Tehlikesiz değil. Tepki ya da intikam arzusu doğurabiliyor. Bunlar yönlendiril(e)meyince, zehirli bir pasif isyankarlık birikmeye başlıyor. İsyankarlık, zamanla, aktifleşme özlemini tamamen yitirebiliyor.
Anti-idealistleşen bir hale dönüşen ruh, ahlakçı ve idealist bir maskenin altında gizlenmeye çalışılıyor. Kendimize en zıt gördüğümüz, hatta bizi ezdiğini düşündüğümüz kesimlerle ve insanlarla bile bizi bağlayan şey, çok farklı, hatta belki zıt perspektiflerde de olsa, bir eziklik ve patlama duygusu yaşıyor olmamız.
Nalan'dan Acemi Balık
Ezikliği en saf, ham, dolaysız, abartılı, patlayıcı ve bu yüzden de başarılı şekilde aktaran aşk şarkılardan biri, Nalan'ın son hiti Acemi Balık: "Beni kalbimden vuranlar var ya / Sürüne sürüne sürüne kapımı çalacak / Karşıma geçip kıs kıs gülenler var ya / Kapanıp önümde diz çöküp ağlayacak"
Bu şarkıyı seçmenlerin sistem partilerine söylediğini de tahayyül edebiliriz. Başta Nalan olmak üzere bazı popçuların vücut dillerinin bazı ayrıntıları (örn: havaya kaldırılan ve sert bir şekilde öne hareket ettirilen el), tahminen hiç o yönde bir niyet olmamasına rağmen, siyasi çağrışımlara sahip.
Siyaset, aşk, eziklik ve patlama duygusu arasındaki bağlantıya verilebilecek klasik bir örnek: "Zalimin zulmü varsa sevenin allahı var."
Aksu ve Ergen'den Sandık Lekesi
Daha yeni bir örnek ise Sezen Aksu'nun yazdığı ve Gülben Ergen'in seslendirdiği Sandık Lekesi şarkısı: "Herkes kendi kaderini yaşar yarim / Dünyadan sonra bir hayat daha olsa / Bu mevzu ikimizi de aşar yarim / İsyanlar çıksa aşıklar ayaklansa".
Sandık Lekesi, son dönemde, magazin programları tarafından olağanüstü bir sıklıkla arka plan müziği olarak kullanılıyor. Bunun nedeni, magazin programlarındaki arabesk-liberal ruhu çok iyi yakalaması. "Herkes kendi kaderini yaşar yarim" sözüyle, güncel kadın-erkek ilişkilerinin (özellikle de magazin dünyasında) üzerine kurulu olduğu, liberal piyasa ekonomisini andıran acımasızlık ve hız hissettiriliyor.
Ezik ve pasif isyankarlık
"İsyanlar çıksa aşıklar ayaklansa" sözüyle, aşklarda yenilenlerin içine düştüğü "ezik ve pasif isyankarlık" duygusu aktarılıyor. Magazin tarzı kadın-erkek ilişkilerinin arka planındaki acılar, yaratıcı bir ironiyle yansıtılıyor.
Sandık Lekesi, "Herkes kendi kaderini yaşar yarim" sözündeki "arabesk-liberal-materyalist- bireycilik" ile, "İsyanlar çıksa aşıklar ayaklansa" sözündeki "sol çağrışımlı-maneviyatçı- arabesk-isyankarlık"ı şizofren bir şekilde bir arada içeriyor.
Sol kültür, aşk ve siyaseti özgürlük olgusu üzerinden bağlantılandırmaya çalışıyor. Popüler kültür, onları eziklik ve pasif-arabesk isyankarlık olguları üzerinden bağlantılandırıyor.
Özgürlük, bir sol kavram olarak bakıldığında, isyankarlıktan ve eziklikten daha modern ve ince belki. Ama kültürel ve psikolojik ortam açısından değerlendirildiğinde, popüler kültürün pasif isyankarlık ve ezikliği, solun özgürlük retoriğinden daha yaratıcı ve gerçekçi. Eziklik ve isyan kavramları, bir sol retorik olarak bayatlamış görünüyorlar. Ama bir popüler kültür içeriği olarak sürekli kendilerini tazeliyorlar.
Siyaset, aşk ve cinsellik
Belki kaba bir genelleme olacak ama: Aşkı ve cinselliği özgür yaşamak, daha çok zenginlere ve entelektüellere, aşkta haksızlığa uğrama duygusu ve cinsel açlık ise daha çok alt kesimlere özgü bir olgu bu ülkede.
Siyaset ile aşk ve cinsellik arasındaki bağlantı, kitlelerin hem siyasette, hem de aşk ve cinsellikte bir özgürleşme talep etmelerinden kaynaklanmıyor. Hem siyasetin, hem de aşk ve cinselliğin, toplumun çok geniş kesimlerini patlama duygusu içine sokmasından kaynaklanıyor.
Gündelik yaşamın ve kadın-erkek ilişkilerinin siyasetle bağlantılanması, özgürlük özlemi üzerinden değil, eziklik, kıskançlık, hüzün ve patlama duyguları üzerinden gerçekleşiyor.
Özgür aşk, cinsellik ve sosyalizm arasında bağlantı kurma yönündeki çabalar yapay. "İsyan etme" enerjisi, hayattan tat alma özleminden değil, kıskançlık, eziklik ve haksızlığa uğramışlık duygusundan besleniyor.! Popüler kültür bu olguları çok iyi algılıyor ve yansıtıyor.
Arjantin ve Türkiye
Eziklik ve patlama duyguları, yenilikçi bir kültürel, sanatsal, hatta politik enerjiye dönüşemez mi? Arjantin kadar ağır bir yıkım yaşamamıza rağmen dükkanları yağmalamamamız, ne "sağduyulu" ne de "koyun" bir toplum olduğumuzu gösteriyor belki de.
Arjantin'in ürettiği aktif isyankarlığın, günümüz Türkiye'sinin ruhunda mevcut olmadığı, en azından siyaset açısından söylenebilir. Ama, Latinlerin özgürlüğü varsa, bizim de pasif isyankarlığımız ve ezikliğimiz var. Latin müziğinde, aşkında ve siyasetinde coşku, tutku, direniş, ateş, hareket, aktivite, açıklık ve yaşam var.
Bizim hem arabesk ve pop müziğimizde hem de hayatımızda eziklik, pasif isyankarlık ve patlama duygusu var. Pasif isyankarlığımızı küçümsememeliyiz. Özgürlük romantikse, eziklik de romantik. Ezik aşıkların intikam şansı, ezik seçmenlerinkinden daha düşük. (RÇ/NM)