Fotoğraf: HDP
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin haftalık Meclis grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Seçim tarihine dair, “Seçim tarihi aşağı yukarı netleşti. AKP Genel Başkanı 14 Mayıs olarak açıkladı. Bugüne kadar seçimler zamanında olacak diyordu, her sözü gibi bundan da caydı. Bu seçim kararının açıklanacağı an Cumhurbaşkanının görevden affını isteme anına dönüşecektir. Seçimlere biz hazırız, halklarımız hazır, Türkiye hazır. Bu kötülük düzeninden, bu ucube sistemden kurtulmak isteyen milyonlar hazır” açıklamasını yaptı.
Cumhurbaşkanı adayıyla ilgili de “Bu topraklarda yaşayan bütün halkların, inançların, kimliklerin, kültürlerin, cinsel yönelimlerin adayını arıyoruz, adayını tartışıyoruz. Böyle bir aday çıkarmak istiyoruz. İşçilerin, emekçilerin, ezilenlerin adayı olacak bir aday…” dedi.
“Bu karanlık, bu düzenin simgesidir”
Mithat Sancar, bugün ölüm yıldönümü olan gazeteci Uğur Mumcu’yu andı:
“Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993 yılında hedef gösterilerek karanlık güçler tarafından kalleşçe katledildi. Aradan geçen bunca yılın sonunda yargılamalar toplumun hiçbir kesimini tatmin etmedi, şimdi de zaman aşımı tehlikesi söz konusu.
Apê Musa da aynı karanlık güçlerce hedef gösterildi ve aynı senaryolar sonucu katledildi kalleşçe 20 Eylül 1992 tarihinde. DEP Milletvekili hemşerim dostum Mehmet Sincar da aynı planlar çerçevesinde ve aynı güçler tarafından katledildi 4 Eylül 1993 yılında. Bu dava da zamanaşımına uğratılmak isteniyor.
Bugün Silopi’de kaybedilen ve güya faili meçhul cinayetlere katılmak istenen başka cinayetlerin de yıldönümü. 25 Ocak 2001 tarihinde gözaltına alınan Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz’den bir daha haber alınamadı. Bu karanlık, bu düzenin simgesidir.
Ve Hrant Dink kardeşim, o da Ocak ayında katledildi, 19 Ocak 2007’de. Davanın ne aşamada olduğunu biliyoruz. Yine bu rejim ve bu iktidar aynı karanlıkta bırakma politikasını burada da sürdürüyor.”
“Açık ve net şekilde şantaj yapıyor”
Sancar, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin kapatma davasının görüldüğü Anayasa Mahkemesi’ne yönelik sözlerini de şöyle değerlendirdi:
“Bugün iktidarın küçük ortağı esti gürledi yine AYM’ye talimatlar gönderiyor. Bırakın talimatı AYM’yi tehdit etti. Açık ve net şekilde şantaj yapıyor. Artık anayasa diye bir şey kalmadı. Anayasayı ihlal etmeyi bırakın, ayaklar altına alma konusunda en ufak bir çekinceleri yok. Çünkü kurtuluşları hukuksuzluktadır, zorbalıktadır.
Biliyorsunuz başvuru yaptık. Seçimlerin demokratik ve adil geçebilmesi için hakkımızdaki kapatma davasının seçimler sonrasına ertelenmesini istedik. Bunu kendimiz için değil Türkiye'deki bütün demokrasi güçleri için, adalet, özgürlük, emek ve barış idealleri için istiyoruz.
Bahçeli bugün AYM’yi tehdit ediyor, diyor ki; ‘Eğer bu kararı derhal HDP aleyhine almazsanız, yani bu talebi reddetmezsiniz, hainsiniz’. Şimdi yargıya bundan daha açık tehdit olabilir mi? Bu sadece MHP’nin sözü söylemi olarak anlaşılmamalı. Bu, iktidarın politikasıdır, rejimin politikasıdır.
O nedenle yapılan her şey birlikte yapılmaktadır, hesabını da halka birlikte verecekler. Evet, MHP Genel Başkanı çıkıp bu tehditleri savuruyor. İtirazları varsa, açıkça söyleyebiliyorsa iktidar kanadının diğer sözcüleri de bir laf etsinler.
Bizim dışımızda kalan muhalefet partilerine de sesleniyoruz. Bu kadar açık anayasa ihlali, bu zorbalık ve tehdit politikası karşısında sessiz kalamazsınız. Sessiz kaldığınız her zorbalık pratiği eninde sonunda ülkeye egemen kılınmak istenen sitemin bir aynasıdır. Bu aynayı hep birlikte görelim, bu planları hep birlikte bozalım. Bu hepimizin Türkiye halklarına karşı tarihi sorumluluğudur, en büyük görevidir.” (AS)