Haklarında Türk Ceza Yasası'nın 169. maddesi uyarınca 'yardım yataklık' suçlamasıyla İstanbul DGM tarafından açılan davada iddianameyi yazan Savcı Enver Çoban, sanıkların savunmalarında cezaevi sorunlarına karşı duyarlı olduklarını söylediklerini belirterek şöyle dedi:
"Ancak, sanıkların çoğunun terörün yoğun olduğu Doğu bölgesi nüfusuna kayıtlı olmaları ve eğitimsiz olmaları nedeniyle samimi bulunmamıştır ."
Hukukçular diyor ki:
İfadeleri değerlendiren hukukçular, bir iddianamede yazılacakların yasalarla belirlendiğini belirterek şu noktaların altını çiziyor:
"Bölücülük ve kişilik haklarına hakaret içeren bu ifadeler bir iddianamede geçmeseydi, ilgili maddelerden dava açılabilirdi.
"Savcı kişisel yorumunu eklemiş ama hukuk kurallarını da aşmıştır."
TCK'nın 169. maddesinden dava
Geçen ekim ayında Beyoğlu'nda F tipi cezaevlerini protesto etmek için yapılan gösteri sırasında gözaltına alınan ve 3'ü tutuklanan 8'i erkek 29 sanık hakkında,'Terör örgütlerine yardım ve yataklık yapma' suçunu düzenleyen TCY'nin 169. maddesi uyarınca dava açıldı.
İstanbul DGM Savcılarından Enver Çoban'ın hazırladığı iddanamede ; sanıkların olay günü polisin "dağılın" uyarısına karşın, protesto gösterisi yaptıkları ve ardından gözaltına alındıkları belirtilerek, bazılarının daha önce de benzer amaçlı gösterilerde ve bazı örgüt operasyonlarında bir kaç kez gözaltına alındığı vurgulandı.
Nüfus kayıtlarına göre değerlendirme
Sanıklardan 23'ünün Doğu ve Güneydoğu illeri, 3'ünün Karadeniz yöresi illeri nüfusuna, diğerlerinin de İstanbul, Muğla ve Çorum nüfusuna kayıtlı oldukları belirtilen iddianamede Savcı Çoban, şöyle diyor:
"Sanıkların birçoğunun Cumhuriyet Başsavcılığımızdaki ifadelerine göre yakınlarının ya da hısımlarının örgütsel suçlardan cezaevlerinde bulunduğu ifade edilmektedir. Savunmalarında her ne kadar duyarlı kişilikleri nedeniyle F tipi cezaevlerine karşı olduklarını belirtmişseler de, çoğu terörün yoğun olduğu Doğu bölgesi nüfusuna kayıtlı sanıkların, yine bir çoğunun ifadelerine göre boşta gezer ve tahsilsiz olduklarını bildirmelerine göre , idarenin F tipi cezaevi çalışmalarına karşı duyarlı oldukları savunmaları bilgi ve eğitim eksikliği sebebiyle samimi bulunmamıştır ."
"Basın açıklaması bir araç"
İddianamede yakınlarının cezaevlerinde örgütsel suçlardan tutuklu bulunmaları nedeniyle, sanıkların da örgütlere yakın olduklarını belirten Çoban, cezaevindeki tutukluların tahrikiyle örgütlerin propagandasını yapmak için basın açıklamasını araç olarak kullandığını belirttiği sanıkların ilgili yasa maddeleri uyarınca cezalandırılmasını istedi.
Hukukçuların hatırlattığı "sınırlar"
CMUK'un 163. maddesinin bir iddianamede neler yazılacağının sınırlarını çizdiğini belirten hukukçular şunu hatırlatıyor:
"Sanıkların kimlikleri, olay, olayın gerçekleşme biçimi, deliller ve bunların sonucunda suç teşkil edip etmediği belirtilerek eğer varsa ceza talep edilir. Bunun dışında yazılacaklar savcının kişisel görüşleridir. Ama bu örnekte olduğu gibi olmaz. Bu ifadelerde Anayasanın ilgili maddelerine aykırılık var. Burada TCY'nin 312. maddesine aykırılık ve kişilik haklarına hakaret olduğu görülüyor."
Mevzuata göre savcıların, hazırladıkları iddianameler nedeniyle yargılanamayacaklarını, avukatların da savunma sınırlarını aşmadıkları sürece sözlerinden ötürü yargının tehdit altında olmaması için yargılanamayacağını belirten hukukçular durumun vehametini şöyle dile getiriyorlar:
Savcı değil, vatandaş söyleseydi...
"Bunlar bir iddanamede değil de sıradan bir vatandaşın konuşmalarında geçmesi durumunda TCY'nin 312. maddesi kapsamında değerlendirilebilir ve dava açılabilirdi. Bu ifadeler yoruma ihtiyaç bırakmayacak kadar vahim.
"Sanıkların Doğulu, cahil ve işsiz olması, terör örgütlerine yardım yataklık yapması için gerek ve yeter görülebilir mi?
"Devletin savcısı 'bölücülük' yapıyor. Savcı böyle düşünebilir ama, bunları iddianameye yazması gerekli değildir. Suç olduğu düşünülen fiilin yorumu yapılabilir o kadar. Burada he hukuki bir tanımlama ne de bir mantık silsilesi var. Hukukumuzda iddianameye itiraz olmaz, düzeltme istenebilir. Fakat bunun neresinden tutacaksınız?" (NU)(NA)