Sancar: İktidarın zenginleri arttıkça yoksulluk büyüyor

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, "İktidar başka bir ekonomi yarattı. Bir yanda gece yarısı kararnameleriyle ve savaş politikalarıyla çökertilen halkın ekmeği var. Diğer tarafta da Saray ve sömürü düzeni var" dedi.

İstanbul

Sancar: İktidarın zenginleri arttıkça yoksulluk büyüyor

*Fotoğraf: Anadolu Ajansı

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, bugün (19 Ekim) partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki (TBMM) grup toplantısında konuştu.

Türkiye'de her gün yeni bir "çürümüşlük "vakasıyla karşı karşıya kaldıklarını söyleyen Sancar, "İktidar sürüyor düzen kokuşuyor. Son örneği TÜGVA. Pandora belgelerinden sonra TÜGVA ile ilgili olarak kamuoyuna sızan belgeler, dönen dolapların geldiği boyutları gözler önüne seriyoyor" dedi.

TÜGVA neler yapıyor?

"İktidarın kontrolündeki bu teşkilat 2013'te kurulmuş ve vergi muafiyetine de tabii tutulmuş, 81 ilde örgütlenmiş, her kamu kademesinde görevli bürokratların bulunduğu bir vakıf bu. Neler yapıyor? Kamuoyuna yansıyan belgelerden sıralayacaklarım yeterince fikir veriyor. Kamu mallarına çökme! Kamu kuruluşlarına torpille yandaşları yerleştirme, kamudaki KHK ile ihraç edilenlerin yerini yandaşlarla doldurma, önemli kurumlara işe alımlar, emniyet, polis, savcı, hakim alımlarında da referans olma, partizan kadroları yargıya yerleştirme, yarışma programlarına bile kendi yandaşlarını gönderme. Yine KHK ile kapatılan vakıfların neredeyse tüm taşınmazlarına birçok kamu kurumunun da varlıklarına el koyma, öğrenci yurtları kendi aralarında paylaşmak. İşte faaliyetleri bunlar."

TIKLAYIN - TÜGVA'da "torpil listesi" iddiası

TIKLAYIN - İBB'nin çıkarmaya çalıştığı TÜGVA'ya polis koruması

Merkez Bankası: "Vardiyalı gece çalışması gibi"

Sancar, konuşmasında işsizliğin günden güne arttığını ve yoksulluğun derinleştiğini hatırlatıp şöyle konuştu:

"İktidar başka bir ekonomi yarattı, kara ekonomi, rant ve hırsızlık ekonomisi bu. Bir yandan gece yarısı kararnameleriyle, zamlarla, savaş politikalarıyla, yandaşa sipariş ihalelerle çökertilen kamu kaynakları, halkın ekmeği var. Diğer taraftan da talanla, soygunla, yolsuzlukla oluşturulan bir Saray ve sömürü düzeni var.

"İktidarın zenginleri arttıkça yoksulluk büyüyor. Yandaşlar arttıkça işsizlik artıyor. İktidar ekonomiyi talan ettikçe halkın sofrası boşalıyor. Gece yarısı kararnamesi ile üç kişi Merkez Bankası'nda görevden alınıyor. Vardiyalı gece çalışması gibi yeni görevlendirmelerle başkan ve başkan yardımcısını değiştirerek, ancak daha fazla çöküşe yol açarsanız.

Kurdaki değişime değinmeme bile gerek yok. Yeni rekorlar kırıyor kur, her yeni rekor yoksullukta daha fazla dibe inmektir. Çiftçi de perişan vaziyette, emekçi de açlıkla boğuşuyor. Devasa borçlar. Üretim yok. Gübre, samanı bu döviz kurlarıyla temin etmesi mümkün değil.

"İktidar savaşa yatırım yapıyor"

"Faiz lobisi filan diyorlar ama gözlerden saklamayı en iyi yaptıklarını sandıklarının başında savaş politikaları geliyor. Sürekli savaşa yatırım yapan, çatışmadan beslendiği için kendini mecbur hisseden bir iktidar var.

"Savaş politikalarının temelinde Kürt düşmanlığı yatıyor. Savaş tamtamları çalıyorlar, Suriye'ye askeri operasyon hazırlıklarını tartıştırıyorlar. Tek nedeni var; Kürt anasını görmesin. Türkiye batsın ama Kürtler de gün yüzü görmesin.

İşte Kürt düşmanlığının iktidarı ve ülkeyi getirdiği yer gözlerimizin önünde. Çatışmasızlığın olduğu dönemde, bütçede güvenliğe ayrılan miktar ile bugünkü arasında uçurumlar var. O gün 50 milyar TL, bugün 250 milyar TL civarında bir güvenlik bütçesi. Bu bile iktidarın tutunduğu dalın ne olduğunu gösteriyor.

"Bu politikalara itiraz etmedikçe, iktidarın asli temeline ve ortakları arasındaki çimentoya gerçek muhalefet yürütmek mümkün değil. Savaş politikalarına karşı en güçlü birlikteliği her yerde oluşturacağız. Bunu büyük bir barış hareketine dönüştürdüğümüz anda iktidarın sonu gelir."