Hakkâri'deki "Doğuya Sanat Köprüleri Festivali" kapsamında sahnelenecek oyundaki yer alan, "yeşil, bordo, kırmızı, turuncu, sarı renklerin düzensiz sıralanmasından oluşan sineklik" savcılıkça el konulup incelenirken, oyuncular da dün ifade verdi.
Günşıray, oyunu oynamaktan vazgeçerken, dosya Van Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne (DGM) gönderilecek.
"Renklerden korkuyorsak, her yeri siyah-beyaz yapalım"
Ali Köroğlu: Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) oyuncuları olarak, Kürtçe sahneye koyduğumuz izinli oyunlar nedeniyle defalarca gözaltına alındık, ifade verdik, oyun metnimiz nedeniyle ceza aldık ve bir oyuncumuz tutuklandı. Neden "yöresel" özellikler gösteren dekorlar kullandığımızı sordular. Bu nedenle Türkçe tiyatro yapanlara karşı yapılan bu soruşturma ilk başta beni şaşırttı.
Güneydoğu'da sanat etkinliklerinin artması, bölgede baskı ortamının sürmesini isteyenleri rahatsız ediyor. Çok komik bir gerekçeyle, renkleri bahane ederek, bölgede kültür-sanat etkinlikleri yapılmasını, insanların bilinçlenmesini engellemeye çalışıyorlar.
Emre Kınay: Tiyatrocular hala turneye çıkarken, ikametgah, nüfus sureti ve oyun metinlerini götürüyor. Bu nedenle Günşıray'ın başına gelenlere şaşırmıyorum. Renklerden bu kadar rahatsız oluyorlarsa, her yeri siyah beyaza boyamamız gerekir. Avrupa Birliği'ne uyum sürecinde, anadilde yayının tartışıldığı zamanlarda, bu olayın yaşanması bir çelişkidir.
Tiyatro yasasının çıkarılmasından, kültür-sanatla ilgili yapılması gereken düzenlemelere kadar pek çok konu, Meclistekilerin bilinçli insanlar olmasına bağlı. Bu nedenle Günşıray'ın başına gelenlere bir tepki üretmek yerine, bizi yönetenleri seçerken dikkatli davranmamız gerekiyor. Onun dışında Türkiye'de toplumun ciddi bir eğitim alması ve kültürel devrime ihtiyaç var.
Genco Erkal: Bu saçmalığın, bir tür aşağılanmanın, bir önce sonlanması gerekiyor. Başta tiyatrocuların, örgütlü olarak bu olaya tepki vermeli. Soruşturmayı kınıyorum.
Jülide Kural: Olay tek kelimeyle trajikomik. Sanattan ve kendinden sürekli korkan bir toplum olduğumuz sürece böyle hikayeler daha da çok yaşanacak.
"Devletin paranoyak olmasına üzülüyorum"
Lale Mansur: Ceberrut olarak bildiğimiz devletin git gide paranoyak olduğunu görüp üzülüyorum. Basit bir tiyatro dekorunu mesele yaparak insanları korkutmaya çalışıyorlar. Kitapların yakıldığı bir ülkede, sadece tiyatro oyuncularının, yazarların, sanatçıların değil herkesin, yapılanlara tepkisini göstermesi gerekiyor.
Tilbe Saran: Bu olayı sadece tiyatrocuların değil, tüm insanların hakları ve özgürlüklerinin ihlali olarak görüyorum. Bu tip olaylara alışmamamız; uzun zamandır ses çıkarmayı unuttuğumuz özgürlüklerin kısıtlanması konusunda, sivil toplum kuruluşlarının da öncülüğüyle tepkimizi göstermemiz gerekiyor.
Yasemin Alkaya: Oyunun dekoru olan sineklik, sadece o bölgede sahnelenirken belli renklerin seçildiği tespit edildiyse, savcılık bu durumdan şüphelenmiş olabilir. Ancak ne olursa olsun, Türkiye'de kültür-sanat etkinliklerinin bu şekilde baskı altına alınması kabul edilemez.
Zafer Diper: "Ölüm Uykudaydı" adlı oyunumun yasaklanması nedeniyle, tiyatroculara yapılan bu uygulamaları daha önceden de biliyorum. Tiyatronun özgürlük fikriyle bağlantısı olması nedeniyle, devletin yıkılacağını düşünerek yasak getirmeye çalışıyorlar. Bunu gülünç bir olay olarak niteliyorum. Tiyatrocuların maruz kaldığı anti-demokratik tüm uygulamalara karşı, yeni kurulan Tiyatro Yapımcıları Derneği aracılığıyla ortak bir tepki verilmesi ve tüm gelişmelerin kamuoyuna duyurulması yapılabilecek en iyi şey.(ÖG/BB/NK)