Yükseköğretim Kurumları Sınavı'nda (YKS) barajı aşan öğrencilerin tercih maratonu 20 Ağustos'ta sona eriyor.
26-27 Haziran'da 3 oturumda yapılan YKS ilk oturumu Temel Yeterlilik Testi'ne (TYT) 2 milyon 416 bin 974 aday girdi.
Alan Yeterlilik Testi'ne (AYT) 1 milyon 627 bin 145 aday ve son oturum Yabancı Dil Testi'ne (YDT) 104 bin 917 aday katıldı.
Sınavın zorluğu ve pandeminin etkisiyle bu yıl üniversite sınavları tarihinde bir ilk yaşandı ve 1 milyonu aşkın öğrenci sınavda barajı geçemedi.
Sınavın zor olması ve pandemi etkisiyle ortaya çıkan bu tablonun ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, üniversitede kontenjanlarının boş kalmaması için 180 puan barajının düşürüleceğini açıkladı.
Erdoğan, Temel Yeterlilik Testi'nde (TYT) baraj puanının 140, Alan Yeterlilik Testi (AYT) ve Yabancı Dil Testi'nde (YDT) ise barajın 170 olduğunu açıklayan Erdoğan, "bunun çok sayıda öğrencinin okula girmesinin önünü açacağını" söyledi.
Barajların düşürülmesi kimi eğitim uzmanları tarafından olumlu karşılansa da "üniversitelerde eğitimin niteliğinin düşeceği" sıklıkla dile getirildi" dedi.
Barajın düşürülmesi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ifadesiyle "Gençlerin geleceği için önemli bir fırsat" mı? Barajın düşürülmesi Yükseköğretimdeki eğitimin kalitesini nasıl etkileyecek? Bu karar üniversiteleri lise seviyesine düşürür mü?
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası'nın (Eğitim Sen) Eğitim Bilimci Başkanı Prof. Dr. Nejla Kurul, baraj puanının düşmesiyle ilgili bianet'in sorularını yanıtladı.
Prof. Dr. Kurul, "temel eğitim ve ortaöğretimdeki nitelik düşüşünün yükseköğretime de yansıyacağını" belirtti ve "Düşük baraj puanı ile üniversitelere yerleşen öğrencileri üniversitede güçlük yaşayacaklar. Eğitimin niteliğinin genel anlamda düşmesi de olasılık dahilinde" dedi.
"Öğrenme kaybını gösteriyor"
YKS baraj puanının düşürülmesini nasıl okumak gerekiyor?
YKS baraj puanının düşürülmesi, ilk olarak COVID-19 salgınında liselerin üç dönem kapalı kalması nedeniyle eğitimde yaşanılan nitelik kaybını, diğer bir deyişle öğrenme kaybını gösteriyor. Öğrencilerin yüz yüze eğitim zamanında önceki puan ile barajı aşarak kendilerine ayrılan üniversite kontenjanlarını doldurabildiklerini ama bunun “uzaktan eğitimle” mümkün olmadığını da açıkça ortaya koyuyor.
- İkincisi YKS baraj puanının düşürülmesi, sosyolojik olarak düşük sosyal ve kültürel birikim ve düşük gelir düzeyindeki 400 binin üzerindeki öğrencilerin ilk bakışta üniversitelere yerleşmelerine olanak sağlayabilir, ancak Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği yöneticilerinin açıkmalarına göre, 180-170 puan aralığı sıralamalarına giren öğrencilerin devlet üniversiteleri lisans programlarını tercihte yeterli olmadığını ifade ediyor.
- 150-140 puan aralığı sıralaması ise birkaç devlet üniversitesi ön lisans programlarını tercihine yetebiliyor. Bu adayların yerleşebilecekleri yerler ağırlıklı kontenjanı dolmayan vakıf üniversiteleri olabilir. Yani bu düzenleme, yerleşemeyen yüzbinlerce öğrencinin parası olan beş on bininin farklı burs düzeylerinde vakıf üniversitelerine yerleşmesini sağlayabilecek. Yani YKS baraj puanının düşürülmesinden öğrenim harcını karşılayabilecek öğrenciler ile vakıf üniversiteleri yararlanmış olacak.
- Üçüncüsü, YKS puanının düşürülmesi, ne okulda ne de eğitimde olan gençlerin sayısını düşük göstermeye hizmet eder aynı zamanda. Yani öğrencileri genç işsiz istatistiklerinden çıkarmak için onları eğitimin içinde göstermek...
- Dördüncüsü, ortaöğretimde öğrenme yoksulluğunun büyüklüğüne dair başka bir çalışma yapmamak, sınav başarısının düşmesinin nedenlerini yeterince tartışmamak ve yükseköğretimde bir nitelik düşüklüğüne yol açmaması için telafinin nasıl yapılacağını planlamamak için yani tüm bunlardan "sıyrılmak" için alınmış bir karar anlamına geliyor.
"12 doğru soru yapan 140 aşıyor"
140 puanı alan bir aday kaç net yapmış oluyor?
Temel Yeterlilik Testi (TYT) bulunan 120 sorudan 12’sini doğru yapan öğrencilerin 140 puan barajını aşması mümkün oluyor. Yani soruların yüzde 10’unu yaparsa yeni barajı aşıyor. Öğrencilerin 170 puan barajında 21 doğru, 180 baraj puanında ise 23-24 doğru cevabı olmuş olması gerekiyor. Baraj geçilirse okul başarı puanı da ekleniyor. Okul başarı puanı yerleştirme puanına 24 ile 60 puan arasında bir ek puan ekleyebiliyor.
Eğitim Sen’in basın açıklamasında belirttiği üzere YKS’de genel başarı düzeyinin düştüğünü gösteren veriler de vardır. 2021 YKS’de sayısal adayların yüzde 58’inin; sözel adayların yüzde 40’ının; eşit ağırlık adaylarının ise yüzde 52’sinin 180 barajını aşamamış olması büyük bir sorundur.
Tüm adayların girmek zorunda olduğu TYT puanı ölçü alınacak olursa, geçen yıl ile kıyaslandığında bu yıl çok büyük bir akademik başarı kaybı yaşandığı anlaşılıyor. 2020 TYT’de 42 bin 803 öğrenci 400 ve üstü puan alırken, bu yıl sadece 12 bin 291 öğrenci 400 üstü puan alabilmiş. Yüzdelik ağırlığa bakılırsa;
- 400 ve üstü puan yüzde 1,86’dan yüzde 0,49’a;
- 300 ve üstü puan yüzde 10,62’den yüzde 6,54’e;
- 200 ve üstü puan yüzde 45,41’den yüzde 35,82’ye düştüğü görüyor.
"Vakıf üniversitelerine yarıyor"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, puanların düşürülmesiyle ilgili "Gençlerin geleceği için önemli bir fırsat sunacağına inanıyorum" dedi. Bir eğitim bilimci olarak Erdoğan’ın açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz, gerçekten fırsat mı?
AKP-MHP iktidar bloğu, gençlerin geleceği konusunda kaygı duysalardı MEB ve üniversite bütçelerinde ciddi artışlar yapar okullar ve üniversitelerde yüz yüze eğitim için olanakları oluşturur ve ciddi bir izleme çalışması yaparlardı. Pandemide üç dönem lise öğrencileri okula çok sınırlı düzeyde gidebildi.
Yine gençlerin geleceği konusunda kaygı duysalardı, insan onuruna yaraşır bir iş ve ücretle istihdam yaratacak yatırım programları yapardı. Eğitim ile istihdam arasındaki bağ neredeyse koptu. Sadece beş yüz binin üzerinde öğretmen işsiz, peki neden yetiştirildi bu öğretmenler istihdam edilmeyeceklerse? Hemen her alandan üniversite mezunları güvenceli iş ve güvenceli bir gelecek bekliyor. Ne var ki iktidar bloğu baraj düşürme konusunda olduğu gibi çok kısmi çözümlerle umut dağıtıyor.
Barajın düşürülmesi asıl olarak genç işsizlik oranlarını düşürmek ve kontenjanları dolmayan vakıf üniversitelerine öğrenci sağlamak gibi bir işe yarıyor, devlet üniversitelerinin ön lisans ve lisan programlarına yerleşmelerini sağlayabilecek bir düzenleme değil.
"Eğitimin niteliği düşer"
Cumhurbaşkanı, “üniversitelerin yükünü artıracağı ve eğitimin kalitesinin düşeceği” yönündeki eleştirilere de “bunun sorumluluğunun YÖK'te olduğunu” söyledi. Seviyesi düşük öğrencilerin üniversitelere yerleşmesi üniversitelerin niteliğini nasıl etkileyecek? YÖK, nasıl bir yol haritası izlemeli sizce?
Temel eğitim ve ortaöğretimdeki nitelik düşüşünün yükseköğretime de yansıyacak. Eğitimin niteliği ciddi biçimde düşer. Düşük baraj puanı ile üniversitelere yerleşen öğrencilerin üniversitede güçlük yaşayacakları açık, bu nedenle üniversiteleri yüz yüze eğitime açmak ve gençlerin ortaöğretimden kaynaklanan eksiklerini tamamlayacak telafi programları hazırlanmalı.
YÖK, üniversiteleri yüz yüze eğitime açmak için üniversitelerin hazırlıklarını izlemeli, üniversiteler de yeni döneme pandemi koşullarında hazırlık için gerekli çalışmaları kararlı biçimde sürdürmelidir. Ancak YÖK yüz yüze eğitimin başlatılması için kararlı bir çalışma sürdürürse ve düşük puan almış ve pandemide eğitime ulaşamamış öğrenciler için nitelikli bir telafi programı yaparsa eğitimin niteliğinin düşmesi tehlikesi karşısında bir önlem olabilir.
"Yurtdışına gitme eğiliminde artış var"
Son olarak bölümlerdeki ihtiyaca bakılmaksızın daha çok öğrencinin üniversiteye girmesi için puan düşürmek Türkiye’ye nasıl bir katkı sağlayacak ya da nerede kaybettirecek?
AKP-MHP iktidarından önce ortaöğretim ve yükseköğretim için insangücü planlaması çalışmaları yapılır, öğrenci kontenjanlarının bu planlamalara göre belirlenmesi, yani eğitim planlaması çalışması yürütülürdü.
Kuşkusuz plan hedeflerinden sapmalar ortaya çıksa da Türkiye eğitim kamuoyu iş ve istihdam olanakları konusunda bilgi edinir ve tercihlerinde bu bilgi setinden yararlanırdı.
Şimdi ağırlıklı olarak sosyal talebe bakılıyor ve öğrencinin tercih yaparken işsizliği de görmesi, işsizlik oranlarında yüksek olan bir alanı sadece “üniversite diploması” için seçmesi mümkün oluyor.
Sonra da deniliyor ki “kendin ettin kendin buldun, devlet sana iş vermek zorunda değil, kendi işini yarat!” Oysa hem istihdam hem de eğitim siyasal ve sosyal bir politika alanı. Siyasal iktidarın gençlere bir vaadi yok! Bu nedenle gençlerin yurtdışına gitme eğilimlerinde bir artış var. (RT)