Fotoğraf: AA
Haberin İngilizcesi için tıklayın
İstiklal Caddesi'ndeki saldırısına ilişkin soruşturma kapsamında iki kişi daha tutuklandı.
İstiklal Caddesi'nde 13 Kasım Pazar günü saat 16.14'te meydana gelen bombalı saldırıda 6 kişi hayatını kaybetti, 81 kişi yaralandı.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, bombayı bırakan Ahlam Albashır'ı, patlamadan sonra gittiği Esenler'den alıp Küçükçekmece'ye götüren Ahmed Jarkas’ın ağabeyi olan ve firari şüpheli Bilal Hassan'ı patlamanın ardından Edirne'ye kaçırdığı tespit edilen Ammar Jarkas’ın cep telefonunu inceledi.
Tutuklanan Ammar Jarkas, patlama sonrasında kız kardeşine, Ahlam Albashır'ı kastederek WhatsApp üzerinden, "Geldiği elbiselerini çıkarsın atsın, onları bir poşete koy" şeklinde mesaj attı.
Ammar Jarkas'ın ayrıca Halil M. adlı bir kişiye, Albashır'ın kaçarken çekilmiş fotoğrafını göndererek "Bu o" dediği, Halil M'nin ise "Beni haberdar et" şeklinde yanıt verdiği tespit edildi.
AA’nın Emniyet kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, telefondaki konuşmalar, Ammar Jarkas'ın, patlamadan önceden haberdar olduğuna ve Albashır’a yardım ettiğine delil olarak değerlendirildi.
Antakya'dan Ceyhan'a götürdü
Soruşturma kapsamında, bombayı bırakan Ahlam Albashır ve firari şüpheli Bilal Hassan'ın illegal yollarla Türkiye'ye geçmesine yardım ettikleri gerekçesiyle gözaltına alınan 8 şüpheliden 2’si İstanbul Emniyet Müdürlüğündeki işlemlerinin ardından Çağlayan'daki İstanbul Adliyesine sevk edildi.
Şüpheliler Tareq A. ile Süleyman G., savcılık ifadelerinin ardından çıkarıldıkları Sulh Ceza Hakimliğince "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma", "nitelikli insan öldürme" ve "göçmen kaçakçılığı" suçlarından tutuklandı.
Kararda, şüpheli Tareq A'nın, bombalı saldırıyı gerçekleştiren Alham Albashır ve Bilal Hassan'ı araçla teslim alıp Antakya'dan Ceyhan'a götürdüğü, bunu kendisine teklif eden şüpheli Süleyman G'nin de aracıyla eskortluk yaptığına ilişkin beyanları yer aldı.
Bulgaristan’da 4 tutuklama
Saldırının gerçekleştirilmesinde yardım-yataklık etmekle suçlanan ve Suriye Azez'de güvenlik güçlerince gözaltına alındıktan sonra İstanbul'a getirilen "Hüsam" kod adlı kişinin Emniyetteki işlemleri devam ediyor.
Firari şüpheli Bilal Hassan'ın yardımcısı olduğu değerlendirilen Suriyeli Amran Abdulrami ve diğer 3 Moldovalı şüpheli Bulgaristan’da tutuklandı. Sofya Şehir Mahkemesinde yapılan duruşmada, yasa dışı yollardan Bulgaristan'a girmeleri nedeniyle ve insan kaçakçılığına karıştıkları şüphesiyle tutuklu kalmalarına karar verildi.
Soruşturma kapsamında görevlendirilen 29 cumhuriyet savcısı tarafından ifadeleri alınan 49 şüpheliden Ahlam Albashır'ın da aralarında yer aldığı 17'si, "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak", "kasten öldürme", "kasten öldürmeye teşebbüs" ve "kasten öldürmeye yardım" suçlarından tutuklanmıştı. 29 şüpheli ise sınırdışı edildi.
Tutuklananlar Marmara (Silivri) Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ne götürülmüştü.
"Abim ÖSO'da üst düzey komutan" |
Sabah gazetesinin haberine göre, Ahlam Albashır'ın sorgusunda anlattıkları şöyle: “Abim Muhammed, Özgür Suriye ordusunda üst düzey komutandır. Muhammed, IŞİD saldırısı sırasında yaralanmış ve iki bacağında da protez takılıdır. 2017 yılında Ablam Meryem'le YPG kontrolündeki Menbiç'e gittik. Burada Ahmet A. ile sevgili olduk. 2 ay sonra ayrıldık. 2 ay boyunca benden YPG için bir talepte bulunmadı. Münbiç'te YPG üst düzey yöneticileri beni aleyhlerine casusluk yaptığım için tutukladılar. Bir ay Menbiç'te cezaevinde kaldım. Cezaevinden çıktıktan sonra, 'Hacı ile görüşeceksin' diye beni aradılar. Hacı üst düzey sorumluydu. İlk seferinde gözlerim bağlıydı. Görmedim. Sen ÖSO'ya çalışıyorsun dediler. Birkaç hafta sonra yeniden beni hacıya götürdüler. Bu kez gözlerim açıktı. Vücudunun görünen yerinde dövmesi vardı. Beni, ÖSO'ya casusluk yapıyorsun ailene zarar gelecek, diye korkuttular. Bilal beyaz tenli siyah sakallı vücudunda lekeleri olan ufak tefek biri. Bana tecavüz etmeye çalışınca evi terk ettim. Hacı ise, 'Bilal ne isterse yap yoksa abin ve ablana zarar gelir' diye korkuttu, ben de Bilal'e döndüm. Hacı ve Bilal'in talebiyle birkaç kez Taksim'e gittim. Bilal bana Taksimde çok polis var mı, diye sormuştu. Taksim'e iki kez korsan taksiyle gittim, döndüm. Hacı benden Taksim heykelinin önünde video çekmemi istedi. Ben de bu sebeple hacıya göndermek üzere Taksim'deki heykelin önünde video çektim ve gönderdim. Sonrasında etraftaki mağazaları çektim. Görüntülerdeki patlamanın gerçekleştiği yerin videosunun olması ise tesadüf. İsteyerek çekmemiştim. Bilal uyuşturucu içer. Ben içmem. Olay günü Taksim'e gideceğimiz gün bana rahatlatıcı olduğunu söylediği bir adet hap verdi. Ben hapı neden veriyorsun diye sorduğumda, 'Benim üstümde kalmasın sen taşı' dedi. Bilal gideceğimiz gün ilk kez bu kadar iyi davranıyordu. Korsan taksi çağırıp gittik. Yolda biriyle konuşup, 'Tamam kardeş geliyoruz' diye biriyle konuştuğunu birine bilgi verdi. Elindeki çantayı bana verip 'sen gez ben geleceğim' dedi. Çantayla araçtan indim. Çantayı alıp, İstiklal caddesine girdim. Çantaya baktığımda içinde cips, kek gibi yiyecek poşetleri vardı. Alt kısımda yumuşak dokulu bir paket vardı. Korktum 112'yi aradım. Çıkan şahısla Türkçe bilmediğim için konuşamadım. Korkmuştum. Bu sırada Hacı aradı. Benim arkadan çekilmiş bir görüntümü gönderdi. Görüntüyü anlayamadan Hacı, 'Çantayı bırak, oradan ayrıl. Başkası gelip çantayı alacak' dedi. Ben de bırakıp gittim.” |
(AS)