Yerel "Ada'nın Sesi" gazetesi, bölgesel "Demokrat Ege" gazetesi Söke temsilciliği ve "Milliyet" Kuşadası muhabirliği art arda geldi. 1988'da "Cumhuriyet" muhabirliği ve sonrasında çeşitli gazetelerin muhabirliği ile bugüne kadar ulaştım.
"Radyo Aktif"i kurduk
Radyo deneyimim ise farklı bir şekilde gelişti. 1995'te yerel radyoların yavaş yavaş filizlenmesi sırasında Kuşadası "Radyo Aktif" in kuruluşunda görev aldım.
"Radyo Aktif"in haberlerini radyo kapanıncaya kadar hazırladım. Sonra radyo ile yollarımız ayrıldı. Kuşadası'nda 4 radyo istasyonu vardı. Benim yaşantımda ise radyo defteri kapanmıştı.
Saldırmam istendi
Kuşadası'nın tek yerel televizyonunda ise bir dönem yöneticilik yaptım. TV'nin sahibinin siyasetçi olması ve benden rakiplerine saldırmamı, bazı olayları görmememi isteyince bu maceram sadece üç ay sürdü.
Borca karşılık Radyo
Bir radyo ile yolum geçtiğimiz yıl, 2002 yılında tekrar kesişti. Kuşadası'nda lisans başvurusu olan, ancak ekonomik nedenlerle kapanan "Radyo Net" ile ilgilenmeye başladım. Hayalimde TV olduğu için bu radyoyu basamak yapıp TV'ye sıçrayabileceğimi düşündüm.
Radyonun yayın hakkı sahibi olan şirket sahipleriyle görüşmeye başladım. Sonuçta şirketin tüm borçlarına karşılık tüm haklarını devraldım. Ancak RTÜK yasalarına göre tek başıma sahibi olamayacağım için güvendiğim ve bana güvenen 4 arkadaşımı kağıt üzerinde ortak yaptım.
Radyoyu yayına hazırlamak uzun bir süreç, emek ve maddi olanak gerektirdi. Uğraştım. Birikimimi ortaya koydum. Borçlandım. Sonunda 2002 yılının 30 Haziran'ında yayına başladım.
Mikrofon uzattım, "zamanları" yoktu
Hedefim hiçbir siyasi parti veya oluşumun sesi olmamaktı. Bu amaçla ilçedeki tüm sivil toplum örgütlerine bir çağrı yaptım. Yöneticileri ile toplantılar yapıp dileyen her mesleki oda, sendika, dernek ve örgütlenmeye haftada bir saat yayın süresi vereceğimi ilettim. Kendilerini ifade etmeleri için hiçbir kısıtlama veya engellemenin olmadığı bir mikrofon önerdim.
Tek koşulum vardı, radyonun kapanmasını gerektirecek, yasa dışı hiçbir davranışta bulunulmamasıydı. Bu fikir çok olumlu karşılandı. Daha fazla süre isteyenler oldu. Ne yazık ki proje başarılı olamadı. Zira dernek, oda ve sendika başkanları veya üyeleri çok meşguldü (!) ve çok arzu etmelerine karşın zamanları yoktu.
Eleman hiç aramadım
Bu gerçekle yüzleşince radyoyu müzik ve haber radyosu yapmaya karar verdim. Sadece Türk müziği ve haberlerin okunduğu "Radyo Net" bu özellikleriyle kısa sürede Kuşadası körfezinin bir numaralı radyosu haline geldi. Elemanlar ise hep kendileri beni buldu. Hiç eleman aramadım.
Diğer radyolardan daha düşük ücret ödeyebildiğim halde elemanlar "Radyo Net"i tercih etti. Zira işe girenler ilk günden tarafsız, özgür ve kendilerini ifade edebilme ortamını gördüklerinde Radyonun ilerlemesi için olağanüstü bir çaba harcadılar. Kolektif bir çalışma ile radyo bugüne geldi.
Okullarla can yayın
"Radyo Net", 102.5 FM frekansında her gün 11.00-19.00 arası iki saatte bir yurt ve dünyadan haberler yayınlanıyor. Özel gün ve anmalarda canlı yayınlar yapılıyor. Cumartesi günleri demokratik kitle örgütlerinin yapamadığını okullar yapıyor. Her hafta iki ayrı okul basın yayın kolları ve öğretmenleri birer saat canlı yayın yapıyor.
Özellikle teknik alanda hiçbir bilgim yoktu. Güncel müzik bilgisi ve deneyimim yoktu. Radyo için tek gelir kaynağı olan reklam toplanması ve hazırlanması konusunda yetersizdim. Bu ve bunun gibi onlarca eksiğimi çalışanlar kapattı.
Gerçeklerle yüzleştim
Gazetecilik mesleğini yürüttüğüm için zaten tanınan ve bilinen biriydim. Bu nedenle Radyo sahibi olmak beni farklı bir konuma getirmedi. Belki de hiç fark edilmedi bile. Buna karşın radyo tüm yaşamımı etkiledi. Mükemmel ve kaliteli bir yayın için olağanüstü bir çaba harcamam gerekti.
Diğer işlerim ve gazetecilik için zamanım kısıtlandı.Yasalar ve yönetmeliklerin kıskacında pasifize edilme gerçeği ile yüzleştim. Ekonomik zorluklar yaşamaya başladım. Çocuklarıma, aileme zaman ayıramaz hale geldim.
Tutku değil, iş ve meslek
Radyo işine bulaştığıma pişman olduğum anlar oldu. Buna karşın hiçbir zaman radyoyu kapatmayı düşünmedim. Doğrusunu isterseniz Radyo bende bir tutku değil. Sadece bir iş, bir meslek. Kendi ve çocuklarımın geleceğini Radyoya göre şekillendirmediğim için daha rahat hareket ediyorum.
Çalışanlara reklamdan pay
Radyoda tam bir özgürlük hakim. Çalışanlar benim çizgimi ve yapmak istediklerimi bildiklerinden davranışlarını, programlarını ona göre şekillendiriyorlar. "Radyo Net"te patron yok. Birlikte kazanıp birlikte tüketiyoruz.
Çalışanlar reklamlardan yüzde 30-40 oranında pay alıyor. Yayın akış programını kendileri yapıyor. Özel günlerde görev dağılımı onlara ait. Teknik konularda aşamadıkları konular bana yansıyor.
Kendi kendilerini yetiştirdiler
"Neşeli Çocuk Mesut", "Geveze sunucunuz Arzu", Şiir programları ve Türk Sanat Programlarının değişmezi "Sabriye", Haberci Hatice Radyo Net'in lokomotifleri.
Ne yazık ki hiç biri iletişim eğitimi almamış, kendilerini yetiştirmiş kişiler. "Yeterli mi?", diye sorarsanız yanıtım "hayır" olur.
Tüm Anadolu radyolarında olduğu gibi ekonomik sıkıntılar nedeniyle iletişim eğitimi almış kişileri çalıştırmamız olanaklı değil. Eğitimli elemanların başvurularına baktığınızda haklı olarak ödememiz olanağı bulunmayan ücretler isteniyor.
Oto sansür var
Yeterince özgür bir medya olup olmadığımızın yanıtının "özgür medya"dan ne anladığımıza bağlı olduğunu düşünüyorum. Anadolu'nun çeşitli kentlerinde büyük medya patronları, karteller, tekeller yok.
Buna karşın büyük bir toplumsal baskı var. Oto sansür var. Sokağa çıktığınızda günde on defa karşılaştığınız kişilerin davranışlarıyla yarattıkları psikolojik gerilim var. Bunun yanında hiç kimsenin yayına direk müdahalesi söz konusu değil.
Özgür değiliz
Kısacası "şu haberi şöyle yap ki holdingime yarasın?" veya "şu ihaleyi alamadık, sorumlusu şu kişiyi çamura bulayalım" diyen yok. Bu anlamda özgür medyayız. Diğer anlamda ise "şu dostum, şu kapı komşum, bu reklam verenim, haberi biraz yumuşatayım", "bu haber ilçeye, turizme zarar verir, tepki alırım" gibi kaygılar nedeniyle özgür değiliz.
Öte yandan özgürlüğümüzü kısıtlayan en büyük baskı yasalar ve yönetmeliklerden kaynaklanıyor. Holding ve kartel radyoları düşünülerek hazırlanan yasalar, yönetmelikler, düzenlemeler bize kabus yaşatıyor.
RTÜK payı, telif ödemesi...
Personel maaşını bile tam ödeyemezken, aldığım bir iki reklamdan RTÜK payını geciktirdiğim an radyomun yayını durdurulabiliyor. Yayınının her dakikasını kaydetmemiz gerekiyor. Bunun için gerekli olan donanım ise başlı başına bir servet.
Beş ayrı örgüt telif hakkı istiyor. Ben ödeme taraftarıyım, ancak hak sahibine. Komşu hak sahibi, komşunun komşusuna değil. Üstelik istenen rakamlar astronomik ve gerçekçi değil. Bu yetmezmiş gibi birde işkence yapılıyor.
Her ay çaldığımız parçaların listesi, kaç dakika tuttuğu bestecisinin, söz yazarının kim olduğu, kaç dakika sürdüğü gibi detaylı bilgiler isteniyor. Bu işle ilgili radyoların birer eleman tahsisi gerekiyor.
Reklamın önü tıkandı
Büyük kentlerde yerel radyolara reklam, yeni çıkan CD'ler, kasetler gönderen ajanslar vardı. Büyükler onları da sindirdi. Anadolu'daki radyolara reklam vermek isteyen firmaların önü tıkandı. CD fiyatları malum,ancak almak zorundayız.
Yurttan ve Dünyadan haber vermek istediğinizde önünüze çıkan rakamlar ürkütücü. Sağlıklı ve güncel haber vermek için İnternet'te saatlerce gezinti yapıyoruz.
Yayını hedef kitlemize ulaştırmamız için büyük sıkıntılarla aldığımız vericiler ulusal radyoların vericileri ile boy ölçüşemiyor. Onların sarkmaları ve yayın cızırtıları arasında sesimizi duyurmaya çalışıyoruz.
Umarım yanılırım
Bu ve bunlar gibi onlarca sorun bizi bunaltıyor. RTÜK'ün yapacağı yasal düzenlemeleri bekliyorum. Frekans ihalelerinde büyük (!) radyoların Anadolu'daki radyoların büyük bölümünü ele geçireceklerine inanıyorum. Umarım yanılırım. Zira şimdiden ele geçirme için her türlü girişimi yapıyorlar.
Onları devlet destekliyor
Kuşadası'nda yaşadığımız en büyük sorunlardan biri ise komşumuz Yunanistan radyoları. Hemen karşımızdaki Sisam Adası'nda radyolar var. Devletçe desteklenen.
Radyomu ilk açtığımda frekansım 102 FM'di. Üç gün içinde benim yayın gücümün üç katında bir Yunan yayını aynı frekansta başladı. 102.5'e geçtim burada aynı şeyi yaşıyoruz. Diğer radyocu arkadaşlarında aynı sorunları var. Onlarda devlet destekli ve gelişmiş teknik donanım olduğu için bizi bastırıyorlar.
Yardım istiyoruz
Tüm bunlara karşın yayınımızı sürdürüyoruz. Bazen yardım istiyoruz. Bu yardımların ekonomik değil yol gösterici, moral verici olmasını talep ediyoruz. Büyük kentlerde yayın yapan ve bir çok sorununu aşmış radyo istasyonlarından günlük gelişmelere ilişkin (savaş-anma günleri-toplumsal olaylar v.s.) spot, hazır paket program katkısı istiyoruz.
Radyoların düzenlediği etkinlik, gösteri ve girişimlerin Anadolu radyoları ile paylaşılmasını, onlara yönlendirilmesini istiyoruz, çağrımız boşlukta yankılanıyor.(LS/EÖ)