İSTANBUL BAROSU RAPORU
Saraçhane protestolarındaki cinsiyet temelli işkence belgelerde

İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi, 19 Mart 2025’te Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından başlayan protestolarda gözaltına alınan kadınların yaşadıkları hak ihlallerine dair kapsamlı bir rapor yayımladı.
Raporda yer alan tanıklıklar, kadınların gözaltı ve tutukluluk süreçlerinde sistematik bir biçimde cinsiyet temelli şiddete, kötü muameleye ve onur kırıcı uygulamalara maruz bırakıldığını ortaya koyuyor.
Fiziksel şiddetten cinsel tacize: Çok katmanlı hak ihlalleri
Raporda 47 kadınla yapılan görüşmelerin detaylarına yer verildi. Kadınların büyük çoğunluğu, gözaltı sırasında ters kelepçeye maruz kaldıklarını, saçlarından sürüklenerek darp edildiklerini, gözaltı araçlarında dahi şiddetin devam ettiğini belirtti. Bazı kadınlar, maruz kaldıkları şiddet doktor kontrolüne yansıtılamadığı için resmi rapor tutulamadığını ifade etti.
En çarpıcı iddialardan biri, kadınların cinsel taciz, çıplak arama ve cinsel saldırıya maruz kalması oldu. Birçok kadın, aleni ortamlarda çıplak arama yapıldığını, cinsel şiddeti ifade etmek isteyenlerin tehdit ve baskıyla susturulduğunu aktardı.
Psikolojik baskı ve cinsiyetçi küfürler “rutin” hale geldi
Fiziksel şiddetin yanı sıra kadınlar, cinsiyetçi küfürler, tehditler ve aşağılayıcı sözlerle karşılaştıklarını aktardı. Bu ifadeler yalnızca erkek değil, bazı kadın polisler tarafından da sarf edildi. Birçok kadın, bu sözlü şiddetin gözaltı sürecinin her aşamasında devam ettiğini ve ağır psikolojik travmalara neden olduğunu belirtti.
Hijyen ve sağlık hakları görmezden gelindi
Kadınların özgül ihtiyaçlarının göz ardı edildiği de raporda sıkça vurgulandı. Ped, iç çamaşırı, sabun gibi temel hijyen malzemelerine erişemeyen kadınlar, regl döneminde bile ihtiyaçlarının karşılanmadığını, tuvalet taleplerinin yanıtsız kaldığını belirtti. Hamilelik riski taşıyan bir kadının hastane tahlilleri tamamlanmadan geri götürüldüğü bildirildi.
Cezaevinde de ihlaller sürdü
Kadınların birçoğu, cezaevine getirildikten sonra da temiz iç çamaşırı, sabun ve sağlık hizmetlerine erişimde zorluk yaşadı. Travma yaşayan kadınlar, yaşadıklarını cezaevinde yavaş yavaş hatırlamaya başladıklarını söyledi. Avukat görüşmeleri ve mahpuslar arası dayanışma ise kadınlar için en önemli destek unsuru oldu.
Kadın avukatlar da hedefte: Dijital şiddet
Kadınlara yönelik şiddet yalnızca gözaltında sınırlı kalmadı. Kadın avukatların fotoğraflarının rızaları dışında eskort sitelerinde yayımlandığı, bu şekilde hukuki destek sağlayan kadınların da hedef alındığı raporda yer aldı. Bu durum, dijital şiddetin en açık biçimlerinden biri olarak değerlendirildi.
Raporda aktarılan ihlallerin münferit değil, patriyarkal sistemin ürettiği yapısal eşitsizliklerin bir sonucu olduğu vurgulandı. Gözaltı süreçlerinde kadınların bedeni, kimliği ve varoluşu üzerinde kurulan denetim ve kontrol mekanizmaları, sistematik bir tahakkümün parçası olarak analiz edildi.

Türkiye Psikiyatri Derneği: Çıplak arama işkencedir, kabul edilemez

TİHV, TİHEK'in Besna Tosun Kararı'na tepki gösterdi: İşkenceyi meşrulaştırıyor
(EMK)