23 Temmuz'da bir grup PKK'linin yol kesip üç saat kimlik kontrolü ve propaganda yapmasıyla başlayan ve 20 gün süren Şemdinli gerçeğini Şemdinlilerden dinledik.
İşte herkesin "aslında ne oldu" diye merak ettiği Şemdinli gerçeği
Şemdinli... İçinde yaşayanların deyimiyle yolun bittiği yer. Bir vadi içine adı "Cumhuriyet" olan tek cadde üzerine birkaç kamu binası ve etrafına yayılmış çarpık yerleşim yerlerinden oluşan ilçenin bir yüzü İran'a diğer yüzü Irak sınırına uzanan dağlara bakıyor...
Çocuktum aynısını yaşadım
28 yıl önceki "Şemdinli baskını olduğunda daha yeni doğmuş bir çocuktum" diyen Şemdinli Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Muharrem Tekin bugün 32 yaşında...22 yaşında seçildiği Esnaf ve Sanatkârlar Odası'nın üç dönemdir başkanlığı yapıyor. Esnaf ve sanatkârlar odasının tam 620 aktif üyesi var.
Muharrem Tekin "Zaten üye sayımızı çok fazla artırma şansımız yok. Çünkü bizdeki ticaret hayatı bununla sınırlı" diye anlatıyor ilçedeki ticaretin sınırlarını... Şemdinli'de sanayi tesisi ya da orta ölçekte bir işletme sahibi yok... Odanın üyelerin çoğu, bakkal, terzi, lokantacı, kahvehane sahibi...
Kaçakçılığın Şemdinli'deki Adı: Sınır ticareti
Muharrem Tekin, "Bu ilçenin bir de ek iş kolu var. Şemdinliler olarak biz bu iş koluna kaçakçılık yerine sınır ticareti demeyi tercih ediyoruz" diye anlatıyor ve ekliyor: "Üç ülkenin tam ortasında olan ancak sınır kapısı yerine sınır taşları ile çevrilmiş bir ilçede kaçakçılığa sınır ticareti denmesi meşrudur."
Şırnak'ın Uludere ilçesinde 34 köylünün öldürülmesine neden olan "Sınır ticareti'ni Şemdinli'de 30 yıldır yapmaya devam ediyor. Tekin, kaçakçılığın zorunlu bir iş haline geldiğini şöyle anlatıyor: "Yanı başımızda iki ülke var. Türkiye'ye düşen iki sınır kapısı açmak ama açmıyor. Şemdinlili de o kapıyı fiilen bu yolla açıyor zaten. Yetkililer, polis, asker herkes biliyor. O nedenle biz belki başta buna kaçakçılık diyorduk ama uzun zamandır, 'Sınır ticareti' diyoruz."
En hayati sorun: Kapı
İlçede yaşayanlar için "Sınır Ticareti"ni hayati bir sorun olarak görüyor. En büyük istekleri AKP iktidarı döneminde ilk kez gündeme getirilen ve yaklaşık 9 yıldır gündemde olan Irak'a açılacak Derecik Sınır Kapısı. Çünkü Şemdinli'de 1986-1991 yılları arasında İran-Türkiye sınırının tam Alan Bölgesi'nde 'serbest bölge' vardı. O bölgede yani Türkiye-İran sınırının moda deyimiyle sıfır noktasında ticaret mal ve para değişimi ile yapılıyordu. 1998'de dönemin hükümeti Şemdinli'ye bağlı Derecik'te bir sınır kapısı kurma kararı aldı hatta bir gümrük binası da kuruldu. Derecik sınır kapısının hayata geçmesi hayalini yıllardır erteleniyor.
Şemdinli dünyaya üç kez manşet oldu
1984 ile 2012 arasında Şemdinli sadece Türkiye'de değil bütün dünyada üç kez manşet oldu. İlki 28 yıl önceki PKK saldırısı, ardından 2005 yılında biri itirafçı iki askerin karıştığı Umut Kitapevi'nin bombalanması ve yine 20 gün süren son saldırı, çatışma ve operasyonlar...
23 Temmuz'da ne oldu?
Şemdinli saldırı hakkında resmi ağızların ayrıntılı açıklama yapmaktan kaçınınca yaşananlar bir sır gibi kaldı. 6 köy ve mezra çatışma ve operasyonlar sırasında boşaltıldı. İlk anda yapılan operasyonla PKK'lilerin bulunduğu bölgeler bombalandı. 6 köy ve mezrada yaşayan yaklaşık 1050 kişi önce köylerini terk etmek istemedi ancak yoğun bombardıman ve top atışlarına dayanamayan köylüler Şemdinli ve çevresine göç etmek zorunda kaldılar. Köylüler büyük emek vererek kurdukları evlerini, ünlü karakovan balını yapan arılarını, üzüm, ceviz ve elma bahçelerini, tütün tarlalarını, küçük ve büyükbaş hayvanlarını bırakarak ilçe merkezi ile çevresindeki yakınlarına sığındılar.
Fısıltı gazetesi: İlçeyi basacak kaymakamı kaçıracaklar
26 Temmuz gecesiydi. İlçe merkezinde saat 23.30 sıralarında insanlar "kaçın" diyerek panik halinde evlerine doğru koşmaya başladı. İddiaya göre; vatandaşın panik sebebi bazı PKK'lilerin ilçe jandarma komutanlığı ve emniyet binası çevresine sızmasıydı. Cadde üzerindeki yüzlerce kişi ilçe merkezinde çatışma çıkacağı korkusuyla birkaç dakika da ilçe merkezini boşalttı. Sahur hazırlığı nedeniyle işyerleri açık olan birçok esnaf da kepenklerini bile kapatamadan evlerine kaçtı. Ancak o panik sırasında ne polis ne de jandarma kayıtlarına atılmış tek mermi değil, bir asayiş olayı bile yansımadı.
Bu olay o geceden itibaren fısıltı gazetesini harekete geçirdi. İddiaya göre PKK her an ilçe merkezine yeni bir saldırı yapmak üzere hazırlık yapıyordu. Benzer bir olay da operasyonların altıncı günü yaşandı. Şemdinli iftar saatinin hemen ardından saatler 20.30'u gösterirken, ilçe merkezinden 5-6 el silah sesi duyuldu. Silah sesinin nereden geldiği anlaşılamadı. O silah sesleri ilçe merkezine yapılan yeni bir baskının işaretleri olarak algılandı. Korku, kaygı ve panikle iftardan sonra kısmen canlanan Şemdinli'nin tek caddesi operasyonların bittiğinin açıklandığı 11 Ağustos tarihine kadar sessizliğe gömüldü.
Hiç kimsenin net bilgi sahibi olmadığı, yetkililerin de açıklama yapmadığı o iki gece yaşananlarla ilgili ilçede "fısıltı gazetesi" de ilçede halen aktif yayın yapıyor. İlçe sakinleri arasında kulaktan kulağa, gece ilçeye giren sayıları 20 ile 100 arasında değişen PKK'linin kaymakamın bulunduğu binayı kuşatacağı, hatta ilçe kaymakamını kaçıracağına dair iddialar dolaşıyor. Şemdinli de genç yaşlı herkes o fısıltı gazetesinin şu yeni bilgilerini yeni bilgilerini dolaşıma sokuyor: "Zap'tan Hakkari ve Çukurca bölgesine PKK'li gruplar giriş yapıyor. 15 Ağustos'ta PKK büyük bir saldırı hazırlığı yapıyor. "
Fısıltı gazetesinin dolaşıma soktuğu bu bilgileri sabah saatlerinde başlayan helikopter sesleri ile akşam karanlığındaki top atışları doğrulamaya devam ediyor.
"Top seslerinden hayvanlar bile..."
Rahim Kaplan, çatışma bölgesi Goman Tepe'sindeki Yiğitler Mezrası'ndaydı. Köydeki bahçelerinde elma, üzüm ve ceviz ağaçları yetiştiriyor, arıcılık yapıyordu. Köyün çevresinde başlayan top atışları, uçak ve helikopter bombardımanından bahçelerinin zarar gördüğünü anlatan Kaplan şöyle konuştu: "Çatışmalar bitti ama köydeki bütün ağaçlarım yandı ya da kurudu. Yıllardır baktığım yüzlerce kök ağacım yok oldu. Köydeki hayvanlarımızı ahırlarında bırakıp kaçmıştık. Döndüğümde hayvanlarımızı bile bulamadık. Top sesleri bırakın insanı, hayvanları bile o kadar rahatsız ediyor ki; hepsi ahırlarından kaçtı. Bazılarının hayvanları yem verilmediği için ahırlarında telef oldu. Bütün gelirimi köydeki meyve bahçesinden ve yetiştirdiğim arılardan geliyordu. Şimdi ne yapacağım bilmiyorum? Bildiğim bir tek şey var. Şehirde adam alıp hapse atmakla, dağda silahla gezeni öldürmekle bu iş çözülmüyor."
Köylülerin fotoğrafı neden çekildi?
Yusuf Bedük: Yaşadığımız köyü bombardıman yüzünden boşalttık. Çatışma bölgesi köylerin uzağındaydı. Birkaç kilometre uzaktaydı. İlk gün arazide 1000-2000 kadar asker vardı. Daha sonra görmedik. Bazen çok yoğun saatlerce süren çatışmalar oluyordu. Daha çok kobralar köy çevresini bombalıyordu. Birden fazla kobra ormanlık alanın içini vuruyordu. Hiç PKK görmedim ama karşılıklı silah seslerini duyuyordum. Köylerimiz çatışma bölgesinde olduğu için kaçarken, yol kontrolünde askerler bazı insanların kimliğimizi alıp kaydettiler, sonra fotoğraflarını çektiler. 'Niye çekiyorsunuz?' diye sorduğumuzda. 'Belki dağdakilerin silahlarını, toplarını siz kullanmışsınızdır' dediler.
İki oğlu asker, biri dağda
Halit Kaplan, 55 yaşında... En küçüğü üç yaşındaki İbrahim olmak üzere sekiz çocuğu var. Çocuklarının beşi halen yanında... Geriye kalan üçü ise Şemdinli'de çok sık yaşanan trajik bir öykünün parçası oldular. Şemdinli'deki çatışmalar sonrası köyünden kaçarak ayrılan Halit Kaplan çocuklarının hikâyesini şöyle anlatıyor: "Yiğitler Mezrası'nda oturuyorduk. Evimiz, bahçemiz vardı. Çatışmalar da hep vardı. Ama dağlardaydı. Bize bir şey olmuyordu. Köyün çevresinde PKK'lilerin gezdiğini biliyorduk. Zaten askerde o bölgede onların peşinde geziyordu. Harun oğlum ilkokulu bitirdi. Köyde az öğrenci olduğu için köye servis gelmiyordu. Alıp ortaokula Şemdinli'ye gönderdim ama okumak istemedi. Köyde 50 tane keçimiz vardı. Yaylaya otlatmaya götürüyordu. Sonrada da Harun PKK'lilerle dağa çıktı. Üç yıldır ortada yok."
Halit Kaplan Türkçe'yi 15 yaşından sonra öğrendiğini söylüyor. Köyünü terk ettikten sonra Şemdinli merkezinde camları bile olmayan boş bir eve yerleşti. İlçe merkezindeki can havliyle sığındığı yarı harabe eve 300 lira kira ödeyeceğini söylerken şunları anlattı:
"Biz bu ülkenin vatandaşıyız. Bir oğlumu dağa götürdüler ama bir oğlum Malatya'da diğeri de Adıyaman'da asker. Biri Kurban Bayramı'nda tezkere alacak. Öbür oğlumun askerliğinin bitmesine daha bir yıl var. Biz Türkiye Cumhuriyeti'ni seviyoruz. İstemesem ikisini de askere göndermezdim. Başbakan Erdoğan açılım yaptı: 'Hak, hukuk' diyor ama şimdi durum eskisinden daha kötü. Ben Başbakan'a sesleniyorum; Burası Türkiye'nin parçasıdır. Sayın Başbakan Erdoğan her gün Suriye ile ilgili konuşuyor, oradaki insanlara yapılan haksızlığı anlatıyor. Biz de bu ülkenin vatandaşıyız Sayın Erdoğan... Önce Suriye değil Türkiye'nin sorunlarını çözmesi lazım..."
PKK'nin yeni taktiği: Cephe değil, alan savaşı
PKK'nin Şemdinli'deki yeni saldırı stratejisi cephe savaşı olarak tanımlandı. 20 gün süren Şemdinli saldırısının hazırlıklarının aylar sürdüğü belirtiliyor.
Her şey PKK'nin 23 Temmuz'da yol kesip, 3 saat kimlik kontrolü yapmasıyla başladı. Olay duyulduğunda güvenlik güçleri PKK'lilerin kaçış bölgesine yani Goman Dağı'nın ardında Irak sınırına uzanan bölgeyi önce bombaladı sonra da hem helikopter hem de karadan asker indirerek operasyon yaptı. İran-Irak sınırının birleştiği noktadan Şemdinli'yi çevreleyen 20-30 kilometrelik bir yay içinde önceden aylar süren büyük bir hazırlık yaptığı ve Şemdinli ilçe merkezini gören 6 ayrı tepeye Docka uçaksavar yerleştirdiği belirtiliyor.
Hem saldırdı, hem kimlik kontrolü yaptı
Son olarak çatıma ve operasyonların yaşandığı Şemdinli - Derecik Karayolu üzerindeki Bağlar köyünün Moşe ve Begerd mezraları yakınlarında 2 gün ara ile PKK'liler bir askeri konvoya silahlı saldırı düzenleyip bir gün sonra ise aynı yolda çok sayıda aracı durdurarak kimlik kontrolü yaptı. (ZD/HK)