Öncelikle, İsrail ordusunun Cenin'de ve Filistin şehirlerinde yaptığı yıkımlar ve ölümlerin tablosu her şeyin üstüne çıkıyor. Baskın olan bu. Yüzlerce ölü, binlerce yaralı.
Elimizde, İsrail ordusunun ambulansları engellediği ve çok sayıda eve, kimi zaman içinde insanlar da varken buldozerlerle girdiğine ve en az bir hafta ya da daha fazla elektrik, su ve telefon bağlantılarını kestiğine dair aksi iddia edilemez kanıtlar var.
Cesetleri günlerce evinizde...
Etrafınızda çocuklar, kadınlar ve erkekler kana bulanmışken su akmayan bir hayatı hayal edebiliyor musunuz? Cesetleri günlerce evinizde muhafaza ettikten sonra, en yakınınızdaki çukura gömmek zorunda kalmayı düşünebiliyor musunuz?
Bunlar tırmanan vahşet, gaddarlık, kitlesel tutuklamalar ve aşağılamanın da ötesine geçiyor.
Bugün, Ha'aretz gazetesinde, yüksel düzeyde bir görevlinin, "eğer dünya neler yaptığımızın resmini görürse, bu bize çok zarar verecek." dediğini yazdı.
Şimdi tahlil zamanı değil
Medyanın yaşananları haberleştirmesine izni verilmediği kuşku duyulmayacak bir gerçeklik. Geçen akşam, B'Tselem Yönetim Kurulu toplantısında gelen raporları dinlediğimde, gözlerinden yaşlar akan tek bendim.
Şimdi tahlil yapmanın zamanı değil. Peres'in suç ortaklığı, pekala meşru sebeplere dayandığı söylenebilecek uluslar arası anlamda İsral'e yönelmiş açık bir Yahudi düşmanlığı, İsrail'deki şiddetin ne kadar korkutucu olduğu ve Amerika Birleşik Devletleri'nde olan bitenlere ruhsat veren sözde "terörizme karşı savaş"...
Terörün reçetesi
Bush -Cheney- Rice -Sharon- Mofaz'ı yan yana koyunca, terörün reçetesi ortaya çıkıyor. Cenin'de 13 İsrail askerinin öldürülmesi de İsrail askeri gücünün doğurduğu trajedidir.
Tahlilden ziyade bir şeyler yapma zamanı. Burada, İsrail'de barış ve insan hakları hareketi yorulmak bilmeksizin tahayyül edilebilecek her yerde çalışmaya devam ediyor.
Hummalı bir çaba
İşgale hizmet etmeyi reddeden askerler hapse giriyor. Yiyecek ve tıbbi malzeme konvoyu her yere ulaşmaya çalışıyor, İnsan hakları gözlemcileri hayatlarını riske atarak görevlerini sürdürüyor. Barış eylemcileri askeri kontrol noktalarında göz yaşartıcı bomba bulutlarına ve ses bombalarına göğüs geriyorlar.
Yabancı aktivistler yerleşim bölgeleri arasında etten duvarlar örüyorlar. Benim eylemlere katıldığım zaman boyunca, yaşamın ve karnını doyurmanın bile bir dava uğruna bir yana bırakıldığı böylesi bir hummalı çaba yaşadığımı hatırlamıyorum.
Kendi felaketimiz de gözler önüne
Ama, bizzat kendi felaketimizin de gözlerimizin önüne serildiğini böylesine hissettiğimi de hatırlamıyorum.
Sizden başka kimseyi beklemeden harekete geçmenizi diliyorum. Eğer, Yahudi iseniz mutlaka şunları dile getirin:
Onlara söyleyin
* Uluslar arası gözlemciler şiddet sona erinceye kadar kalmak üzere derhal bütün bölgeye dağılmalıdırlar.
* Sorunun kaynağı İsrail işgaline derhal son verilmelidir.
Çok az zamanı olanlara
* Sadece bir dakikanız varsa bu mektubu başkalarına da gönderin.
* Eğer 10 dakikanız varsa, aşağıdaki kuruluşlardan birine bağış yapın (www.coalitionofwomen4peace.org)
* 20 dakikanız varsa, aşağıdaki adresleri arayın, faks gönderin.
* Eğer bir saatiniz varsa, yaşadığınız yerdeki yerel gazeteye içten ve kısa bir mektup yazın.
* Daha fazla zamanınız varsa, harekete katılın. "Katıl - Yakınındaki Kuruluş" (www.junity.org)
* Eğer bir Amerikan Yahudisi iseniz, "Tikkun Community" (www.tikkun.org) ya da yeni kurulan Brit Tzedek v'Shalom (www.jppi.org) - Barış ve Adalet için Yahudi İttifakı'na katılın.
Yapabileceğiniz her şeyin bir kıymeti var, unutma.
Sonuç olarak, size İsrail'in bugün Soykırımı Anma gününü andığını hatırlatmak başka bir şey söyleyemiyorum. Kendimizi bu travmadan ne zaman kurtaracağız? Hoşgörüyü ne zaman içimize sindireceğiz? (GS/NM)