Kimse masum değildir...
28 Şubat günlerinde verilen "Psikolojik Harekat Görevleri" başlıklı bir brifing metninin sonunda, sadece ordunun değil basının da bir dönem serencamını gözler önüne serercesine şöyle deniyor:
"Türk Silahlı Kuvvetleri'nde (TSK) ilk defa Psikolojik Harekat İcra Birliği olarak Psikolojik Harekat Grup Komutanlığı teşkil edilmiştir. Psikolojik Harekat Dairesi TSK'de çok önemli bir boşluğu doldurmuştur. Bugün azınlıkta olan irticai basın hariç tüm gazete ve TV'ler Silahlı Kuvvetlerin her hareketini destekler duruma getirilmiştir..."
Milli Güvenlik Kurulu (MGK) ve Genelkurmay Başkanlığı Psikolojik Harekat Dairesi'nin girişimleri nerelere kadar uzanıyor tam olarak bilemeyiz.
Ama bildiklerimiz var...
Bunlardan birisi Şahin Psikolojik Harp Planı'dır.
"Psikolojik Harekat Dairesi'nin teşkilini müteakip Cari İşlemler Müdürlüğü tarafından icra edilen faaliyet ve projeler" başlıklı bir raporda altı çizilen bu plan, Kıbrıs Türk kesiminde "Kıbrıslılık fikri"nin yayılmasını engellemek için Genelkurmay Başkanlığı Psikolojik Harp Dairesi'nin katkısıyla MGK tarafından yürütülüyor. Hükümetlere rağmen ve onların iradesinin dışında Kıbrıs'ın basın ve yayın organları ile Kıbrıs toplumunu hedef alıyor. Bu plan vasıtasıyla siyasi fikirlerin oluşması engellenip, eylemler yönlendiriliyor, muhalefet devre dışı bırakılıyor.
Bir diğeri, belirli kişilere, kurumlara, aralarında Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) de olduğu siyasi partilere yönelik mektup, karalama kampanyaları ve andıçlardan oluşuyor...
İşte bir örnek...
Psikolojik Harekat Dairesi'nden çıkan bir "Kampanya Kontrol Formu" belgesinde şöyle deniyor:
"Doğru Yol Partisi (DYP) Genel Başkanı Tansu Çiller'in Samsun'da yaptığı konuşmada sarf ettiği 'seçilmiş hiçbir genel başkan onbaşı olma şefersizliğini göstermedi..' ifadesi"ne karşı;
"Yapılacak faaliyetler:
Kuvvet komutanlıklarının durumdan haberdar edilmesi ve kampanyaya iştirakinin sağlanması, Psikolojik Harekat Grup Komutanlığı'nın aynı yönde faaliyete geçirilmesi, "J" Başkanlıkları ve Psikolojik Harekat Dairesi personel ve kursiyerleri vasıtasıyla faaliyete iştirak ettirilmesi, Emekli Subay ve Astsubay Derneği, Mehmetçik Vakfı, Gaziler Derneği ve buna benzer kuruluşlarla şahsi temas sonucu faaliyete iştiraklerinin sağlanması, GATA Komutanlığı'ndaki gazi onbaşılara bir televizyon kanalında röportaj yaptırılması
Kullanılacak araçlar:
Faks, telgraf, telefon, mektup, radyo ve televizyon
Kimler adına kampanyaya iştirak edileceği:
Askerde çocuğu bulunan anne ve babalar, askerlik görevini onbaşı olarak yapmış olanlar, halen askerlik görevini onbaşı olarak yapanlar, subay ve astsubaylar, emekli subay ve astsubaylar, onbaşılar ve çavuşlar köyü isimli yerleşim yerlerindeki vatandaşlar..."
Askeri vesayet rejiminin egemen olduğu her yer aynı zamanda bir psikolojik harekat diyarı olur.
Biz de öyle olmuştur.
Bu konuda, psikolojik harekat fikri ve girişimlerinin ne denli alenileştiği ve niteliği konusunda son bir örnek verelim.
Haziran 1998 tarihli bir emrinde, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Hüseyin Kıvrıklıoğlu şöyle diyor:
"Atatürkçü, demokrat ve laik düşünceye sahip her seviyedeki devlet memurları ile kamu kurum ve kuruluşlarının çekinmeden büyük bir şevkle olayların üzerine gidecek ve harekete geçirecek şekilde yönlendirilmesini, irticanın elindeki yazılı ve görsel basın imkanları ile yürüttüğü propagandayı etkisiz hale getirmek ve irtica ile mücadelede etkili bir kamuoyu yaratmak maksadıyla, kapsamlı bir psikolojik harekat uygulanmasını, bunun için gerekli teşkilatın kurulmasını arz ederim..."
Böyle demokrasi olmaz...
O zaman işin ucu, kamuoyunu seferber etmek, muhalefeti sindirmek adına öldürülen Kürt adamlarından, faili meçhul cinayetlere kadar uzanabilir.
En azından böyle bir soru akla gelir, böyle bir şaibe doğar... (AB/BB)
* Ali Bayramoğlu'nün yazısı 30 Ağustos 2003 günü Yeni Şafak'ta yayımlandı.
* Ara başlık ve siyah vurgular Bianet'e aittir.