Görsel: Pixabay ve RTÜK logosu
Haberin İngilizcesi için tıklayın
CHP’nin Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyesi İlhan Taşçı’nın kurumun son bir buçuk yılda verdiği cezalar üzerine hazırıladığı rapor, RTÜK'ün antidemokratik ve kayırıcı uygulamaları üzerine yeni olmayan tartışlamaları tekrar alevlendirdi.
TIKLAYIN - "RTÜK, 1.5 Yılda Halk TV, Tele 1, KRT ve Fox TV'ye 36 Kez Ceza Kesti"
Eleştirel yayın yapan kanallara toplamda 11 milyon TL ve program durdurma cezalarıları verildiğini ortaya koyan rapor sonrasında Ülke TV'de Sevda Noyan'ın "15 Temmuz kursağımızda kaldı" ifadelerine, Fatih Tezcan'ın Youtube kanalında "Biz bir daha sokağa çıkarsak kimleri toplayacağız, listelerden haberiniz var mı sizin?" tehdidine ve Akit TV'de Prof. Dr. Muttalip Kutluk Özgüven'in 13-16 yaş çocuklarla ilgili sarf ettiği sözlere yaptırım uygulanmaması hükümete yakın platformların neden cezalandırılmadığına ilişkin tartışmaları gündemde tuttu.
Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden Doç. Dr. Ceren Sözeri’ye ve Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu’na yaşanan tartışmaları sorduk.
Sözeri: Eleştirel medyaya ekonomik bedel ödetiliyor
Eleştirel medyaya karşı cezaların sıklığının ve miktarının arttığını söyleyen Sözeri, bunun sadece RTÜK’le sınırlı olmadığını Basın İlan Kurumu’nun da aynı şekilde davrandığını dile getiriyor.
Bu durumun eleştirel medyaya ekonomik bir bedel ödetme hali olduğunu söyleyen Sözeri, durumun yeni olmadığını belirterek şöyle konuştu:
“Daha önceden de RTÜK’ün bazı kanallara çok daha taraftar yaklaştığı zamanları görmüştük ama son dönemde hükümetin, muhalif olarak nitelendirilen bir eylemi söz konusu.
“Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz hafta toplumun büyük bir çoğunluğunun CHP’yi destekleyen kanalları izlediğini ve bununla alakalı bir şeyler yapmak gerektiğini söyledi. Erdoğan’ın o sözünün hemen ardından da Halk TV’ye, Tele 1’e ve Fox TV’ye cezalar verildi.
“Eleştirel kanallar için durum buyken hükümete yakın medya için bir cezasızlık söz konusu. Eleştirel medyayla yandaş kanallar arasındaki ceza farkında ciddi bir dengesizlik var. Kaldı ki şiddet içeren ve şiddete teşvik eden her türlü söylem kanunlarla yasaklanmış durumda. Sevda Noyan'ın sözleri için herhangi bir savcı resen soruşturma açıp yürütebilir. Bütün somut unsurlar var ama ne bir ceza ne bir soruşturma var."
"RTÜK'teki işleyiş şeffaf bir şekilde kamuoyuna yansıtılmalı"
RTÜK’ün tamamen Sabah-ATV (Turkuvaz) grubunun kontrolünde olduğunu ifade eden Sözeri, Ebubekir Şahin’in Erdoğan’dan talimat aldığını açıkça söylediğini de kaydetti. Etik ilkelerin hiçe sayıldığını söyleyen Sözeri, “RTÜK önce cezayı verip, uygulanmasını isteyip ondan sonra itiraz edeceksen et diyor ama ceza uygulandıktan sonra itiraz etmenin bir anlamı kalmıyor” dedi.
RTÜK’ün yapısından da bahseden Sözeri konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Üst Kurul üyeleri Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerin milletvekili sayılarına göre belirleniyor. Şu an 4 AKP’li, 2 MHP’li, 2 CHP’li ve 1 HDP’li üye var. RTÜK'ün bu eşkildeki üyelik yapısı zaten sorunlu bir yapı.
"Üyelerin karar alabilmeleri için ise 5 kişinin oyu gerekiyor. AKP ve MHP üyeler birlikte hareket ettikleri taktirde bütün kararları istedikleri yönde alabiliyorlar. Kaldı ki, Faruk Bildirici’nin üyeliği düşürüldü bu kurumda. Sebebi de Bildirici’nin RTÜK Başkanı Şahin’in Basın İlan Kurumu’nda TÜRKSAT’ta yönetim kurullarında görev aldığını ifşa etmesiydi.
Ondan sonraki süreçte Bildirici’nin yeniden seçilmesi için CHP çok aktif bir siyaset izlemedi. Bildirici’nin yerine Onur Konuralp seçildi fakat daha göreve başlayıp başlamadığını dahi bilmiyorum. Hiçbir yerde herhangi bir açıklamasını duymadım. HDP’nin üyesi Ali Ürküt’ün ise seçildiği günden bugüne bir tek sevda Noyan konusunun görüşülmesi için dilekçe verdiğini duyduk.
“Evet, muhalefet her konuda çok sıkışmış olduğu için, hükümet her taraftan baskı yaptığı için medya politika alanı belki çok boş bırakmış olabilir. RTÜK istediğini de yapıyor olabilir. Ama artık muhalefet RTÜK’teki bu işleyişin iktidar lehine nasıl çalıştırıldığını, karar alma süreçlerinin nasıl işlediğini şeffaf bir şekilde ortaya koymalı. Faruk Bildirici de bunu yapıyordu.
Önderoğlu: Özerk yapı kazandırılmalı
RSF Temsilcisi Erol Önderoğlu ise, RTÜK’ün antidemokratik ve hukuka aykırı davrandığını ifade etti. Başkan Şahin'in bugüne kadar eleştiri hakkı, medya çeşitliliği ve halkın haber alma hakkıyla ilgili tek bir tutarlı açıklamasına tanık olmadığını söyleyen Önderoğlu, kuruma özerk bir yapı kazandırılmazsa ekranların eleştirel kamuoyuna tamamen kapanacağını kaydetti.
Kurumun politik dönüşümüne, 'demokratik kurumların gaspı' Önderoğlu şöyle konuştu:
“İktidar, Cumhurbaşkanlık Hükümet Sistemi'ne yön veren ideolojisini tüm sektörler gibi RTÜK, Basın Kartları ve Basın İlan Kurumu gibi kurumlar üzerinden medya çevresine de kararlı bir baskıyla dayatıyor.
“Eleştiri hakkı, medya çeşitliliği ve halkın haber alma hakkıyla ilgili bugüne kadar tek bir tutarlı açıklamasına tanık olmadığımız RTÜK Başkanı Şahin'in, ‘Cumhurbaşkanı'nın talimatını emir telakki ederiz’ şeklindeki son sözleri özerk ve bağımsız bir kurul olması beklenen RTÜK'ün nasıl tekçi bir vizyonun hizmetine sokulduğunu bize gösterdi.
“Demokratik hakların gözetilmesi yerine partizanlığın hakim olduğu RTÜK'e özerk bir yapı kazandırılmazsa yakın bir zamanda ekranlar eleştirel kamuoyuna tamamen kapatılacaktır. Antidemokratik ve hukuka aykırı bir işlevi üstlenen RTÜK, öyle anlaşılıyor ki, 31 Mart 2019 Yerel Seçimler'den sonra etkinliğini artıran eleştirel kanalların dize getirilmesi gibi ‘Cumhurbaşkanı İttifakı’ lehine siyasi bir dengeleme rolünü üstleniyor. 'Milletin tepkisi' argümanıyla Fox TV, Halk TV, Tele1 gibi kanalların orantısız ve keyfi cezalarla nefessiz bırakılma girişimleri bu nedenle rastlandı sayılmaz. Özerk ve demokratik işlerlik beklenen RTÜK ve BİK gibi kurumların gördüğü politik dönüşüme, 'demokratik kurumların gaspı' diyebiliriz.”
TIKLAYIN - Gün Gün Üç Aylık Medya/İfade Özgürlüğü İhlalleri
TIKLAYIN - Düzenlemeler, Tepkiler, Dayanışma, İşsizlik
(HA)