Dileğimiz, şu an yaşanan insanlık ayıbının, insanlığın yaşandığı son ayıp olması tabii. Ancak dünyadaki gelişmeler insanı ister istemez pesimist kılıyor.
'Başka bir dünya mümkün' demekle birlikte, aslına bakarsanız hepimizin içinde bir karamsarlık havası -hele bu savaşı durduramadıktan sonra- hakim olmaya başladı. Çünkü Irak'ın bu savaşı kaybetmesi, bizim de - dünyanın her hangi bir yerindeki siviller olarak- kaybettiğimiz anlamına geliyor birazda...
Kantinde hararet
Tabii ortaya bir de 'medya savaşı', 'medya cephesi' gibi 'konu başlıkları' çıkmaya başladı ki, yazımızın konusu da budur. Yaşanan karamsarlığın belki de "iyi bir örneği" bu günlerde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde (de) yaşanıyor. "Savaşı durduramayan" öğrenciler ve öğretim elemanları, sık sık fakülte kantininde bir araya gelerek, aslında savaşın bir parçası haline gelen, pardon getirilen, medya üzerine 'hararetli' tartışmalar yapıyorlar.
Ve bu tartışmalar sırasında 'iletişimciler' olarak ilginç bir karar aldılar; Medyanın savaş yanlısı tutumuna karşı temsili olarak bir televizyon yakmak! Evet ilk bakışta çok sıradan bir protesto eylemi olarak görünse de bu aklımıza bazı soru işaretlerine neden oldu...
Gerçekten bu protesto eylemi çok ilginç ve 'yaratıcı' bir tepki. ( Siz bu yazıyı okuduğunuz sırada iletişim fakültesi öğrencileri ve öğretim elemanları çoktan bu eylemlerini gerçekleştirmiş, 'televizyonu' ateşe vermiş olacaklar; Cuma günü saat 12.30)
Eylemin teorik temelleri
Ancak öğrenciler ve öğretim görevlileri, televizyon yakma eyleminin 'altının doldurulması' gerektiğini de tartışmışlar, ve 'eylemin teorik temellerini attıktan sonra' aralarında para toplayıp eski bir televizyon bulmaya koyulmuşlar...
'Konuyla ilgili olarak' iletişim fakültesi öğretim görevlisi Gülseren Adaklı ve öğrencilerden Selda ile konuştuk; onlar da dün, basının da 'yoğun' ilgi gösterdiği 'televizyonun yakılması' eylemi ile ilgili aklımızdaki soru işaretlerine son verdiler...
Televizyon yakma fikri Adaklı'dan gelmiş ilkin: "Medya profesyoneli yetiştiren bir okulun mensupları olarak, medyanın yanlı(ş) tutumuna, savaş yanlısı tutumuna karşı neler yapabileceğimizi tartıştık. Sonunda ortaya bu gün savaşın belki de bir numaralı aktörü haline gelen medyaya karşı simgesel bir şiddet eylemi örgütleyip, bir televizyon yakma fikri ortaya çıktı."
Makine kırıcılığı mı?
Ancak Adaklı'nın fikri, ilk önce bazı arkadaşları ve öğrencileri tarafından 'makine kırıcılığı', ' teknoloji düşmanlığı' olarak görülüp eleştirilmiş. Adaklı bu eleştirileri şöyle değerlendiriyor: "Aslında eleştirinin ardında yatan şey yine hakim medyanın savaş karşıtlığına yüklediği anlamlarla bezeli bir tehditti. Arkadaşlarımız, televizyon yakmanın medya tarafından böyle sunulacağını ve bu sunumun bizim amacımızla çakışmayacağını, bizi yanlış temsil edeceğini söylediler."
İletişim fakültesi öğrencileri ve hocaları, aralarında yaptıkları forumlar sonucunda yaptıklarının 19. Yüzyılın başında İngiltere'de ortaya çıkan, işçilerin yoksulluklarının kaynağı olarak gördükleri 'makine kırıcılığı' gibi bir tepki olmadığında karar kılmışlar.
Adaklı'nın bize bu konuda söylediği görüşleri ve televizyon yakma fikrinin 'altını dolduran' sözleri gerçekten ilgi çekici; "Bu gün televizyon, bağlamından koparılmış, görüntülerin art arda dizilmesinden mürekkep, müthiş bir ikna gücüne sahip, ideolojik bir aygıt. İnsanları, savaşın aslında bir anlamı olduğuna, ya da her ne kadar anlamsız bir savaşla karşı karşıya olsak da, onu durdurmak ya da hızını kesmek adına, elimizden bir şeyin gelmeyeceğini, o devasa savaş makinelerine karşı sesimizin hiçbir yerde etki bırakmaya inandırmak için seferber edilmiş durumda."
Tepki makineye değil
Adaklı, savaş yanlısı ya da taraflı televizyon haberciliğine karşı, televizyon yakma fikirlerini şöyle özetliyor:
"Televizyona 'makine kırıcılar gibi' işimize aşımıza göz diken bir şeytan gözüyle bakmadığımız gibi onun, hayatımızın önemli bir parçası olduğunun da gayet bilincindeyiz. Yapmak istediğimiz, elbette teknolojik bir aygıtın istismarına karşı simgesel bir eylem. Makinenin yada teknolojinin kendisine karşı değil. Ve örneğin bundan sonra bir araya gelip bilgisayar falan yakmayacağız. Çünkü tepkimiz makinenin kendisine değil..."
İletişim Fakültesi'nde öğrencileri ve elemanlarını bir araya getirerek, savaş karşıtı çeşitli etkinlikler yapan ve bu ilginç fikrin ortaya çıkmasına vesile olan HERMES'ten (Kültür Sanat Araştırma Topluluğu) Selda ise televizyon yakma önerisini çok yerinde ve zamanında bir öneri olarak görüyor, "Ama belki yarın sen de bir televizyonda çalışmaya başlayacaksın" sözümüze; "ben televizyonda çalışmaya karşı değilim. Ben televizyonun savaş aracı olarak kullanılmasına karşıyım" diye karşılık veriyor.
Habercilik etiği dersi
Selda da hocası Adaklı gibi, televizyon yakmanın, bu iletişim teknolojilerine karşı bir tepki olarak görülmemesi gerektiğini düşünüyor. O, gördüğü 'habercilik etiği' dersinin, "gerçek hayatta" geçerli olmamasından şikayet ediyor;
"Biz sakin bir şekilde oturma odalarımızda savaşı bir film gibi seyretmek istemiyoruz. Bu savaşta bir çok medya grubunun iki taraftan biri lehine -haksız ve güçlü olan ABD'nin lehine- yayın yaptığını görüyoruz. Oysa bizler, iletişim öğrencileri olarak, televizyon gibi bir kitle iletişim aracının nesnel olarak kullanılması gerektiğini, insanlara haber verirken tarafsız olunması gerektiğini öğrendik. Hatta biz medyanın bu durumda haklı ve güçsüz olan tarafın yanında olması gerektiğini düşünüyoruz..."
Selda'ya, hangi televizyon kanalını yakacaklarını sorunca, El-Cezire'yi değil CNN'i "ateşe vereceklerini" söylüyor ve ekliyor: "başta ABD'nin en iyi savaş kanalı olan CNN olmak üzere, ülkemizde ve dünyada, savaş yanlısı bir tutum sergileyen ve buna yönelik taraflı haber yapan bir çok televizyonu yakacağız."...
Repertuar zengin
İletişim Fakültesi öğrencileri ve öğretim elemanları 'repertuarlarında', medyanın yanlı tutumuna karşı 'başka' protesto biçimlerinin de olduğunu söylüyor ve eylemlerinin televizyon yakmakla sınırlı kalmayacağını belirtiyorlar.
Ne diyelim, 'iletişimciler' gerçekten de Cuma günü yaptıkları protesto eyleminin altını çok iyi doldurdular.
Çünkü "neyi yaktıklarını" çok iyi biliyorlardı ve yaptıkları basın açıklamasında bunu çok açık ifade ettiler; "biz El- Cezire'yi ya da televizyon teknolojisini değil, savaş yanlısı CNN'i yakıyoruz..." (İA/NM)