Fotoğraflar: Gökhan Yılmaz - Zonguldak - Kilimli / AA
Zonguldak Kilimli'de 30 Ocak'ta iki işçinin yaşamını yitirdiği maden göçüğüyle ilgili bianet'e bilgi veren DİSK Türkiye Devrimci Maden Arama ve İşletme İşçileri Sendikası (Dev. Maden-Sen.) Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tetik, "Ocağın kira sözleşmesi yenilenmemiş ve 80 gün önce kapanmış. Ama kapısına kilit vurulmamış. Yani çalışmaya devam etmiş" dedi.
Türkiye'de 25 Aralık - 30 Ocak arasında 5 maden işçisi ruhsatsız maden ocaklarında meydana gelen göçük ya da patlama nedeniyle yaşamını yitirdi. 26 Aralık'ta Şırnak'ta Hasan İnal, 25 Aralık'ta Zonguldak'ta Erdem ve Uğur Korkmaz son olarakta 30 Ocak’ta Sebahattin Kalaycıoğlu ve Murat Ovaz aldı iki kişi göçük altında kalarak hayatını kaybetti.
TIKLAYIN-Ruhsatsız Madende İş Cinayeti: İki İşçi Yaşamını Yitirdi
Üç iş cinayetinin ortak noktası madenlerin bir süre önce mühürlenmesi, buna rağmen çalışmaya devam etmesiydi. DİSK Türkiye Devrimci Maden Arama ve İşletme İşçileri Sendikası (Dev. Maden-Sen.) Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tetik ve TMMOB Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Kaymakçı'yla mühürlü madenlerin nasıl çalıştığını ve denetimleri konuştuk:
Tetik: Kaçak ocak değil, maden kaçakçılığı
"Zonguldak’ta ocaklarda yaşanan durumun adı; kaçak maden ocağı değil, maden kaçakçılığıdır. Doğru tanım budur. Çünkü, bunlar kaçak maden değil ; devletin, Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun (TTK), halkın ortak malı olan ve TTK’nin ruhsatlı sahalarında olan ocaklardır.
"Yani TTK’nin daha önce kullandığı ama şu an aktif olmayan ya da taşerona devrettiği ocaklar. Buralar kişilerin kendi imkanlarıyla açtıkları ocaklar değil. 700 metre yerin altına giriliyor. Kimse kendi imkanıyla ocak açamaz.
“Bu ocakların varlığı bölgede yaşayan madencilik yapan herkes tarafından bilinir. Birçok madencinin zaman zaman çalıştığı ve buradan çıkan kömürün alenen piyasaya sürüldüğü adı kaçak ama Zonguldak'ın gerçeği olan ocaklardır.
“Maden kaçakçılığı taşeronla arttı”
“Ayrıca Türkiye'de maden kaçakçılığı sadece Zonguldak'ta değil birçok maden bölgesinde yapılan bir iştir. Maden kaçakçılığın temel gerekçesi ise TTK’nin ocaklarının ve sahalarının özelleştirilmesi ve rödövans adı verilen bir uygulamayla (maden ruhsat sahalarının işletme hakkının özü kendisinde kalması koşuluyla hak sahibi tarafından sözleşme ile gerçek veya tüzel bir kişiye, bir süre tahsis edilmesidir) taşerona devrediliyor olmasıdır.
“İşsizlik nedeniyle ölümü göz alıyorlar”
“Maden ocaklarında yaşanan ölümlerin birinci nedeni Türkiye’deki madencilik anlayışıdır. Kaçak olarak bilinen ocakların bir kısmı sözleşme süresi biten ve denetim dışı kalan ocaklardır, bir kısmı denetimler sonucunda kapatılan ancak daha sonra takibi yapılmayan ocaklardır. Bu ocaklarda çalışan ya da çalışmak zorunda kalan madenciler ise işsizlik ve yoksulluk sonucunda ölümü bile göze alarak çalışmak zorunda kalan madencilerdir.
“Denetimsiz bu ocakların bazıları halen TTK ruhsatlı görünüyor ancak TTK’den kişi sözleşme süresince istediği kadar madeni çıkarıyor, daha sonra sözleşme yenilenmiyor; işçiler güvencesiz, sigortasız, mühendislik bilgisi olmadan ocaklara indiriliyor. Bu uygulamanın en kötü sonucunu Soma’da yaşadık, 301 madenci yaşamını yitirdi. Ne olmalı bilmiyoruz; tekrar böyle büyük bir olay mı yaşanmalı maden ocaklarındaki ölümlerin görülmesi ve düzenlemelerin yapılması için?
“Bütün ocakları yeniden devlet işletmeli”
"Bu durumun bir tek çözümü var: TTK ve Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu (TKİ) envanterinde görünen bütün ocakları yeniden kendi bünyesinde işletmesi gerekiyor. Devlet, işçi ve iş sağlığı güvenliği konusunda tedbirler almalı ve buraları kendisi denetlemeli. Madencilik, çok titiz ve ciddi bir iştir; her şeyden önce mühendislik bilgisi gerektirir. Ne kadar gideceğiniz ölçümlerle belirlenir; bir gaz sızıntısı yaşandığı takdir de yaşama şansınız çok kalmaz; çünkü bu gaz kokusuzdur. İşte tüm bunlardan kaynaklı madencilik ciddi bilgi ve denetim istiyor.
“Denetimsizlik ihmal hepsi ölen insana mal ediliyor”
"Ayrıca bu maden kaçakçılığı yeni bir şey değil, yaklaşık 40 yıldır yapılıyor. Ama özellikle son dönemlerde daha arttı. İnsanlar, güvencesiz, sendikasız yerin kilometrelerce altına indiriliyor; ölümler yaşandığında da bu maden ocakları, ölen işçilerinmiş gibi gösteriliyor. Onların üstüne evraklandırılıyor.
"Ruhsatı kira sözleşmesi yenilenmeyen TTK’nin sahasındaki kullanılmayan ocaklara madenciler giriyor ve ölümler yaşandığı anda da sorumluluktan kaçınmak için ölen işçinin üzerine ocak kaydediliyor. Böylelikle oradaki denetimsizlik ihmal hepsi ölen insana mal ediliyor.
“Mesela son olayda ocağın kira sözleşmesi yenilenmiyor; 80 gün önce kapanıyor. Ama gidip kapısına kilit vurulmamış. ‘İşçiler kaçak girmişler ve öldüler’ durumuna getiriliyor. Yani kusurlu ölenler oluyor. Ama ne göçük ne de gruzi patlaması alın yazısı değil. Bunlar göz göre göre oluyor. Zonguldak’ta bu bütün ocakta ölenlerin ölüm tutanaklarında yer alıyor. Buyursunlar gelip dileyen baksın.”
Kaymakçı: İşsizliğin artması ölümleri arttırdı
“Ülkenin genelinde yaşanan işsizlik Zonguldak’ta da maden ocaklarında ölümlerle sonuçlanıyor. Zonguldak’ta insanların bildiği tek iş madenciliktir, yüzde 90-95’i madencidir. Son yıllarda kaçak şekilde işletilen ocakların sayısının artması ve aynı zamanda işsizliğin artması ölümlerin ve göçüklerin artmasına neden oldu.
"Çünkü kaçak işletilen yerlerde denetim yok, işçi güvenliği yok. İnsan hayatı yok sayılıyor. İnsanlar tehlikeyi biliyorlar ama işsizlik nedeniyle mecbur kalıyorlar. Çünkü başka çalışacakları iş alanı yok.
"Yüzlerce kaçak işletilen ocak var, bunları özele vermek emek sömürünü ve ölümleri arttırmak demektir. Devlet buraları denetimine almalı. Ayrıca kaçak işletildikleri için valiliğin denetimleri arttırması gerekiyor. Ama sanırım bu denetimlerde yeteri kadar yapılmıyor. İnsanlar göz göre göre öldürülüyor.” (RT)