"Kötü bir şey mi geri zekalı olmak?" dedim. Şaşkın şaşkın baktı. "İyi birşey mi ki?" dedi.
"Ne iyi ne kötü bence. Bak sen mavi gözlüsün ben kara, herkes farklı işte..." dedim. Anlamayan bakışlarla baktı. Sonra denize bakmaya başladı.
Bir süre dalgın dalgın denizi seyrettik.
Birden dönüp, "Peki, neden kızınca herkes bana geri zekalı diyor?" diye sordu.
"Bilmiyorum, Amerika'da da siyahlara kızınca zenci diyorlar. Zenci olmak kötü mü sence?" Bu kez tuhaf tuhaf baktı.
"Savaş çıkacak duydun mu?" dedim. Kafasını salladı biliyorum anlamında. "Çıksın ister misin?" diye sorunca, "Hayır!" diye bağırdı. "Savaş çıkınca ördekler ölür!"
Savaşı destekleyen yazılar yazan gazetecilere "geri zekalı" diyen arkadaşlarım geldi aklıma...
Birden ayağa kalkıp neredeyse bağırarak, "Bakkalın çırağı memelerimi elledi diye annem beni dövdü. Ben istemedim ki ellemesini, neden onu dövmüyorlar da beni dövüyorlar peki?" dedikten sonra hızla uzaklaştı...
***
Hastanede sıra beklerken dikkatimi çekmişti. Kocaman bir kız kucağında uyuyordu, başörtüsü arkaya kaymış, perişan görünüyordu. Kız 14-15 yaşlarında vardı.Yanına oturunca, "Geçmiş olsun, noldu bacağına?" diye sordu. Cevabımı dinlemedi. Dinlemeye değil konuşmaya ihtiyacı olduğu belliydi. Gazeteci olduğumu söyledim rahatça anlatsın diye...
"Adımı yazma sakın, kocam okursa öldürür beni. Bu çocuğun böyle olduğunu öğrendiğinden beri bir kez bile kucağına almadı. Nefret ediyor çocuktan. Çocuk ta anlıyor sanki, o eve gelince saklanıyor arkama. Hiç yalnız bırakmıyorum ikisini, bıraksam dövüyordur diyeceğim ama... Bırakmıyorum. İyi adamdır aslında...
Ateşlenip böyle olmuştu. Şimdi de ateşi var. Biliyor musun seviniyorum ateşlenince, ateşle oldu ateşle düzelir belki diye....
Neyse ki konuşuyor. Okumayı da söktü. Ama yürüyemiyor. Bu yaşa geldi hala kucağımda taşıyorum doktora, okula her yere. Tekerlekli sandalye verdiler bize ama evin içinde işe yaramıyor ki! Kapılardan geçmiyor. Dışarıda işe yarıyor mu diyeceksin? Canım çıkıyor kaldırımlardan çıkarıncaya kadar. Gerçi bizim insanlarımız yardımsever, birileri yardımcı oluyor genellikle kaldırım falan çıkarırken ama, yollar da çok kötü. Çok zorlanıyorum.
Belim ağrıyor kaç yıldır. Hele şimdi büyüdü, iyice ağırlaştı. Ödüm kopuyor bana bişey olacak diye! Ötekiler için korkmuyorum, nasılsa bakarlar başlarının çaresine. Ama bu ne yapar nasıl yaşar? Babası kucağına bile almadı; bakar mı hiç buna? Hep dua ediyorum inşallah bu benden önce ölür diye! İnsan evladı ölsün diye dua eder mi hiç?"
***
Hastanenin kantininde çay içerken tanıştık. Elimdeki kağıt kalemi görünce ne iş yaptığımı sordu. Çok şaşırdı gazeteciyim deyince. Trafik kazasında bacağı kopan kızının kızının yanında kaldığını söylerken ağlamaya başladı. Ben de bir oğlum olduğunu söyledim; sormamıştı ama...
Gözleri faltaşı gibi açılarak, "Kim evlendi ki seninle?" diye sordu. Alışık olduğum için bu sorulara hiç şaşırmadım, güldüm.
"Ben gene günlerdir dua ediyorum, böyle yaşayacağına ölsün bu çocuk diye... Kim alır bu kızı tek bacakla diye... Hangi ana oğluna ister? Hangi patron işe alır?"
Kendi kendine konuşur gibiydi. Ellerini açıp dua etmeye başlıyordu bazen... "Allahım al canını yavrumun!" diyerek...
Arada bana bakarak anlatıyordu. "Bizim mahalleden tek bacaklı bi adam geçerdi bazen, çocuklar taşlardı onu. Çocuğumun taşlandığını göreceğime ölüsünü göreyim daha iyi değil mi? Bana kızıyorlar böyle dua ediyorum diye. 'Allah boynuz verse taşıyacağız' diyorlar, tamam bana boynuz versin güzel Allahım taşıyayım. Ama kızım yaşamasın böyle!"
***
Kırmızı ışıkta durunca geldi, elinde kirli bir bez vardı.15-16 yaşlarındaydı. Koltuk değneklerine yaslanarak elini uzattı, çarpık bacaklarını göstererek para istedi. "Sakatım be abla!" deyince, "Ama ben de sakatım!" dedim. Kafasını uzatıp bacağıma baktı, sonra kafasını sallayıp uzaklaştı.
Hatırladıkça hala utanırım.
Geri zekalı, kör, topal, kambur, sağır, otistik, spastik, tüm sakat kadınların ve sakat çocuk annelerinin 8 martı kutlu olsun! (NG/NM)