet Hastanesine kaldırılan 4 yaralıdan Ali Yılmaz adlı vatandaşın ölüm haberi geldi. Bunun üzerine yine halk öfkelendi yine zapt edilemedi. Halk sonraki günler kepenk açmadı. Gerginlik başladı.
Cenazeler incelenmek üzere Diyarbakır'a gönderildi. Diyarbakır'da yapılan incelemelerden sonra Şemdinli'ye getirildi. Ve yaklaşık 10 bin kişini katıldığı bir cenaze töreni ile defnedildi.
Heyetler geldi, incelemeler devam ediyor. İki kişinin tutuklandığı ve bunlardan birinin askeri personel olduğu bildirildi. Bu askeri personelin de bir kişinin ölümüne ve 4 kişinin de yaralanmasına sebep olan Tanju Çavuş olduğu belirtildi.
Şemdinli halkı şimdi hikaye değil, gerçekleri duymak ve suçluların cezalarını aldığını görmek istiyor. (EÇ/TK)
* Erkan Çapraz'ın yazısı, 12 Kasım'da Yüksekova Haber'de yayınlandı.