24 Nisan 1915 yılında ölüme gönderilen Ermeni aydınların anısına dün “In Memoriam | 24 Nisan” konseri düzenlendi.
Konser, "Yüz yıl önce bu gece İstanbul’daki Ermeni aydınlar yataklarında son defa rahat uyudular, ertesi gece yarısı kapıları vuruldu ve ölüm yolculukları başladı. Bu tarihten sonra, acı ve endişe geride kalanların da tüm hayatlarını esir aldı" sözleriyle başladı.
Anadolu Kültür ve Kalan Müzik işbirliğiyle İstanbul Kongre Merkezi’nde yapılan konser hınca hınç doluydu.
Nalan Yırtmaç'ın, Ermeni aydınların portrelerinden oluşan işi ayrıca Osman Köker'in, 1915'ten önce Anadolu'da yayınlanan Ermenice dergileri içeren sergisi İstanbul Kongre Merkezi’nde sergilendi.
Üç buçuk saat süren konserde Ermeni şair ve yazarların eserlerinden okumalar yer aldı.
Kardeş Türküler, Ertan Tekin, Hasmik Harutyunyan, Karine Hovhannisyan, Erkan Oğur, Ara Dinkjian, Onnik Dinkjian, Haig Yazdjian, Şahan Arzruni, Erman İmayhan, Eileen Khatchadourian, Henning Schmiedt, Haïg Sarikouyoumdjian, Gaguik Mouradian, David Mayoral ve Jordi Savall sahne aldı. Ayrıca Zülfü Livaneli’nin “Hommage to Gommidas” bestesi ise ilk kez icra edildi.
Konserde üç şarkı söyleyen Lübnanlı sanatçı Eileen Khatchadourian, "Benim dedelerim, nenelerim de Anadolu'dan zorla yerlerinden edindiler, sarkılarımı bugun zorla yerlerinden edilen başta Ortadoğu halkları olmak üzere tüm dünya halklarına adıyorum" dedi.
"In Memoriam|24 Nisan" konseri internetten canlı yayınlandı. (NV)
Konserin başında "Seslerini duymak ve duyurmak için" başlıklı şu metin okundu: Yüz yıl önce bu gece İstanbul’daki Ermeni aydınlar yataklarında son defa rahat uyudular, ertesi gece yarısı kapıları vuruldu ve ölüm yolculukları başladı. Bu tarihten sonra, acı ve endişe geride kalanların da tüm hayatlarını esir aldı. Biz bu gece, yüz yıl önce tutuklanarak ölüme gönderilen aydın, yazar ve şairlerin seslerini duymaya ve duyurmaya çalışacağız. Yüz yıl önce savaş vardı, bütün Avrupa, Kafkasya ve Ortadoğu, nüfuz ve paylaşım mücadelesinin acılarını çekti, siyasi liderlerin başlattığı savaşlarda her ırktan ve inançtan insanlar hayatlarını kaybettiler. Savaştan sonra yeni sınırlar çizildi, yeni devletler tarih sahnesine çıktılar. Yeni sınırlar içinde yaşamaya başlayan toplumlar yaralarını sarmaya çalıştılar. İki bin yıldır Anadolu’da yaşayan, bu topraklarda sosyal kültürel, iktisadi değerler yaratan bir halk, ve onunla birlikte kadim Batı Ermeni kültürü bu süreçte dağıtıldı, yok edildi. Sağ kalanlar için geri dönme, ülkelerinde yaşama kapıları açılmamak üzere kapatıldı. Ermenilerle birlikte İstanbul’da, Trabzon’da, Harput’ta, Diyarbakır’da ve Van'da, bu toprakların bizi besleyen en güçlü kültür katmanlarından birisi yok oldu. Öldürülmeselerdi, memleketimizin farklı köşelerinde daha fazla yazar, şair, mimar, sanatçı yetişecekti. Bu topraklardaki hayat sadece Ermeniler için değil, Ermeni olmayanlar için de daha renkli, daha huzurlu, daha yaşanılır olacaktı. Ve geçmişle gerçekten hesaplaşılsaydı, 6-7 Eylül olmayacaktı, Dersim’de, Kahramanmaraş’ta, Sivas’ta katliamlar yaşanmayacaktı. Ermenilerin malını gasp etmenin helal olduğuna inanılma- saydı, hak ve hukuk normlarının sadece çoğunluk için değil herkes için geçerli olması gerektiğini çok daha öncesinden anlayacaktık. İnsanların farklılıklarıyla birlikte eşit yaşadığı, hukukun hükmettiği, özgürlüklerin sürekli tehdit altında bırakılmadığı bir memleket isteyen aydınlar, yazarlar, sanatçılar olarak, 1915’te işlenen suçların sonuçlarını ve bu ülkede Ermenileri kaybetmiş olmanın boşluğunu hergün daha fazla hissediyoruz. Bu duygu ve yapılanlardan duyduğumuz utanç, onlar için ve ülkemiz için adaleti aramak yolunda bizi daha fazla sorumlu kılıyor, bize daha fazla güç veriyor. Bizi kendi gerçeğimizle yüzleştiren, bize kendi hikayemizi anlatan Ermeni aydınların anıları önünde saygıyla eğiliyoruz. |