"Savaşı Durdurmaya Gidiyoruz" sloganıyla bir araya gelen, İstanbul'dan Savaşa Hayır Kadın Platformu, Ankara'dan Sürekli Barış İçin Kadın Platformu, Diyarbakır Kadın Platformu ve çeşitli illerde bir araya gelen kadınlar, 9 Şubat Pazar günü Silopi ve Lefkoşa'da, yani iki sınır ilinde açıklama yapacaklar.
Uğurlamalar
İstanbul'dan Kıbrıs'a ve Silopi'ye gidecek olan kadınlar 7 Şubat Cuma günü saat 19.00'da Taksim'den Atatürk Kültür Merkezi'nin önünden şarkı ve müziklerle uğurlanacaklar.
Ankara ve İzmirli kadınlar, aynı gün saat 18.00'de Sıhhiye Atatürk Lisesi önünden, Adana ve çevre illerden katılacaklar, saat 21.00'de Uğur Mumcu İstasyon alanından yola çıkacaklar.
Etkinlikler
8 Şubat Cumartesi günü Diyarbakır'da bir araya gelecek olan tüm ekipler 18:30'da belediyede bir basın toplantısı düzenleyecekler.
Kıbrıs'a giden 9 kişilik heyet ise, Kıbrıslı kadınlarla barış konulu görüşmeler gerçekleştirecekler.
9 Şubat Pazar günü saat 11.00'de kadınlar savaşa ve barışa dair sözlerini Silopi'de, sınırda basına açıklayacaklar. Aynı gün aynı saatte Lefkoşa sınırında da bir açıklama yapılacak.
"Silopi'ye barış ağacı dikeceğim"
Yeşiller adına Silopi'ye gidecek olan Bilge Contepe yanında bir de barış ağacı götürüyor:
"Kadınların savaşa karşı birlikte el ele vermelerini çok önemli buluyorum. Savaş bütün insanlığı mahveder, ancak kadınlar, kadın oldukları için savaşın etkilerini daha da ağır yaşıyorlar. Yoksullukla, göçlerle, şiddetle ve elbette acılarla. Bu yüzden kadınlarla birlikte savaşa karşı çıkıyorum ve bu yüzden kadınlarla birlikte Silopi'ye gidiyorum. Yanımda bir de ağaç götürüyorum. Silopi'de tam sınırda bu ağacı dikeceğim. Adı barış ağacı."
"Militarist rüzgara birlikte karşı koymak için"
Kıbrıs'a gidecek ekipte yer alan Feminen Kadın Ağı'ndan Ece Kocabıçak Kıbrısla kadınlarla deneyimlerini paylaşacaklarını söylüyor:
"Savaşa Hayır Kadın Platformu olarak Kıbrıs ve Kürt sorunları ile Irak savaşı arasında güçlü bir ilişki olduğunu düşünüyoruz. Emperyalist ABD ve başta Türkiye olmak üzere müttefiklerinin bölge halklarına dayattıkları yayılmacı, militarist politikalara karşı Kıbrıslı Türk, Rum, Kürt, Arap ve hatta Amerikalı kadınlar ile kadınlar lehine bir çözüm için omuz omuza verebilmeyi amaçlıyoruz.
Bu amaç doğrultusunda 7-8-9 Şubat tarihlerinde Kıbrıs'a gitmeyi ve oradaki kadınlarla bir araya gelerek genel olarak militarizmi ve militarizmin kadınlar üzerindeki etkisini konuşabilmek, karşılıklı deneyimlerimizi paylaşmak istiyoruz. Kıbrıs sorunu özelinde ise Kıbrıslı kadınların yaşadıklarını öğrenmek ve nasıl bir çözüm istediklerini dinlemek istiyoruz. Önümüzdeki dönemde Kıbrıslı kadınlar ile birlikte Ada'da estirilen militarist rüzgara karşı koyabilmek amacıyla neler yapabileceğimizi de konuşabilmeyi umuyoruz."
"Savaşın her karesinde erkek egemen ideoloji var"
Özgürlük ve Dayanışma Partisi adına Kıbrıs'a giden Aynur Hacıbaloğlu savaşın militarist yanına dikkat çekiyor:
"Kıbrıslı kadınlarla buluşmaya gidiyoruz. Kıbrıslı kadınların istediklerini gerçekleştirmelerine, istedikleri gibi yaşamaları için verdikleri mücadeleye katkıda bulunmaya gidiyoruz. Kıbrıslı kadınlarla atölye çalışması yapacağız. Kadınların savaşta neler yaşadığını, göçü, şiddeti, yoksulluğu dile getirmek için bir araya geldik. Erkek egemen ideolojinin kendisi savaşı üretiyor. Savaşın her karesinde bu var. Militarizm de onu besliyor. Bunu açığa çıkarmak çok önemli."
"Kendi kurtuluşumuzu ertelememek için"
Sosyalist Demokrasi Partisi adına Silopi'ye gidecek heyette yer alan Özgür Göral, savaşların kadınların özgün mücadelesini de etkilediğini söylüyor:
"Savaşa karşı çıkmak için kadınlarla bir araya geldim, çünkü savaşa birlikte karşı çıkmamız için ortak nedenlerimiz var. Şiddet dönemlerinde kadına yönelik şiddetin de artması, tecavüzler, tacizler, göçler, yoksulluk, bir araya gelmemiz için en önemli nedenler. Savaşı ve savaşın sonuçlarını o kadar ağır yaşıyoruz ki, kendi gündemimizi sürekli ertelemek zorunda kalıyoruz. Örneğin böyle ağır dönemlerde ne özel alanda yaşanan sorunlarımızı, ne eşit ücret alamadığımızı güçlü bir biçimde dile getirebiliyoruz.
Silopi'ye gidiyorum, çünkü, Irak savaşıyla bu topraklardaki Kürt sorunu arasındaki bağlantıya, Türkiye'de çatışma döneminin yeniden yaşanabileceği tehlikesine dikkat çekmek istiyorum."