Çalışmalarını bağımsız yayınlayan müzisyenlerin dinleyiciye ulaşması, ne yaparlarsa yapsınlar, aynı zorlukla devam ediyor. Dijital müzik platformlarının listeleri, sosyal medya gibi günümüz iletişim araçlarında görünür, dinlenir olsalar dahi bir yerde tıkanıyorlar. Selin Karaağaç da o müzisyenlerden biri.
Müziğe çok küçük yaşlarda başlamasına ve müziğin teknik kısmıyla ilgili birçok çalışmaya katılmasına rağmen hayat gailesi yüzünden şarkılarını ancak 2022 yılında yayınlayan, Apple Music ve Spotify’ın listelerinde yer alan Karaağaç, yeni teklisi “Gir Kanıma”yı dinleyiciyle buluşturdu.
Yaza uygun sound’u ve aşka dair “tedirgin” davetkârlığıyla dikkat çeken şarkıyla beraber Selin Karaağaç’ın müzik hayatını ve bağımsız müzisyen olmanın zorluklarını konuştuk.
Müziğe çok küçük yaşlarda başlamışsın. Eğitim tarafında da epey yol kat etmişsin ama yüksek mimarlıktan pek kafanı kaldıramamışsın gibi görünüyor. Senin gibi çalışmalarını bağımsız olarak yayınlayan müzisyen arkadaşlarla konuştuğumuzda şu sorunla karşılaştım hep: “Müziği yaparken rahatız ama dinleyiciye ulaştırmakta sorun yaşıyoruz.” Senin durumun da bu sorunla mı örtüşüyor? Bildiğim kadarıyla şarkılarının geçmişi epey eskiye dayanıyor çünkü…
Küçüklükten beri şarkı söylüyordum ama kendi şarkılarımı lisede yapmaya başladım. O dönem şarkı söylediğimi de yazdığımı da insanlarla paylaşmaya çekiniyordum, arkadaşlarım tesadüfen defterimde sözleri bulup öğrenmişlerdi mesela. Uzun zaman az kişinin haberdar olduğu bir şey olarak tuttum, atölyelere, korolara dahil olsam bile farklı bir cesaret gerektiriyordu sanki; özellikle kendi şarkılarımı yayınlamak. O sebeple 2022’ye kadar böyle bir adımda bulunmadım. Günümüzde dinleyiciye ulaşmak bir problem pek tabii, şarkıları yapmak ve yayınlamak ne kadar kolaylaştıysa o oranda bir çaba gerekiyor ama benim için gecikme temelde içsel bir meseleden kaynaklandı.
“Önünde Durma” ile Apple Music’te üç listeye birden giriş yapmışsın. “Deprem”le de Spotify’ın Equal Türkiye listesinde kendine yer bulmuşsun. Yani hem müzik piyasası içindekilerin hem de dinleyicilerin senden haberi var. Tamamen müzikle hayatı devam ettirmek hâlâ zor mu yoksa yüksek mimarlığın sendeki yeri de buna devam etmeni sağlıyor?
Müzikle hayatı devam ettirmek hâlâ zor. Mimarlığı da severek seçmiştim, çalışma koşulları zorluğu perçinlese de. Ancak ikisini beraber yürütme sebebim şu; eğer maddi kaygılarla istediğim gibi bir şarkı ya da performans ortaya koyamayacaksam, mimarlık bana bu özgürlüğü veren bir şeyse ikisini beraber yürütmeye devam edeceğim.
Şarkılarını yayınlamaya ne zaman ve nasıl karar verdin? “Artık bunları yayınlamayalım,” dediğin bir kırılma ânı mı oldu?
Şarkılarımı yayınlamak ilk zamanlardan beri hayalimdi. Ailem, “Bir mesleğin olsun,” yaklaşımındaydı, o zamanlar desteklemiyorlardı. Ben de yıllarca öteledim ve bir zaman sonra baktım gittiğim yolu bir türlü müziğe kıramıyorum, başka bir kariyerde ilerledikçe müzikten daha çok uzaklaşıyorum... O dönem hayatımda da birçok şey üst üste geldi, sevdiklerimi kaybettim, hayatımda ölmeden yapmalıyım dediğim bir hayaldi şarkılarımı yayınlamak ve o dönemin içinden geçtikten sonra ancak kararlı adım atabildim.
İlk şarkın “Sor Beni”den beri ağırlıklı olarak gönül işleriyle ilgilenmişsin. Birikmişliğin neticesi mi yoksa o ara öyle esti diye mi şarkıların o tarafa yöneldi?
Farklı konularda da yazdığım şarkılar var, yayınlamadıklarımda da aşk şarkıları sayıca çoğunlukta. Ama ne bunun hayatımda ağırlıklı olmasından ne de bunları yazmak bana daha kolay olduğundan. Tam tersi, nadiren yaşadığım bir duygu ve nedense benim için varoluşsal sancıları birileriyle paylaşmak gönül işlerinden bahsetmekten kolay. Muhtemelen bundan sayıları daha fazla; kendi kendime anlattığım, anlamaya çalıştığım hisler ve hikayeler çünkü şarkılarım. Şimdiye kadar yayınlananların bu konuda olması da hikâyenin bütünlüğü içindi; özellikle “Deprem” ve onu takip eden şarkılar büyük resimde de tek bir hikâyeyi betimliyor.
“Sor Beni”den “Gir Kanıma”ya kadar temelleri stabil ama ayrıntılarıyla “oyun oynadığın” diyebileceğim şarkılar yapmışsın. Seviyor musun şarkılarla “oynamayı”?
Seviyorum, fark etmenize sevindim. Şarkının anlattığı his ya da hikâye neyse onu anlatmada etkili olacak detaylar kullanmayı tercih ediyorum. Prodüksiyonda da, görsellerde de.
Yeni şarkın “Gir Kanıma” yayınlandı. Kaliteli bir yaz şarkısı ve aynı zamanda insanın içine usul usul işleyen davetkâr bir yanı var. Vokalinin de şarkıyla hayli uyumlu olduğunu söyleyebilirim. “Gir Kanıma”yı bu yönüyle ele aldığımızda üzerinde diğerlerine göre daha fazla durduğun şarkın gibi çınlıyor. Sen neler söylemek istersin?
Çok teşekkür ederim. “Önünde Durma”, “Gir Kanıma” ve henüz yayınlamadığım bir şarkımın daha prodüksiyonunu eş zamanlı yürütmüştük o dönem farklı müzisyen arkadaşlarımla. Her şarkı için aklımda farklı şeyler vardı, ayrıca bütünde de bir hikâyeyi tamamlıyorlardı dediğim gibi. O yüzden böyle bir yol izledim. “Gir Kanıma”yı ise yarım saatten kısa zamanda yazmıştım, prodüksiyonu da diğerlerine kıyasla hızlı tamamlanmıştı, en kısa sürede biten şarkılarımdan biri oldu aslında. Şarkıyı yazdığımda duyduğum şeyler vardı, Mehmet'le (Mutlu) de detaylıca paylaşmıştım, çok yetenekli bir müzisyen o da çalıştığım diğer arkadaşlarım gibi, beni iyi anladı ve tam istediğim gibi bir şarkı çıktı ortaya.
Müziği ön plana alarak tamamen oradan yürümek gibi bir hedefin var mı?
Bunu çok isterim, özgürce gönlümce yapabileceğim koşullarda. Şu anda da zaman ve enerji açısından esnek olabileceğim yeni bir düzen oturtmaya çalışıyorum, şarkılarımı yayınladığımdan beri hayatımda ön planda olan müzik aslında; onu besleyebilmek adına adaptasyon geliştiriyorum.
(BS/VC)