Binlerce insan faili meçhul bir biçimde öldürüldü ve gözaltına alındıktan sonra kayboldu.
Türkiye bu süreçte dünyanın en fazla silah harcaması yapan ülkeleri arasına girdi ve Avrupa'nın en büyük ordularından birine sahip oldu.
Güneydoğu'da 6 binden fazla yerleşim birimi boşaltıldı. Büyük kentlere göç arttı; yurtdışına iltica edenlerin sayısı 100 binleri buldu.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'nin (TMMOB) raporuna göre 1997'de Diyarbakır nüfusunun yüzde 85'i yoksulluk sınırının altında yaşıyordu.
Devletin güvenlik güçleri ve kayıplar
* Zamanın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 28 Aralık 1998'de yaptığı açıklamada "15 Ağustos 1984'ten 1988 Aralık'ına kadar güvenlik güçlerinden 5 bin 555 kişinin öldüğünü; 11 bin 168 kişinin de yaralandığını" söyledi.
* Genelkurmay Başkanlığına göre 1984-98 arasında yaşanan çatışmalarda Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) 243 subay, 221 astsubay, 3 bin 526 uzman çavuş, erbaş ve er olmak üzere 3 bin 990 kayıp verdi.
Ayrıca 157'si polis, bin 115'i köy korucusu olmak üzere bin 272 güvenlik görevlisi öldürüldü.
* OHAL'in başlangıcından 1998'e kadar 196'sı subay, 363'ü astsubay, 2780'i er, 178'i polis, 1089'u geçici köy korucusu olmak üzere toplam 4606 güvenlik görevlisi yaşamını yitirdi.
* Türkiye'ye Silah Transferleri ve Savaş Yasaları İhlalleri'nde yer alan bilgilere göre (Belge Yayınları) "Güneydoğu'da savaşan Türk güvenlik güçleri, Kara, Hava ve Jandarma birlikleriyle polis ve köy korucularından" oluşuyordu.
"Güneydoğu'da görev yapan yaklaşık 300 bin kişilik gücün 140-150 bin kadarı Kara Kuvvetleri, 10 bin kadarı Hava Kuvvetleri, 40-50 bin kadarı Jandarma'ya, 40 bin kadarı polise bağlı ve 67 bin de köy korucusu vardı".
* 1998'de 6 bin 200 olan Özel Harekât Polisi'nin 3 bini Güneydoğu'da görev yapıyordu.
Korucular
* 1998'de Devlet Bakanı Prof. Dr. Salih Yıldırım "62 bini kadrolu, 33 bini kadrosuz 95 bin korucu" olduğunu söylüyordu. Yıldırım "Geçmişte 18 ile 65 yaş arasında bu işe uygun olan, olmayan herkes silah altına alındı. Ve bugün koruculukta, uyuşturucudan silah kaçakçılığına, PKK'yla müştereklikten lojistik desteğe kadar uzanan, yüzde 12'lere varan bir suç oranı var" diyordu.
* 1999'da "Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde PKK'ye karşı verilen mücadelede yer alan 70 bin geçici köy korucusundan 3 bin 787'sinin, yasadışı olaylara karıştıkları gerekçesiyle yargılandıkları ve silahlarının ellerinden alındığı" açıklandı.
Korucuların 1899'u "PKK'ye yardım ve yataklık ettikleri iddiasıyla"; 1073 korucu da "uyuşturucu ticareti yapmak ve çete kurmak" suçlarından yargılandı.
PKK ve kayıplar
* Zamanın Olağanüstü Hal (OHAL) Bölge Valisi Aydın Arslan, Olağanüstü Hal'in başlangıcından (1987) 1998'e kadar, 21 bin 41'i ölü, 580'i yaralı, 2612'si sağ ve 2182'si kendiliğinden teslim olmak üzere 26 bin 415 PKK'lının "etkisiz hale getirildiğini" açıkladı.
* Genelkurmay Başkanlığı'nın Mayıs 1998'de yaptığı açıklamaya göre 1984'ten beri 40 bin 407 PKK'lı "etkisiz hale getirildi".
* Zamanın Cumhurbaşkanı Demirel, 1984-98 arasında 23 bin 938 PKK'lının öldürüldüğünü; 749'u yaralı, 8 bin 693'ü ise sağ olarak yakalandığını; 2 bin 304'ünün de teslim olduğunu açıkladı.
* Abdullah Öcalan, Ragıp Duran ve Ertuğrul Kürkçü'yle 1994'te yaptığı röportajda "Yalnız Avrupa'da 5 bini aşkın parti-cephe çalışanı var. Ortadoğu sahasında rahatlıkla bini aşkın parti-cephe çalışanı var. Dağlarda 15 bine yakın parti-ordu çalışanı var. PKK kadrosu diyebileceğimiz profesyonel çalışanlar 5 binden aşağı değildir" diyordu.
* Zamanın İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, 1994'te PKK'nın yaklaşık 10 bin militanının yanı sıra 50 bin kişilik milis gücüne ve 315 bin sempatizana sahip olduğunu söylüyordu.
6 bine yakın sivil öldürüldü
* Demirel, 1984-98 arasında 5 bin 302 sivilin öldürüldüğünü ve 5 bin 877 sivilin de yaralandığını belirtti.
* Genelkurmay'a göre 1984-1998 arasında olaylarda 5 bin 238 sivil hayatını kaybetti.
* OHAL Valisi Arslan, 11 yılda 3 bin 398'i erkek, 508 kadın ve 493 çocuk olmak üzere toplam 4 bin 399 sivilin hayatını kaybettiğini bildirdi.
Göç, işsizlik ve yoksulluk
* Hürriyet'in haberine göre 1998'e kadar Güneydoğu'da 6 bin 153 yerleşim birimi boşaltıldı, 2 bin 322 okul ile 160 sağlık ocağı ve sağlıkevi kapandı. Hayvancılık ve tarım bitme noktasına geldi.
* Diyarbakır'ın nüfusu, aldığı göç nedeniyle 1990-1997 yılları arasında 380 binden 1.5 milyona çıktı. Van'ın nüfusu 1990'da 151 bin iken, 1997'de 500 bine, Batman'ın 149 binden 400 bine, Şanlıurfa'nın 226 binden 700 bine, Gaziantep'in nüfusu 627 binden 1.5 milyona çıktı.
* Zamanın Dışişleri Bakanı İsmail Cem, 1997'de "Almanya'ya her yıl 100 bin civarında vatandaşımız giriş yapmakta, bunların yaklaşık 20-30 bini iltica talebinde bulunmaktadır. İltica talebinde bulunanların önemli bir bölümünün Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan olması muhtemeldir" diyordu.
* TMMOB'un 1997'de açıkladığı bir rapora göre Diyarbakır'ın nüfusunun yüzde 85'i yoksulluk sınırının altında yaşıyordu. İşsizlik oranı yüzde 70 civarındaydı.
Faili meçhuller ve kayıplar
* Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü'ne göre, Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nde (DGM) 1995 yılında toplam 13 bin 665 faili meçhul dosya bulunuyordu. Bu sayı, toplam dosyalar içinde yüzde 56.4'lük bir orana tekabül ediyordu.
* 1996'da ise faili bulunamayan dosyalar, geçen yıla oranla yüzde 4.5'lik artış göstererek 14 bin 923'e ulaştı. 1997'de, faili meçhul dosya sayısı 19 bin 962 olarak belirlendi.
* 1995'de faili meçhul birinciliği, 11 bin 699 dosya ile Diyarbakır DGM'de bulunuyordu. Faili belli olmayan dosyalarda Diyarbakır DGM'yi sırasıyla 879 dosya ile Malatya DGM, 695 dosya ile Erzincan DGM, 177 dosya ile İzmir DGM, 83 dosya ile İstanbul DGM, 73 dosya ile Ankara DGM, 37 dosya ile Kayseri DGM, 22 Dosya ile Konya DGM izliyordu.
* 1996 yılında ise toplam 15 bin 321 faili meçhul dosyanın 12 bin 523'ü Diyarbakır DGM Başsavcılığı'nda yer alıyordu.
İnsan Hakları Derneği'ne (İHD) göre, "gözaltında kayıplar, 1990'ı izleyen her yıl, çoğu Olağanüstü Hal Bölgesi'nde (OHAL) olmak üzere artış gösteriyordu". 1991 ile 1998 arasında İHD'ye yapılan gözaltında kayıp ihbarlarının sayısı 543'tü.
* TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu'nun 1994'te yayımladığı rapora göre faili meçhul cinayetlerin toplam sayısı 908'di.
* 259 faili meçhul cinayetle Diyarbakır ilk sırayı alıyordu. Diyarbakır'ı Mardin, İstanbul, Batman, Şırnak ve Malatya izliyordu.
Silahlanma
* SIPRI, (Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Kurumu) verilerine göre, Türkiye 1997 sonu itibariyle dünyanın en çok silah satın alan üçüncü ülkesiydi.
* Yılda en az 100 milyon ABD Doları değerinde silah satın alan 72 ülkeyi kapsayan sıralamada 1993-97 arasında satın aldığı toplam 7 milyar 12 milyon ABD Doları değerinde silahla, Suudi Arabistan ve Tayvan'ı izleyen Türkiye, 1992-96 arasında da dünyanın ikinci büyük silah alıcısıydı.
* ABD Silah Denetimi ve Silahsızlanma Ajansı (Arms Control and Disarmament Agency-ACDA) verilerine göre Türkiye 1985 ile 1995 arasında, 1995 sabit fiyatlarıyla, toplam 58 milyar 244 milyon ABD Doları değerinde askeri harcama yaptı.
* Türkiye 1995'te silah altındaki 805 bin mevcuduyla Avrupa'nın en büyük, dünyanın 6. büyük ordusuna sahipti. Türk ordusu Avrupa'daki toplam silahlı gücün yüzde 25'ini oluşturuyordu. On yıllık dönem içinde silahlı altındaki asker sayısı azalmakla birlikte 1991-95 arasında yükseliş gösterdi.
* Dışişleri Bakanlığı İkili Siyasi İşlerden Sorumlu Müşteşar Yardımcısı Büyükelçi Uluç Özülker, 1998'de yaptığı açıklamada "Türkiye'nin PKK'yla mücadele için son 14 yılda harcadığı paranın 96 milyar dolara ulaştığını" açıkladı.
Askeri yetkililerin açıklamalarına göre, TSK terörle mücadele için günde 1 milyon 250 bin dolarlık harcama yaparken, jandarma ve diğer güvenlik birimlerinin harcamaları buna dahil edilmedi.
* 1996'daki operasyonlarda ele geçirilen silah, mühimmat ve teçhizatlarının parasal değeri 3.1 milyon doları bulurken, bu rakam, 1997'de 3.2 kat artışla 10 milyon dolara ulaştı.
Uyuşturucu kaçakçılığı
* Türkiye'de 1994-95 arasında ülkeye sokulmakta olan 2.7, ülkeden çıkarılmakta olan 1.6 ton eroin yakalandı. 1995'te de 4 tona yakın eroin ele geçirildi.
* Merkezi Paris'te bulunan OGD'ye (Uyuşturucu Jeoplitik Gözlemevi) adları saklı kalmak kaydıyla açıklamada bulunan "Kemalist" subaylar ile eski MİT ajanları, PKK'ye yönelik operasyonlar sırasında ele geçirilen yüzlerce kilo eroinin kayda geçirilmeksizin yılda birkaç kez aşırı sağcı Bozkurt şebekelerince İspanya limanlarına gönderildiğini söylediler. (EÜ/BB)
* Bu yazı Nadire Mater'in yazdığı "Mehmed'in Kitabı: Güneydoğu'da Savaşmış Askerler Anlatıyor" kitabından derlendi.