Okuduğum bu eserle ilgili düşüncelerimi, izlenimlerimi sizlerle de paylaşmak istiyorum:
* Romanda yalın, açık, herkesin anlayabileceği bir dil kullanılmış, anlatım sade, cümleler süsten uzak ve kısa yapıdadırlar.
* Olayın geçtiği şehir, ilçe ve köy isimleri yazılmamış, öncelikle bunlar yazılmalıydı. Kitabın kapak kısmında bu seçimin bilinçli olduğu belirtilse de bu eseri okuyan kişilerin anlatılan yaşam biçiminin hangi yöreye ait olduğunu bilme haklarının olduğunu düşünüyorum. Bu Adıyaman içinde bir zenginlik olurdu. Bazı eserlerde kişi ya da yöre isimlerinin belirtilmeme amacı aslında bazı çevrelerin, kişilerin rahatsız olacağı düşüncesidir, ki bu düşünce daha çok siyasi amaçla yazılan kitaplar içindir. Bu kitapta herhangi birilerini yada çevreyi rahatsız edecek bîr olay veya düşünce söz konusu değildir.
* Eserde şehir ve köy kavramları kahraman-anlatıcının ağzıyla bize aktarılır. Kahramana göre köy mahrumiyetin simgesidir, Yüksel'in hayallerinin yeşerdiği fakat gerçek anlamda onu doyuma ulaştırmayan mekandır. Her ne kadar şehir ön plana çıksa da kahramanın gözünde "medeniyetleşme" sembolü olarak
sunulsa da onun köyden kopamadığını görürüz.
* Köy yaşantısını şekillendiren gelenek göreneklerdir. Romanda köylüler için önem arz eden olgular yüzeysel anlatılmış. (Hasan Dayının ölümü)
* Şahıs kadrosuna gelince, yazarın sözcülüğünü yapan, ön plana çıkan, kahraman anlatıcı-konumunda olan Yüksel'dir. Azimli, çalışkan bir tip olarak karşımıza çıkar. Köydeki mahzen onun gözyaşlarına eşlik etmiş, onu bağrına basmıştır. Yazar zaman zaman, Yüksel yaşındaki bir çocuğun düşünemeyeceği, kavrayamayacağı, dile getiremeyeceği söylemleri onun aracılığıyla bize aktarmıştır.
Henüz ilkokula gidemeyen bir çocuğun "Bereket ile medeniyet elimin içinde buluşmuştu."(sh. 10) düşüncesi güçtür. Eserin bir başka yerinde "Kaleme sahip olmak, ayakkabıya sahip olmaktan çok daha önemliydi."(sh. 12) ifadesine yer verilmiştir. Yüksel'in babası ile Rıza arasında çıkan kavga ve sonrasında yaşananlar üzerine kahramanın, "Hava ile endişe solunuyor, su ile korku yudumlanıyordu" (sh.17) demesi kahramanın yaşı ile orantılı değildir. Eserde bunlara benzer bir çok düşünce dile getirilmiştir.
Canemmi, doksanını geçgin, tam bir köylü tipi olarak çizilmiştir. Olgun, dürüst, çevresince sevilen saygı duyulan biridir.
Aydın, Yüksel'in babasıdır. İlkokulu dışardan bitirmiş, köye de kitap, gazete, soba, gaz ocağı getirmiş, köyde yeniliklerin temsilcisi olmuştur. Aydın kendi ismi doğrultusunda üstlendiği misyonu yerine getirememiş, yeniliklerin takipçisi olamamıştır.
Kadın profili zayıf çizilmiş, psikolojik tahlillere izin verilmemiştir. Kahramanların fiziki portresi ruhsal portrelerinden öncelikli ele alınmıştır. Kadınların toplumdaki statülerinin ne olduğu sorusuna cevap almıyoruz. Ermeni kafilesinden ayrılıp köyde kalan, evlenen çoluk çocuğa karışan üstelik kumaş satan bir prototip olarak Zeyn Hanım karşımıza çıkar. Diğer kadınların ticaret yapma amaçlı başka köye gitmesinin ayıp karşılanması erkek egemen toplumun kadına bakış açısını yansıtsa da temelde toplumun kadına biçtiği rol açıklanmamıştır.
* Kız çocuklarının eğitim durumları göz önüne alınmamıştır.
* Bu roman için kitabın kapak kısmında yazılan "Türkiye'nin 27 Mayıs 1960 darbesinden önceki ve sonraki durumunu köy ve şehir hayatı açısından bir belgesel titizliğiyle anlatıyor" denilmesine rağmen 1960 İhtilali'nin Adıyaman'ı nasıl etkilediği, çehresini nasıl etkilediği yazılmamıştır. Halbuki 27 Mayıs 1960 İhtilali Türkiye'nin siyasi yaşamında bir dönüm noktası olmuştur. Demokrasinin rafa kaldırıldığı, sansürün uygulandığı, baskı havasının egemen olduğu, öğrenci ayaklanmalarının yoğunlaştığı, Türkiye'de olağan üstü durumun da belirtileri olduğu bu döneme ekonomik sıkıntılarda eklenince çalkantılı dönem ihtilal ile sonuçlanmıştır. İhtilalin sancıları halkı derinden etkilemiştir.
Romanda halkın Menderes'e bakış açısı anlatılmış, ihtilalin etkileri geçiştirilmiştir.
"İhtilalin hüznü köye de yansımıştı. Onlara göre beklenmedik bir şeydi meydana gelen durum. Bir takım kışkırtıcılara kızıyorlardı en çok."
İhtilal köyü nasıl, hangi yönlerden etkilemiş? Sorusuna cevap bulamıyoruz.
Aydın kendisinin bir dağ ilçesine sürgün edildiğini, kendisine Demokrat Partinin adamı gözüyle bakıldığını belirtmesine rağmen nedenler verilmemiş.
* Yazar, Yüksel aracılığıyla şehri "medeniyetleşme" olarak dile getirse de kahramanların yaşadığı yerler yani köy ve şehir arasında (medeniyetleşme açısından) bir köprü kurmamış, alternatifler sunmamıştır. Aydın olma misyonu ise şehre taşınmakla eş değer tutulmuştur.(AS/YS)