*Manşet fotoğrafı: HDP
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Diyarbakır Newroz'una katıldı.
"Newroz özgürlük, barış ve eşitlik günüdür" diyerek sözlerine başlayan Sancar'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
"Newroz Dehakların zulmüne karşı Kawaların zafer günüdür. Amed özgürlük istiyor, yıllardır özgürlük için mücadele ediyor. Newroz sadece bir gün değil, mevsimdir, bahardır. Hoş geldin Newroz. Coşkunuz, inancınız, direnişiniz daim olsun.
"Baskılar durmuyor"
Önce bu coşku ve inançla cezaevlerinde siyasi rehine olarak tutulan kardeşim sevgili Selahattin Demirtaş'a selam olsun. Yoldaşım Figen Yüksekdağ'a selam olsun. Amed halkının iradesi sevgili Selçuk Mızraklı'ya selam olsun. Gültan Kışanak kardeşime buradan selam yolluyoruz. Sevgili Leyla Güven'e, sevgili Musa Farisoğulları'na selam yolluyoruz.
Bu coşkuyla adını sayamadığım bütün yoldaşlarıma, sizi Newroz ateşi kadar sıcak selamlar gönderiyorum. Sevgili Ömer Faruk Gergerlioğlu'na da buradan bin selam gönderiyoruz. Arkadaşlarımız hepsi onurumuzdur. Hepsi gururumuzdur.
Partimize yönelen baskılar, zulümler durmuyor. Zalimler kendi işlerini yapıyorlar. En iyi bildiklerini yapıyorlar. Zulümdür, baskıdır, kötülüktür... Ama biz de direnmeyi biliyoruz. Mücadeleyi biliyoruz ve bizler de başaracağımıza olan inancımızı her daim sağlam tutuyoruz. Yürüyüşümüz inançlar, sizlerin kararlılığıyla devam ediyor, devam edecek.
Fotoğraf: HDP
"İktidar kadına düşman"
Bu iktidar baskı uyguluyor, yasak koyuyor, buna doymuyor. Kötülük yapmadan duramıyor. Bir gece 'İstanbul Sözleşmesi'nden bir kararla çıktık' diyorlar. Nedir İstanbul Sözleşmesi, kadına karşı şiddeti önlemek için kabul edilmiş bir sözleşmedir. Kadına düşman bunlar. Bir gecede anayasaya darbe yapıyorlar. Her gün yeni bir darbe. Bu iktidar darbecidir. Bu iktidar kötülüğün sembolüdür.
Siyasetle yenemedikleri HDP'yi, şimdi de savcılarını harekete geçirerek kapatmak istiyorlar. Sarayın talimatıyla bir dava açıyor Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı. Öyle bir iddianame ki hukuk tarihine büyük bir ayıp olarak geçecek. Buldukları tek şey bizim barış sesimizdir, özgürlük isteğimizdir, demokrasi çalışmalarımızdır. Başka bir şey yok. Peki, hadi diyelim HDP'yi kapattılar, ya bu halkı ne yapacaksınız. Bu halkı nereye kapatacaksınız, hangi güç yete bu halkı kapatmaya, bu inancı durdurmaya. Başaramayacaklar.
"Demokrasiyi getireceğiz"
HDP bir dükkan mı? Siz nereyi kapatıyorsunuz? HDP budur, HDP halktır, halk... HDP, umudun adresidir. HDP, bu ülkede özgürlük içinde, barış içinde yaşamın güvencesidir.
HDP, bu ülkeye özgürlüğü de barışı da demokrasiyi de getirecek en büyük güçtür. Buna engel olmayacaksınız. İşte buradayız, buda size dert olsun. Bu size dert olacak. Kaybedeceksiniz, kaybedeceksiniz, kaybedeceksiniz.
"Tek hedef HDP değil"
Saldırıların tek hedefi HDP değildir. Halklar arası barışın köprüsü olan bu meydandan Türkiye halklarına sesleniyorum. Hedef aldıkları HDP ama asıl amaçları bu ülkede demokrasi umudunu tamamen yok etmektir. Özgürlük inancını bitirmektir.
Barış içinde eşit bir yaşam talebini, özlemini bitirmektir. O nedenle biz direneceğiz, mücadeleye devam edeceğiz. Demokratik siyaset yollarıyla, halkımızın iradesini, ülkedeki bütün halkların özgürlük, demokrasi ve barış özlemini gerçekleştirmek için yürüyüşümüze devam edeceğiz. Bunu sadece bize bırakmayın. Türkiye'nin bütün demokrasi güçleri, gelin hep birlikte zulme ve kötülüğe karşı mücadele edelim.
Fotoğraf: Murat Bayram
"Newroz barışın sembolüdür"
Newroz'un en önemli anlamı, barışın sembolü olmasıdır. Barış mücadelesinin iradesi ve sesi olmasıdır. Bakın bundan 8 yıl önce 2013 Newrozu'nda bu meydanda tarihi bir gün yaşandı.
2013 Newrozunda milyonların şahitliğinde bir mektup okundu. Sayın Öcalan'ın mektubu okundu bu meydanda. O mektuptan bir tek cümlesini okuyacağım. 'Yeni bir dönem başlayacak, silahlar değil, siyaset öne çıkacak' diyordu ve ekliyordu, 'Ortak geleceği birlikte kuracağız' diyordu.
Biz 2013 Newroz'undaki bu çağrının arkasındayız, biz 2013 Newroz'unda Sayın Öcalan'ın mektubunda yer alan bütün barış çağrısını destekliyoruz. Bugün de aynı talebi dile getiriyoruz. 2013 Newroz'unda ortaya konan şey, demokratik çözüm iradesiydi.
"Siyaseti bitirmek istiyorlar"
Kürt sorununa demokratik çözüm, bu ülkenin temel sorunlarının hepsinin çözüm kilididir. Kürt sorununa demokratik çözüm için biz hala aynı talepleri dile getiriyoruz. Çözüm diyoruz, demokrasi diyoruz, ısrarcıyız. Demokratik çözümü siyasetle getireceğiz. O nedenle siyaseti bitirmek istiyorlar.
Savaş politikalarını bu ülkeye hakim kılmak için demokratik siyaseti kırmak istiyorlar. O yüzden İmralı'ya tecrit uyguluyorlar. Tek nedeni savaş ve çözümsüzlükte ısrardır. Barış ve çözüm için tecrit kalksın, kalkmalıdır.
Bu taleplerle cezaevlerindeki siyasi rehineler de açlık grevi yapıyorlar. Açlık grevinin 115'nci günü bugün. İstedikleri şey çözüm, barış ve tüm bunlar için tecridin kalkması. Bu taleplere ses verelim, duyarlı olalım, hep birlikte yükseltelim.
"Barışı bu ülkenin halkları getirecek"
Bu ülkeye barışı, bu ülkenin halklarıyla birlikte getireceğiz. Biz iktidardan beklemiyoruz. Demokrasi güçlerinden bekliyoruz. Barışı iktidarların lütuf edeceği bir şey olarak değil, onurlu ve adil bir süreç olarak görüyoruz.
Bunun ancak halklarla birlikte toplumdan yukarıya doğru inşa edileceğini biliyoruz. Gelin hep birlikte onurlu ve adil barışı inşa edecek yolu bulalım. Güçlü yürüyüşü gerçekleştirelim. Bu ülkeye barış ve özgürlüğü getirelim." (RT)