Polonya'da oy sayımı sürerken Başbakan Donald Tusk'un koalisyon hükümeti partileri ezici çoğunluğa ulaşamasalar da seçimleri az farkla sağcı muhalefetin önünde götürüyor.
Tusk'un koalisyon partileri desteğini korudu
Uluslararası kamuoyu araştırma şirketi Ipsos'un sandık çıkış anketine göre, Tusk'un koalisyon hükümetinde yer alan partiler Pazar günü yapılan bölge yönetimleri ve belediye seçimlerinde oyların yüzde 52,5'ini almayı garantilemiş gözüküyor.
Bununla birlikte uzun zamandır Tusk'un baş rakibi olan Jarosław Kaczyński'nin Hukuk ve Adalet Partisi'nin (PiS) kesin olmayan sonuçlara göre ülke çapında oyların yüzde 33,7'sini alarak Polonya'nın en büyük partisi konumunu sürdüre geleceği bekleniyor.
Polonyalı seçmenler, 16 bölge meclisi üyelerinin yanı sıra binlerce belediye başkanı ve yerel meclis üyesini seçmek için oy kullandı. Adayların geçerli oyun yüzde 50'sinden fazlasını alamadıkları yerlerde belediye başkanlığı seçimlerinin ikinci turu 21 Nisan'da yapılacak.
Tusk'un Aralık'ta koalisyon hükümetini kurarak Polonya alt meclisinde (Sejm) güvenoyu almasından bu yana Kaczyński, PiS'nin iktidarda kaldığı sekiz yıl boyunca yandaşlarıyla doldurduğu yargıya dayanarak başbakanın ülkeyi AB'ye yaklaştırmaya yönelik gündemini baltalamak üzere sert bir mücadelenin başını çekiyordu.
"PiS'i muhteşem bir yenilgiye uğrattık"
Tusk, ilk sonuçların görülmesinden sonra verdiği demeçte koalisyon partilerinin Ekim 2023'teki genel seçim sonuçlarını korumayı başardığını belirtti ve Varşova da dahil PiS'yi Polonya'nın en büyük şehirlerinde "muhteşem bir yenilgi"ye uğratmasını övdü.
Gerçi muhalefetin kırsal bölgelerdeki muhafazakâr seçmenleri harekete geçirmeyi başardığını da kabul eden Tusk, Pazar günkü seçimlerin, koalisyonunun PiS seçmenlerini kazanmak için daha da çok çalışması gerektiğini ortaya koyduğunu söyledi ve "bu kolay olmayacak." dedi.
Kaczyński: "Asıl zaferi ben kazandım"
PiS lideri ise Pazar günü zafer kazananın kendisi olduğunu ilan etti ve parti liderliğine yöneltilen eleştirileri reddetti. Kaczyński, PiS'nin önümüzdeki genel seçimlerden önce Haziran'daki Avrupa Parlamentosu seçimleri ve 2025'teki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde daha büyük başarılar kazanmaya odaklanmaları gerektiğini gerektiğini söyledi.
PiS yerel seçimlere katılımın düşüklüğünden de kazançlı çıkmış görünüyor. Ekim'deki genel seçimlere katılımın yüzde 74 olduğu Polonya'da ilk sonuçlara göre, Pazar günü seçmenlerin yalnızca yüzde 51,5'i oy kullandı; bu oran, 2018'deki yerel seçimlerde yüzde 54,9 olan katılımın da gerisinde.
Başkent Varşova ve metropoller iktidarın
Ipsos anketine göre, Varşova'da Tusk'un Yurttaş Koalisyonu'nun (KO) mevcut belediye başkanı Rafał Trzaskowski neredeyse yüzde 60 ile yeniden seçilmeyi garantiledi. Tusk, 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde PiS adayı Andrzej Duda'ya az farkla kaybetmiş olan Trzaskowski'nin yıldızını parlatan başarısının gelecek yılki başkanlık seçimlerindeki olası adaylığını güçlendirmesinden hoşnut.
Trzaskowski ise, "Polonya'da demokrasiyi gerçekten güçlendirmenin ve PiS popülistlerinin bir daha asla iktidara gelmemesini güvenceye almak hiç de kolay olmayacak" dedi.
Çözülen 137 milyar avroluk AB fonunun
dağıtımı iktidar partilerinde kaldı
Pazar günkü yerel seçimlerde, Tusk'un Yurttaş Koalisyonu, Polonya Halk Partisi, Polonya 2050 ve Sol Parti ile kurduğu koalisyon ilk sınavını kazandı. Bu seçimlerin önemi iktidara tutunmanının yanı sıra Brüksel'in önceki hükümet döneminde dondurduğu ve Tusk'un başbakanlığı sonrasında serbest bırakmaya başladığı 137 milyar avroluk AB fonunun bir kısmının yerel yönetimlerce dağıtılacak olmasında. İlk sonuçlara göre fonun dağıtımı özellikle büyük kentlerde koalisyon ortaklarının kazandıkları yerel yönetimlerce gerçekleştirilecek.
Fonlar, AB ile önceki PiS hükümeti arasında Polonya'da hukukun üstünlüğü konusunda patlak veren ve sekiz yıl süre gitmiş olan çatışma nedeniyle dondurulmuştu.
Financial Times'ın haberine göre, Tusk'un Varşova bölgesindeki kampanyasında görev alan yerel politikacı Izabela Szostak-Smith, "Bu seçim, kazananların aynı zamanda yerel yönetimler aracılığıyla dağıtılacak büyük miktarda AB parasına erişebilecek olmaları nedeniyle de önemliydi." dedi.
(AEK)