Gerçekten 14 Şubat 2007 tarihli Sabah gazetesinde "Vitrin" köşesinin sahibi Sayın Yavuz Donat'ın yazdığı gibi "301...Hayret bir şey"
Size Sayın Bakanım; Sayın Donat sormuşlar efendim...Hani siz söylemişsiniz yaaa!..(İki (a) harfi fazla oldu ama yazının ve harflerin kusuruna bakılmaz efendim...) Hrant Dink cinayetinden sonra "301"e gelen vurmuştu, giden vurmuştu ya... Adalet Bakanı da (bu Bakan siz oluyorsunuz efendim!) "herkesin 301'le ilgili önerisini bekliyorum" demişti ya... Bunu Sayın Donat yazdı, ben onun yalancısıyım. Size sormuşlar "kimden, ne geldi"...
Cemil Çiçek yanıtlamış. (Bu yanıtlayan kişi siz oluyorsunuz efendim) Sivil toplum örgütleri bir araya geldiler...Haklısınız, bir araya geldiler efendim. "Ama üzerinde anlaştıkları bir metin henüz bana ulaşmadı" demişsiniz. Bu cümlede bahsi geçen "bana" kelimesi ile kastedilen kişi de "siz"siniz efendim...Üzerinde anlaştıkları bir metin henüz size ulaşmamış ise; siz çok haklısınız efendim. Ulaşmamışsa, ulaşmamıştır. Ulaştırsınlar efendim... Sivil toplum kuruluşlarının üzerinde anlaştıkları bir metin yoksa, anlaşsınlar efendim. Bu sizin sorununuz değil ki; olamaz da zaten. Sorun onların. Sorun yaratan da onlar zaten. Önce kendi aralarında anlaşsınlar. Sonra isterlerse gelsinler, isterlerse üzerinde anlaştıkları metni size ulaştırsınlar... Anlaşamıyorlar. Çok anlayışsız oldular, çokkk. (Buradaki "çok" kelimesinde iki (k) harfi de çok oldu ama.. Olsun artık.)
Sayın Donat'a verdiğiniz yanıtlar çok açık. Siz Adalet Bakanı olarak "medyada açıklanan görüşleri takip ediyorsunuz". Sivil toplum kuruluşları daha ne istiyor?. Siz onların 8 Şubat 2007 tarihinde yaptığı basın toplantısında yaptıkları açıklamaları izlemek zorunda değilsiniz ki...İşiniz var ve işiniz başınızdan aşkın...Siz zaten kafi derecede medyada açıklanan görüşleri takip ediyorsunuz. Başka ne istiyorlar!?... Zaten "görüş bildiren başka kuruluşlar oldu" demişsiniz. O halde tamamdır. Artık kimsenin karışmasına gerek yok. Sayın Donat yazısında sizden aldığı bu yanıtları bence fevkalade ve çok uygun bir üslupla yazmış. Hayret bir şey....
Kimden ne gelmişse, fevkalade ve çok iyi bir biçimde yanıtlamışsınız. Arz ederim efendim.
Sayın Donat size soru sormuş: "-Sonuç sayın bakan?". Yanıtınız mükemmel... "Mevcut 301 için muğlak diyenlerin, kendi beyanlarına bakıyorum, çok daha muğlak". İşte bu kadar. Ben de bu durumdan çok şikâyetçiyim. İfade buyurduğunuz gibi; "bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanların sayısı hayli fazla".
Ne kadar doğru tespitleriniz var efendim... Diyorsunuz ki; "Konuşan siyasi değerlendirme yapıyor... Oysa ben daha net ve hukuki görüş istiyorum... Ve kapım açık, bekliyorum." Ağzınıza sağlık. Konuşanların siyasi değerlendirme yapmasından toplum da çok bıktı. Hukuk üzerinden mi tartışma yapılacak, yoksa siyaset mi? Siyasi değerlendirmelerden bıktık usandık. Bende sizin gibi "daha net ve hukuki görüş" istiyorum. Nerdeeee...Yine ( e ) harflerinin sayısı çok oldu... Ama konuşanların siyaset yapması da gerçekten yetti artık. İnsan; eeee yeter artık diyor. Hukuki görüş bekliyoruz. "Ve kapım açık, bekliyorum" demişsiniz.
"Kapı" deyince aklıma geldi... Hrant Dink alçakça cinayete kurban edilmeden önce yapılan 301 tartışmaları sürerken, Kayseri Barosu'nca düzenlenen 'Uluslararası Avukatlar Birliği' seminerine katılmıştınız. Adalet Bakanı olarak 301. madde ile ilgili tartışmaları yapanların bu maddeyi bilmediklerini, hatta "301, kapı numarası değildir. Birçoğu 301 maddeyi kapı numarası gibi biliyor. Bu maddeyi tartışan ve yanıt bekleyenlerin, en az cevap verecek kadar madde hakkında bilgi sahibi olması gerekir" demiştiniz. (24/09/2006 Radikal) Ne kadar haklıymışsınız..
Örneğin ben bile bazen, ama sadece bazen; koğuş numarası veya kapı numarası denince; Türk Ceza Kanunu'nun 301'inci maddesi aklıma geliyor. Ben adam olmam. Kapı veya koğuş numarası ile 301'inci madde karıştırılır mı? Hayret bir şey... Halbuki sizin "kapınız açık" ve 301'inci madde için teklif bekliyorsunuz.... Ama gönderen yok.
Adalet Bakanı olarak; "Yapılan önerileri açıklasam çok kişi mahcup olur... Zira içlerinde maalesef Anayasa'nın önsözünü okumayanlar var.. Hayret edilecek bir şey" diyorsunuz. Aman efendim sakın kimseyi mahcup etmeyin. Açıklamayın. Doğru olmaz. Siz Adalet Bakanısınız. Konuşunca, 301'inci madde üzerinden siyaset yapanların görüşlerine aldırmayın. Kimseyi utandırmayın. Sizde söylüyorsunuz, daha Anayasa'nın "önsözünü" bile okumamışlar. Anayasa'da "önsöz" yok, "başlangıç" var. Olsun, onlar okumadıkları için "önsöz" veya "başlangıç" demeniz fark etmiyor. Onlar zaten cahil...Bir de görüşlerini açıklayıp mahcup etmeyelim. Önce gidip Anayasanın "Başlangıç" bölümünü; -pardon yanlış oldu "önsöz"ü- okuyup gelsinler. Hayret bir şey...
Sayın Yavuz Donat Sabah gazetesinde 14 Şubat 2007 günlü yazısında; sabahtan akşama "301" diye söylenenin çok olduğunu yazmış. Çok haklı. Yazısının devamında ; "Fakat ortada "al sana yeni 301" diyen somut bir öneri de yok. Haydi çıkın bakalım işin içinden" diyor...
Haydi çıkalım bakalım işin içinden... Biz öyle Sayın Donat'ın yazdığı gibi; yeniden yazıp çizip hazırlayıp 301 için "al sana" diyemeyiz. Ama 301 için somut "öneri" hazırladık. 23 Kasım 2006 tarihinde basın toplantısı yaptık. (TGC Basın Bülteni Sayı 180/E-85) Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile Türk Ceza Hukuku Derneği'nin ortaklaşa yaptığı bu basın toplantısında; ortaklaşa hazırlanan "somut" 301'inci madde değişikliğini gerekçeleriyle birlikte açıkladık.
TGC ve TCHD Başkanları konuşurken siyasi söz sarf etmediler. Türk Ceza Kanunu ve diğer ülkelerdeki mukayeseli durumu 301'inci madde açısından da incelendiğini söylediler. Beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz... 301'inci madde için hazırlanan öneriler Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Devlet Bakanı ve Baş Müzakereci Ali Babacan, Adalet Bakanı Cemil Çiçek (bu kişi siz oluyorsunuz) ve ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu'ya bu öneriler gönderildi. (TGC 23.11.2006 Sayı 173/E-78) Öneri, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile TBMM Başkanı Bülent Arınç'a da bilgi edinmeleri amacıyla sunuldu.
Gönderilen metinler Adalet Bakanlığı tarafından alınmış. 17.01.2007 tarih 68 sayılı Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürlüğü yazısı TGC'ye 25.01.2007 tarihinde geldi. Yazıda; "...dilekçeniz incelenmiş olup, kanun yapım çalışmalarında değerlendirilmek üzere not edilmiştir" yazıyor. Demek ki; 301'inci madde ile ilgili olarak TGC ve TCHD'nin ortaklaşa hazırladığı taslak Adalet Bakanlığı'ndadır. Basın Konseyi 15 Kasım 2006 tarihinde 301 ile ilgili değişiklik önerilerini Başbakan'a ve bilgi için Adalet Bakanı'na gönderdi. Arz ederim efendim.
Sayın Bakanım siz bu gerçekleri zaten biliyorsunuz. Bütün bu yazılı öneriler Adalet Bakanlığında var. Sayın Yavuz Donat "al sana yeni 301" diyen somut bir öneri olmadığını yazdığı için geçmişte olup bitenleri sadece anımsatmak istedim. (Son kez...) Arz ederim efendim...(Fİ/EÖ)