Hak örgütleri saldırının zamanlamasına dikkat çekti; "Türkiye'de önemli siyasi ve toplumsal gerilimlerin yaşandığı, halkın kamplara bölünmek istendiği ve seçimler dolayısıyla önemli bir demokrasi sınavından geçildiği bir dönemde" gerçekleştirildiğini söyledi; saldırının hedefinin "demokrasi, insan hakları ve toplumsal barış olduğunu" vurguladı.
Örgütler olayın sorumlularının bir an önce yakalanıp yargı önüne çıkarılmasını istedi.
"Terörle ve şiddetle mücadele hukukun üstünlüğünden geçer"
Örgütler terörle ve şiddetle mücadelenin demokrasiden, hukukun üstünlüğünden, insan haklarından ve toplumsal barıştan geçtiğine inandıklarını, toplumsal gerilim artıracak, kamplaşmalara yol açacak, insan haklarına ve demokrasiye zarar verecek davranış ve sözlerden kaçınılması gerektiğini bildirdi.
Barış Girişimi: Saldırıları planlayanların görevi şiddeti yaygınlaştırmak
Barış Girişimi Sözcüsü Oya Baydar yazılı açıklamasında terörist eylemlerin demokrasinin kesintiye uğratılması, Türkiye'nin savaşa sürüklenmesi sonucunu doğurmak için, eylemleri planlayanların da savaşı ve şiddeti yaygınlaştırma görevini üstlendiklerini bildirdi.
Baydar, insanlık suçuna ortak olmak istemeyenleri terörist saldırılara, şiddet eylemlerine "ama"sız karşı çıkmaya, halkların kardeşliğini korumaya çağırdı.
İHD İstanbul'da "yaşam hakkına saygı" eylemi düzenliyor
Saldırıyı kınamanın "kimler tarafından ve hangi 'kutsal' amaçla yapılırsa yapılsın" insanlık görevi olduğunu söyleyen İHD İstanbul Şubesi, bu akşam (23 Mayıs) saat 19:30'da, Taksim Gezi Parkı'nda saldırıda yaşamını yitirenleri anmak ve saldırıyı kınamak için mumlu protesto eylemi gerçekleştiriyor.
Diyarbakır Barosu: Saldırının amacı hukukdışı müdahalelere zemin hazırlamak
Diyarbakır Barosu yazılı açıklamasında, saldırıyı uluslararası hukukun ve siyaset bilimin tanımladığı anlamda "terörist bir saldırı" olduğunun altını çizdi; "provokatif" diye nitelediği saldırının amacının gerilimi artırarak, anayasal demokratik işleyişin dışında, antidemokratik ve hukuk dışı müdahalelere zemin hazırlamak olduğunu savundu.
MAZLUMDER Diyarbakır Şubesi de Ankara'daki saldırıyla birlikte Şemdinli olayları, Diyarbakır'daki patlama, Trabzon'da Rahip Santoro'nun, İstanbul'da Hrant Dink'in öldürülmesi ve Malatya'da Zirve yayınevinde işlenen cinayetleri anımsatarak "toplumsal barışı bozmayı, kutuplaşmayı hedefleyen provokatif eylemler" diye niteledi.
Meslek örgütleri: Barış içinde yaşama çabamıza saldırı
İstanbul Diş Hekimleri Odası, saldırının birlikte ve barış içinde yaşama çabasına yapılmış terörist bir saldırı olduğunu bildirdi; "Tüm farklılıkların zenginlik sayıldığı, toplumsal barışın sağlandığı, laik ve demokratik, sosyal, hukuk devleti olan bir Türkiye'de yaşamak istiyoruz" dedi.
Çevre Mühendisleri Odası saldırının kardeşliğe, dostluğa, dayanışmaya, adalete, demokrasiye ve barışa yönelik olduğunu, barıştan ve insanca yaşamdan yana olan demokrasi güçlerinin yılmayacağını açıkladı.
Makine Mühendisleri Odası da, "terörün toplumsal olarak yalıtılabilmesinin yolunun kalkınma, demokratikleşme, barış ve bağımsızlık hamlelerinden geçtiğini" söyledi; "karanlığı dağıtacak tek gücün" emek ve demokrasi güçlerinin örgütlü mücadelesi olduğunu savundu.
Rehn: AB Komisyonu terörizmle mücadelede Türkiye'yle dayanışma içinde
AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Komiseri Olli Rehn "korkunç ve korkakça" diye nitelediği saldırıyı kınadı. AB Komisyonu'nun "hem AB hem de Türkiye'nin ortak sorunu" olan terörle mücadelede Türkiye'yle dayanışma içinde olduğunu bildirdi.