Robin Williams 12 Ağustos’ta hayatını kaybetmeden önce yüzlerce defa evimize girdi. Onu bazen kırmızı burunlu doktor Patch Adams olarak izledik. Hastaneden aşırdığı ilaçlarla yoksul hastaları tedavi ediyordu.
Bazen Alan Parrish olarak evimize girdi beraberinde de devasa sivrisinekleri getirdi, oturma odamıza kocaman arslanlar sığdırdı. Oysa biz yıllarca Jumanji’nin içine sıkışmış bir çocuğu merak ediyorduk.
Balıkçı Kral’da meczup Parry’di merak ettiğimiz ve neden meczup olduğu. Öğrenince nedenini filmi bir daha izledik.
ABD Başkanı Barack Obama, Williams için “O bir havacı, doktor, cin, bebek bakıcısı, başkan, profesör, ‘bangarang” diye bağıran Peter Pan ve arada kalan herşeydi. Ama bizden biriydi” demişti.
Robin Williams’ı, ölümünün ardından 15 filmiyle hatırlıyoruz. Her ne kadar 100’den fazla film çekmiş, biz de yüzlerce kez izlemiş olsak da.
Dead Poet’s Society, 1989 (Ölü Ozanlar Derneği)
1950’lerde muhafazakar ve boğucu bir erkek lisesinde geçen filmde Williams, bir grup genci onlara kurulan baskı yerine kendi kuralları ve ilkeleri doğrultusunda hayata tutunmaları için ilham veren edebiyat öğretmeni John Keating olarak rol alıyor.
Bu filmdeki rolü Williams’ın kariyeri boyunca oynadığı en iyi rol. Peter Weir, hassasiyetle çektiği bu filmde Williams'ı hikayeyle dengede tutuyor ve film pahasına gemi azıya almasına izin vermiyor. Film aynı zamanda olağanüstü bitiş sahnesiyle her yaştan insanı gözyaşlarına boğuyor..
The Fisher King, 1991 (Balıkçı Kral)
Terry Gilliam’ın Balıkçı Kral’ında insanın içini titreten bir şey var. Film büyük ihtimalle Gilliam'ın en anaakıma yakın filmi. İlgi uyandıran ve etkileyici olan Balıkçı Kral, suç ve günahlardan arınma konusunu ele alıyor. Williams filmde kısmen yaralı bir ruhu olan Jack’le (Jeff Bridges) arkadaşlık yapan evsiz Parry rolünde.
Good Will Hunting, 1997 (Can Dostum)
Good Will Hunting, En İyi Yardımcı Oyuncu dalında Williams’ın geç kalmış Oscar ödülünü aldığı film. Senaryosu başrol oyuncuları Ben Affleck ve Matt Damon'a (En İyi Senaryo alanında Oscar aldılar) ait olan filmde Williams, Damon’ın oynadığı karaktere yol gösteren ve hayatın anlamını bulmasına yardımcı olan psikolog Sean Maguire rolününde.
Filmde, Williams’ın cesaret ve mana dolu uzun konuşmalarını duymak büyük bir keyif.
The World According To Garp, 1982
The World According to Garp, Williams’ın erken dönem filmlerinden. John Irving’in film olarak çekilemez diye düşünülen kitabından uyarlanılan filmde Williams filmde sıradışı bir hayat yaşayan Garp rolünde.
Good Morning, Vietnam, 1987 (Günaydın Vietnam)
Good Morning Vietnam'daki Adrian Cruneur karakteri kesinlikle Williams’la özdeşleştirilmiş en iyi rol. Williams iyi bir çalışan, çılgın, ne yapacağı tahmin edilemeyen ve amirlerinin burnunun dibinde biten bir karakter olarak radyo DJ’yi Adrian Cruneur'e hayat veriyor.
Söylentiye göre yönetmen Levinson Williams’a şarkılar ve karakteri arasında yaptığı monologlarında çıldırmasını söylemiş. Yaptığı bütün ağız kalabalığı Williams’ın doğaçlaması filmden kesintisiz olarak yer aldı. Bu öngörülemez çılgın enerji oyuncunun neden gerçek bir hazine gösteriyor.
Aladdin, 1992
Disney’in referans çizgi filmlerinden Alaaddin, klasman farkı yaratmasını Wiliams’in inanilmaz komik seslendirmesine borçlu.
Efsane Genie seslendirmesiyle Williams’ın ortaya koyduğu tutku ve enerji, Genie ne zaman ortaya çıksa ekranın adeta ışık saçmasını sağlıyor.
One Hour Photo, 2002 (Baskı)
Baskı, önceden video yapımcısı olan Mark Romanek’in ilk filmi. Romanek biraz sinir bozucu olan bu filminde Williams yerel bir alışveriş merkezinde işi sebebiyle düzenli olarak iletişimde olduğu bir aileyi takıntı haline getiren fotoğrafçı Seymour Parish'i oynuyor.
Williams sizi usul usul heyecanlandırıyor. Seymour yalnız, umutsuz ve etrafındaki insanlarla konuşmak için can atan biri. Tam anlamıyla “takipçi sapık” diyebileceğiniz biri. Ama seyirci olarak onunla empati kurmaya ve ona sempati beslemeye başlıyorsunuz. Parish Williams’ın kariyerindeki en iyi rollerinden biri.
Insomnia, 2002
Nolan’ın son moda Norveç polisiyesi Insomnia’da Williams seri katil sessizliği ve fiziksel sınırlarıyla daha da sinir bozucu olan Walter Finch karakterini oynamak için kendi karanlık taraflarını keşfediyor.
Williams, “anti kahraman” karakterine harika bir dokunuşla, insan formunda sessiz, tehditkar ve şeytani bir karakteri canlandırmak için her türlü olumlu yönünü ve esprilerini kullanıyor.
What Dreams May Come, 1998 (Aşkın Gücü)
Samimi ve hüzünlü olan bu film hiç şüphesiz kural dışı bir kurguya sahip. Williams ölen karısına ulaşmak için araba kazasında hayatını kaybeden bir adamı canlandırıyor.
Filmi başarılı kılan iki önemli etmen var. Öncelikle , filmi izleyen herhangi biri kendisini Williams’ın yerine koyarak, onun hislerini derinden hissedebilir. Williams, performansıyla evrensel bir dil yaratarak dünyanın her yerinden birçok izleyiciyle buluşuyor.
‘Aşkın Gücü’nün Yeni Zelandalı yönetmen Ward’ın büyüleyici görsel biçemini de ortaya koyan bir film olduğunun altını çizmek gerek. Her ne kadar duygusal açıdan zorlu bir film olsa da, izlenmesi tavsiye edilebilecek iyi filmlerden.
Death To Smoochy, 2002 (Smoochy ve Ölüm)
‘Smoochy ve Ölüm’ hak ettiğinden daha az değer görmüş bir Williams filmi. Film televizyon programı yayından kaldırılan gözden düşmüş şovmen Rainbow Randolph (Robin Williams) yerine gelen Smoochy'ye (Edward Norton) karşı amansız mücadelesini anlatıyor.
Zekice yazılmış ve oynanmış uzun metrajlı bu film Norton ve Williams’ın oyunculuk adına birbirleriyle tutturdukları kimyanın önemli bir örneği.
Mrs Doubtfire, 1993 (Müthiş Dadı)
Williams eşinden boşandıktan sonra çocuklarını görüş hakkı edinemeyen Danial Hillard / Mrs. Doubtfire rolünde. Hilliard çocuklarını görmek için dadı Doubtfire kılığına girer. William’ın kadın kılığında yaşadığı zorlukları ve mücadelesini izlemekse oldukça eğlenceli. Filmin en iyi repliği her şeyi anlatır nitelikte: “Topuklu ayakkabıyı her kim icat ettiyse kadınlardan nefret ediyor olmalı.”
'Dead Poet's Society' (Ölü Ozanlar Derneği) ve 'Good Morning, Vietnam' (Günaydın Vietnam)'ın yanı sıra, Müthiş Dadı ana akım izleyiciyi kazanmış bir diğer film. Film hala Williams'ın en sevilen filmlerinden biri olma özelliğini de koruyor.
Jumanji, 1995 (Joe Johntston)
Yönetmen Joe Johnston’un komedi filminde Williams Jumanji oyununda kapana kısılmış Alan Parish rolünde. En eğlenceli aile filmlerinden biri olan Jumanji’de, Williams sınırsız enerjisi ve eğlenceli karakteriyle her yaştan film severler için vazgeçilmez oldu.
Jumanji’nin yanı sıra Johntson ‘The Rocketeer’ (Roketçi), ‘Honey’ (Bal), ‘I Shrunk The Kids’ (Eyvah Çocuklar Küçüldü) gibi filmleriyle de görsel efektler ve gerçekçilik arasındaki dengeyi kurabilen sayılı yönetmenlerden.
Awakenings, 1990 (Uyanış)
William ‘Uyanış’ filminde Oscar Sacks isimli kurgulanmış bir doktoru canlandırıyor. Film, Oscar Sacks’ın, uyuşturucu nedeniyle komaya giren hastalarını hayata döndürme mücadelesini derinlemesine inceliyor. Film boyunca Williams, bilim ve tıp adına tüm bildiklerimizi değiştirecek ve sınırları zorlayacak harika bir doktor olarak rol alıyor.
Patch Adams, 1998 (Gerçek Bir Hikaye)
Film, ‘What Dreams May Come’ (Aşkın Gücü) filminin karşıtı olarak da kabul edilebilir. Film ölüm temasını konu alırken, aynı zamanda sevgi ve mizah arayışını da ihmal etmiyor. Williams bu filmde çocuk hastalarını mizah yoluyla tedavi etmeye çalışan ve bunun için palyaço kılığına giren bir doktoru canlandırıyor.
Aşırı duygusal olan bu film, izleyicilerini kısmen ikiye bölmüş durumda. Bazıları filmin aşırı duygusallığını manipule edici bulurken, bazı izleyiciler de bu duygusallığı insancıl olarak yorumladı. Williams oynadığı karaktere duygusal mizaçlar yükleyerek oldukça başarılı bir oyunculuk sergiliyor.
Hook, 1991 (Kanca)
Williams ilginç ve yaşlı bir Peter Pan’i oynarken film bütününe bakıldığında abartılmış bir şekilde aşırı duygusal. Aniden suda geçen lojistik sahnelerini içermesi nedeniyle film kabus kurgusuyla çekilmiş gibi hissettiriyor. Film, bütçesindeki açığı da önemli derecede kapatmıştı. Hiç şüphesiz Speilberg efsanevi filmi ‘Jaws’dan (Denizin Dişleri) edindiği deneyimleri de bu filmde uyguladı. (BK/MF/ÇT/EA)
* Bu yazıyı tasteofcinema.com'dan derledik.