Bunun sonucu olarak tarımdan geçinen nüfus azalıyor ve kırlardan kente göç hızlanıyor.
Tarımdaki erozyona devletin katkısı çok sınırlı düzeyde kalırken tarımın milli gelirden aldığı pay da geriliyor, tarım nüfusu yoksullaşıyor ve mülksüzleşiyor.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) büyüme ve istihdam, Maliye Bakanlığı'nın bütçe harcama verilerinden elde ettiğimiz bu bulguların detayları şöyle:
* Ekonomide özellikle son yıllarda gözlenen hızlı büyüme temposu tarımda pek yaşanmıyor. IMF destekli programların uygulandığı son 8 yılda ekonomide iki , tarımda ise 3 küçülme yılı yaşandı. Ekonominin geneli 8 yılda ortalama yüzde 2.6 büyürken tarımdaki büyüme yıllık yüzde 1.6'da kaldı. 2001 krizinden sonra ekonominin genelinde ortalama yıllık büyüme yüzde 8.5'u bulurken tarımdaki büyüme yüzde 3'te kaldı.
|
* Tarımdaki büyümenin temposunun düşmesi, tarımın Türkiye ekonomisindeki yerini de daralttı. Türkiye istihdamındaki yüzde 30'ları aşan payına karşılık tarımda yaratılan katma değer 2000'de yüzde 13,4'lük paya sahip iken bu pay 2004'te yüzde 11,7'ye, 2005'te de yüzde 11,5'e kadar düşmüş durumda. Tarım üretimindeki gerileme, tarımdan geçinen nüfusun tarımda tutunamamasına, tarımı terk ederek kentlere yığılmasına da neden oluyor.
Tarımdan geçinen ya da tarımda çalışan nüfus 2000'de toplam istihdamın yüzde 32,6'sını oluşturan 7,031 milyon kişiydi. 2004'te bunların sayısı 380 bin artmasına karşılık tarımın milli gelire payı yüzde 11,7'ye düştü. 2005 ise tarımdan tam bir kaçış yılı oldu. 2005'te tarım yüzde 5,6 büyümesine karşın tarımın milli gelirdeki payı yüzde 11,5'e geriledi ve tarım çalışan nüfusu da 1 yılda 813 bin kişi azalarak 6 milyon 602 bine geriledi.
|
* Tarımda yaşanan yoksullaşma ve mülksüzleşme, gelir dağılımı göstergelerinden de izlenebiliyor. DİE'nin gelire göre milli gelir verilerine gore, çalışan nüfusun üçte birini oluşturan tarım kesimi (işgücü hariç) 2000 yılında kullanılan gelirden yüzde 14,7 pay alırken bu pay, kriz yılı 2001'de yüzde 13,1'e geriledi. Yeniden büyümeye geçilen 2002'de tarımın payı ancak yüzde 12,1 oldu ve izleyen büyüme yılları 2003 ve 2004'te ise sırasıyla yüzde 12,5 ve 11,9 olarak gerçekleşti. Böylece 7,7 milyon kişinin geçimini sağladığı tarım, 2000'den 2004'e gelir pastasından yaklaşık 3 puan kayba uğradı...
|
(*) İstihdam edilen nüfus
(+) İşgücü dışında.
Çalışan nüfusun yüzde 30'unun barındığı tarım kesimi artan yoksullaşma ve mülksüzleşmesi karşısında devletten de önemli bir destek görmüyor. Nüfusun üçte birini oluşturmalarına karşılık, tarım kesiminin milli gelirden 2000'de yüzde 14,7 olan payı 2004'te yüzde 11,9'a düşmüştü. Tarım kesimi için bütçeden 2005'te yapılan harcama 3,7 milyar YTL'de kaldı. Bu, bütçe harcamalarının yüzde 2,5'i anlamına geliyordu. Oysa aynı yıl, bütçeden faiz giderleri 45,6 milyar YTL'yi bularak bütçenin yüzde 32'sini götürürken, bu faizin 31 milyar YTL'si özel kişi ve kuruluşlara ödendi. Faizler için 2006 bütçesinde ise 46,2 milyar YTL ayrıldı.Tarıma bütçeden yapılan ödemenin yaklaşık üçte ikisi, "Doğrudan Gelir Desteği" başlığı altında verildi. Bu ödeme, Dünya Bankası tarafından kontrol edilen bir programa dayanıyor ve belirli ürünlerin ekilmemesi koşuluna bağlı dağıtılıyor. Tarıma desteğin 2006 yılında ise 2,3 milyar YTL'ye indirilmesi öngörüldü. Böylece erozyonu hızlanan tarım kesimi, 2006'da devletten daha az destek görecek. (MS/TK)