Ergenekon iddianamesini hazırlayan Savcı Zekeriya Öz, Susurluk'un Ergenekon örgütünün yalnızca aydınlatılabilen yüzü olduğunu yazdı.
"Susurluk'ta Ergenekon'un kapısı kısmen de olsa aralandı"
İddianamenin 47. sayfasında, bu saptamayla ilgili bazı bölümler şöyle:
"Gizli ve hücre yapılanması, eylemlerin profesyonelliği ve kamu kurumlarındaki yapılanma ve ilişkileri sayesinde eylemlerin Ergenekon örgütü bağlantısının deşifre edilmesi daima engellenmiştir.
"Susurluk'ta meydana gelen bir trafik kazası ile ülkemizdeki bu kanlı örgütün kapılan kısmen de olsa aralanmıştır. Fakat örgütün o dönemdeki etkinliği ve gücü nedeniyle yeterince derinleştirilememiş, sadece buz dağının görünen yüzü aydınlatılmış ve örgüt amaçlan doğrultusunda karanlık eylemlerine devam etmiştir.
"Veli Küçük'le ilgili işlem yapılamadı"
"Bu olayın aydınlatılması için toplumsal desteğe karşın örgütün deşifre edilememesi, yapılanmanın devlet kurumlan içindeki uzantılarının güçlü olması ile oluşumun derinliğinin ve etkinliğinin doğal bir sonucudur. Şüpheli Veli Küçük'ün adı birçok yerde geçmesine rağmen hakkında herhangi bir işlem yapılamamıştır."
Küçük, JİTEM, Susurluk
Savcı Öz, 97. sayfada, devletin uzun bir süre varlığını reddettiği Jandarma İstihbarat Teşkilatı'nı (JİTEM) emekli tuğgeneral Küçük'ün kurduğunu, "görevde olduğu dönemlerde birçok çıkar amaçlı suç örgütü ile ilişkiler kurmuş ve bu ilişkilerini emekli olduktan sonra da devam ettirdiğini" yazıyor.
"Dün ve bugün etrafında olduğu bilinen çıkar amaçlı suç örgütü liderlerinin birçoğunun Susurluk davasında yargılandığı ve hüküm giydiği göz önüne alındığında, Küçük'ün Susurluk olayının tam merkezinde olduğu fakat örgütün o dönemdeki gücü ve etkinliği nedeniyle hakkında herhangi bir işlem yapılamadığı kanaatine varılmıştır. Bu ilişkiler kendisine sorulduğunda ise yeterli ve açıklayıcı beyanlarda bulunamamıştır."
Sami Hoştan, Ali Yasak, Veli Küçük
İddianame, Susurluk davasında hüküm giyen kumarhane işletmecisi Sami Hoştan'ın ve "Drej Ali" adıyla bilinen Ali Yasak'ın Veli Küçük'le ilişkilerine dair bilgileri barındırıyor. İddianamede Küçük'ün "Hoştan'dan kumarcılık yaptığını öğrendikten sonra uzaklaştığını" söylemesine karşın ikisinin ilişkilerinin 2007'ye kadar sürdüğüne dair bilgiler var.
Öz, Kutlu Savaş'ın Susurluk raporunda yazdığı, Hoştan'ın 1996'da Küçük'le yedi ay içinde 34 kez görüştüğü bilgisine de yer veriyor. Ali Yasak içinse " Susurluk davasında ismi geçtiği halde ceza almadan kurtulmayı başarmıştır" ifadesini kullanıyor.
3 Kasım 1996'da Balıkesir'de neler oldu
İddianamede, Susurluk kazasının hemen sonrasına dair şu bilgiler yer alıyor.
Küçük Balıkesir Emniyet Müdürlüğü'nü arıyor: İddianamenin 237. sayfasında, Küçük'ün Susurluk kazasından hemen sonra Hoştan'ın kendini aradığı, bunun üzerine Balıkesir Emniyet Müdürü'nü aradığını söylediği bilgisi var.
"Özbay adlı şahıs Çatlı olabilir": Küçük 244. sayfadaki ifadesinde Susurluk sorulduğunda, "Olayın meydana geldiği dönemde Giresun Bölge Komutanı olduğunu, olay günü Sami Hoştan'ın telefonla kendisini arayarak kaza hakkında bilgi verdiğini, kazada Sedat Bucak'ın olduğunu, ayrıca ölülerin de olduğunu, fakat kimin öldüğünü bilmediğini söyleyip telaşla telefonu kapattığını, bunun üzerine kendisinin önce Balıkesir İl Jandarma komutanını aradığını fakat ulaşamadığını, sonra da Balıkesir il Emniyet Müdürü'nü arayarak olay hakkında ayrıntılı bilgi aldığını, aldığı bilgiye göre araç içersinde bulunan Hüseyin Kocadağ ve Mehmet Özbay isimli şahısların öldüğünü, Sedat Bucak'ın ise yaralandığını öğrendiğini, Emniyet Müdürü'ne Mehmet Özbay kimlikli şahsın Abdullah Çatlı olabileceğini söylediğini, ayrıca yaralı Sedat Bucak'ı en yakın hastaneye kaldırmasını, zaten İstanbul dan da yardım için gelecekler olacağını söylediğini" anlatıyor.
"Mehmet Ağar da ölecekti": İddianamede Tuncay Güney'in 2001'deki röportajından alıntılar var. Buna göre, Susurluk kazası sonrası Giresun'da kurmay başkanı, bir albay ve Veli Küçük'ün olduğu toplulukta Küçük'ün "Mehmet Ağar da ölecekti biliyorsun, o gün onlar oteldeydiler bunlar, aslında hep beraber gitmeleri, o kazada olmaları gerekiyordu" dediği, sonra da Ağar'ı Hoştan'ın uyarmış olabileceğini söylediği bilgisi yer alıyor.
"Eğer çanta başkalarının eline geçseydi, bizi bertaraf ederlerdi": Güney aynı röportajda kaza yerine ilk giden kişinin Drej Ali olduğunu, "Veli Paşa"nın orada bulunan görevlileri arayarak, cenazenin "Drej"e teslim edilmesini söylediğini, olay sonrasında "Bizimkiler öbür arkadaki arabadaydılar. Allahtan biz o çantayı şey yaptık, eğer çanta başkalarının eline geçseydi mahvolurduk, bizi bertaraf ederlerdi" dediğini anlatıyor.
Ali Yasak, Eregenekon soruşturmasındaki ifadesinde Küçük'ü o tarihte tanımadığını ve çantadan haberinin olmadığını söylüyor.
Hoştan konuşmadı: İddianameye göre, Hoştan Susurluk'la ilgili sıruları daha önce yargılandığı için yanıtlamak istemediğini söylüyor.
Çatlı'nın cenazesini Drej Ali alıyor: Ali Yasak, 25 Ocak 2008'de Emniyet'teki sorgusunda "Birisinin telefonla aradığını ve kazanın olduğunu söylediğini, bunun üzerine Tuncer isimli şoförü ile birlikte Susurluk'a gittiğini, cenazelerin alınıp Susurluk adliyesine götürüldüğünü duyduğunu ve direk olarak adliyeye gittiğini, adliyeye gittiğin de Sami Hoştan, Ayhan Çarkın ve isimlerini hatırlayamadığı kalabalık bir grubun olduğunu gördüğünü, yaklaşık 3 saat sonra bu kalabalık grup ile birlikte Abdullah Çatlı'nın cenazesini alarak Nevşehir'e gittiklerini, cenazeyi defnettikten sonra İstanbul'a döndüğünü" söylüyor.
"Küçük'ün komisyona gelmesini Erbakan, Çiller ve askerler engelledi"
Susurluk'la ilgili Meclis Araştırma Komisyonu'nun üyesi, dönemin milletvekili Fikri Sağlar, 29 Ocak'ta bianet'te yayınlanan röportajında, Veli Küçük'ün komisyona çağrılmasının engellendiğini anlatırken, dönemin Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan’ın, "hükümetten ayrılma şantajı" yapan Başbakan Tansu Çiller'in ve askerlerin isteğiyle, Komisyon Başkanı Mehmet Elkatmış’tan "[çağırma] kararlarından vazgeçmeleri" talimatını verdiğini söylemişti.
Sağlar, Ergenekon soruşturması için "On yıl önce bizim hükümetimiz döneminde bu yapılmış olsaydı, bugün bunların hiçbiri konuşulmazdı" demişti. (TK/EZÖ)