*Fotoğraf: AA/ Vefa ekipleri yoksul mahallelerde yardım dağıttı.
“Covid-19 Gölgesinde Bir Yıl: Saray Vatandaşlarımızın Hayatını Tehlikeye Attı, Ekonomiyi Buhrana Sürükledi” başlıklı politika notunda, Covid-19 öncesindeki ekonomik krizin pandemi ile birlikte ekonomik buhrana dönüştüğü, işsizliğin, yoksulluğun ve yüksek enflasyonun kalıcılaştığı vurgulandı.
Covid-19’un sosyal devletin önemini ortaya çıkardığını anlatan politika notunda, AKP iktidarının sosyal devleti tasfiye eden politikaları nedeniyle milyonlarca vatandaşın bir yılda derin bir yoksulluğa sürüklendiğine, çalışanların, esnafların, emeklilerin, gençlerin, kadınların ve toplumun tüm kesimlerin yalnız bırakıldığına dikkat çekildi.
Türkiye’nin sağlık kapasitesinin, AKP’nin anlattığının aksine yetersiz olduğunu ve bu dönemde de gerekli takviyelerin yapılmadığına dikkat çekilen notta, Covid-19 vaka sayılarının gizlendiğinin, bilgi aktarımında şeffaf olunmayarak halk sağlığının tehlikeye atıldığının altı çizildi. Notta AKP’nin Türkiye’yi aşıda dışa bağımlı hale getirdiğine, aşı temininde dünyanın gerisinde kalındığına ve aşılama başlamasından 2 ay geçmesine rağmen 10 milyon doz aşının yeni yapılabildiğine dikkat çekilerek, bağışıklığın kazanılması için gereken en az 120 milyon doz aşı seviyesinin çok gerisinde kalındığı söylendi.
Nottaki tespit ve veriler özetle şöyle:
Ekonomi
AKP pandemiyle mücadelede gerekli önlemleri almamasının bir sonucu olarak Türkiye 2020 yılında, ülkeleri ekonomik büyüme, eğitim, sağlık, kişisel refah ve yaşam kalitesi gibi kategorilere göre değerlendiren Refah Endeksi’nde 167 ülke arasında 100. sırada yer aldı. Makroekonomik istikrar sıralamasında 10 yılda 73 sıra gerilemiş ve 167 ülke arasında 127. sıraya yerleşti.
Ocak 2021 itibarıyla dünya ölçeğindeki ülkelerin toplam Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) ortalamalarının yüzde 7,3’ü nakdi gelir ve harcama desteği olarak vatandaşa sunulurken, Türkiye için oran yüzde 1,1 de kaldı.
128 milyar dolar buharlaştı
Bu ekonomik buhran içinde, liyakatsiz yönetim kararları ile ülkenin 128 milyar doları da buharlaştırıldı. Oysa 128 milyar dolar ile 10 milyon işsiz vatandaşımıza ayda 3 bin TL destek verilebilir; 1 milyon 300 esnafın 13 milyar TL’lik kredi borcunun, çiftçilerimizin banka takibine düşen 5 milyar TL’lik kredi borcunun tümü kapatılabilirdi. Küçük işletmelerimizin 16 milyar TL’lik kredi borcu ödenebilir, 50 milyon vatandaşımıza iki doz ücretsiz Pfizer-Biontech aşısı yapılabilir, 4 milyon 800 bin öğrencimize tablet verilebilirdi. AKP’nin sahipsiz bıraktığı esnafımıza ve müzisyenlerimize 1 yıl boyunca her ay 3 bin TL destek verilebilirdi.
Yoksulluk derinleşti
Dünya Sefalet Endeksi’nde 2019'da 96 ülke arasında en kötü durumdaki 5. ülke iken 2020 yılında 4. sıraya yükseldi. Halkımız bir yılda 1.500 dolar fakirleşti, yoksulluk oranı yüzde 8,4 arttı. Dünyada çalışan yoksulluğu oranı yüzde 9 iken Türkiye’de bu oran yüzde 14,4’e ulaştı. 32,1 milyon vatandaşımız ise yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altında yaşıyor.
Günlük 47.40 TL
İşsiz vatandaşlarımıza paketten hiçbir şey çıkmamış, kısa çalışma ödeneğinin işsizliği durdurmaya yetmeyeceği görmezden gelinmiş, ücretsiz izne çıkarılan işçilere 2020 yılında günde yalnızca 39 TL, 2021 yılında ise günde 47,70 TL verilerek vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin umursanmadığı bir kere daha ortaya koydu.
2019 yılı TÜİK resmi verilerine göre yüzde 14 olan yoksulluk oranının, pandemi etkisiyle yüzde 35’e çıkabileceği öngörülüyor. 2020 yılı sonu itibarıyla nüfusun yaklaşık yüzde 78’i borçlu hâle geldi.
İş yerleri iflas ediyor
2020 yılı Ocak-Aralık döneminde 16 bin şirket ve 24 binden fazla gerçek kişi ticari işletme kapanmış, yaklaşık 100 bin esnaf kepenk kapattı. Diğer bir deyişle günde 273 esnaf iflas etti.
Gıda fiyatları tavan yaptı
Aralık 2020 itibarıyla yılda yüzde 14,6’ya ulaşan tüketici fiyatları ve yüzde 20,6’ya ulaşan gıda fiyatları artışıyla Türkiye bu alanda OECD ülkeleri arasında en yüksek artışın kaydedildiği ülke oldu. Yumurtada yıllık fiyat artışı yüzde 82, ayçiçek yağında yüzde 52, mercimekte yüzde 60, ekmekte yüzde 21’e ulaştı.
Sağlık
AKP pandeminin başından beri uzmanların tam kapanma çağrılarına kulak vermemiş, gerekli tedbirleri almayarak çok fazla sayıda vatandaşımızın yaşamını kaybetmesine neden olmuştur.
Deneme yanılma yöntemiyle “normalleşme”, vatandaşlarımızın yaşamını tehlikeye atıyor.
Şeffaf değil
AKP, pandemi süreci boyunca şeffaf davranmamış, kamuoyuyla doğru ve düzenli bilgi paylaşmamıştır. Salgının boyutu, vaka sayısı, bölgesel dağılımı ile ilgili şeffaf bilgi aktarmayarak virüsün gizlice yayılmasına neden oldu.
25 Kasım 2020 tarihinden itibaren gerçek vaka sayılarının açıklanmasıyla günlük birkaç bin görünen vaka sayısının 28 bin olduğu öğrenilmiş, salgının gerçek boyutu böylece ortaya çıktı. Bu açıklamadan sonra Türkiye, bir gün içinde dünyada en çok vakanın görüldüğü üçüncü, Avrupa’da ise birinci ülke hâline geldi.
2021 yılına gelindiğinde sağlığa ayrılan pay, pandemiye rağmen, düşük olmayı sürdürüyor. 2021 yılı bütçesinde Sağlık Bakanlığı payı 62 milyar 35 milyon TL ile yüzde 5,7’de kaldı.
Sağlıkçıların sağlığı tehlikeye atıldı
Salgını kontrol altına almak ve en az can kaybıyla atlatabilmek için canla başla uğraşan sağlık çalışanları, Covid-19 hastalığına yakalanma riski en yüksek gruptur. Uzmanlara göre Aralık sonu itibarıyla enfekte olmuş 1 milyon 200 bin kişinin 120 bini sağlık çalışanıdır. Sağlık çalışanları, pandemiden toplumun diğer kesimlerine göre 10-14 kat fazla etkilenmektedirler.
Hala meslek hastalığı değil
2021 Mart ayı itibarıyla 400’e yakın sağlık çalışanımız Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirmiştir. Kovid-19 nedeniyle yaşamını kaybeden her 74 kişiden biri sağlık çalışanıdır. Oysa en yüksek ölüm sayısına sahip ülkelerden ABD’de ise yaşamını yitiren 108 kişiden biri, İngiltere’de ise her 469 kişiden biri sağlık çalışanıdır.
Aşıda dünyanın gerisindeyiz
AKP, Kovid-19 aşısı konusunda aylardır süregelen gelişmelere rağmen bu yarışta çok geride kalmıştır. Resmi olarak tek bir firmayla anlaşılmış, vatandaşlar tek bir aşıya mahkûm edilmiştir. Sipariş verilen miktar çok yetersizdir. Aşıların gelişi gecikmiştir.
Aşı süreci kötü yönetildi
Ülkeler, Pfizer-Biontech, Astrazeneca Oxford, Moderna gibi başka pek çok farklı aşıyla aşılama programı hazırlamaya çalışırken AKP, yalnızca Çin’le Sinovac aşısını tedarik etmek üzere anlaştığını açıkladı. Aşılama çok yavaş gerçekleşmektedir. Sağlık Bakanlığı aşılama başladığında günde 1,5 milyon doz aşı uygulanacağını iddia ederken, 1,5 aylık sürenin sonunda yapılan aşı miktarı 10 milyonu ancak geçmiştir.
Eğitim
Uzaktan eğitim başarısız oldu
6 milyon öğrenci internet erişimi ya da cihazları olmadığı için EBA’yı etkin kullanamadı, 2 milyon 660 binden fazla öğrenci ise EBA’ya hiç erişemedi. Kırsal bölgelerde yaşayan 1,5 milyon öğrencinin yaşadığı bölgede internet altyapısı yok. Öğrencilerin yüzde 5’inin televizyonu bile yok. EBA’ya giriş yapabilenlerin yüzde 60’ından fazlası, yani 8,5 milyon öğrenci ise dersleri küçük cep telefonu ekranından takip edebildi. Öğrencilerin yalnızca yüzde 38’inin tablet ya da bilgisayara erişimi mevcuttur.
Göçmenlerin durumu
Çoğu inşaatlarda, küçük atölyelerde ve işletmelerde kayıt dışı çalışan sığınmacı ve mülteciler, iş yerlerinin kapanmasıyla işsiz kalmıştır. Kira ve faturalarını ödemekte, gıda gibi temel ihtiyaçlarını temin etmekte sıkıntı yaşamaktadır. Sığınmacı, göçmen ve mülteciler için de bir aşılama planı yapılmamış olması, riskleri daha da artırmaktadır.
Politika notunun “CHP Ne Yapacak?” bölümünde, CHP’li belediyelerin engellemelere rağmen yaptığı yardımlar listelendi ve CHP’nin TBMM’ye Parti Grubu olarak çözüm için kanun teklifleri verdiğinin altı çizildi.
Politika Notu'nun detayları için TIKLAYINIZ
(NÖ)