Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) Direktörü Andreas Schleicher, göçmenlerin eğitimin kalitesini düşürdüğü algısının yanlış olduğunu belirtti.
Bahçeşehir Üniversitesi'nde düzenlenen toplantıya katılan Schleicher, "Göçmenlere zaman tanırsak onların farklı ülkelerde ne kadar başarılı olduklarını görebiliriz" dedi.
Mültecilerin bulunduğu ülkelerin, eğitim kalitesinin düştüğü gibi yanlış bir algı olduğunu belirten Andreas Schleicher şöyle devam etti:
"Göçmenlerin yaşadıkları ülkelerin eğitim performansını düşüreceği gibi yanlış bir düşünce var. Ne kadar çok göçmen öğrenciniz olursa eğitim sisteminiz düşer söylentileri gereksiz. Elbette birçok göçmen öğrenci var ve performansları düşük olabiliyor. Ama onlara biraz zaman tanımak gerek. Böylelikle performanslarını çok daha iyileştireceklerini hatta yerel öğrencilerden daha başarılı olacaklarını göreceksiniz."
"Yoksullukla eğitim doğrudan bağlantılı değil"
Dünyanın her köşesindeki, her durumdaki çocuk için eğitim vermenin bir yolu olduğunu dile getiren Schleicher, yoksullukla eğitimin doğrudan bağlantılı olduğunun doğru olmadığını söyledi ve şunları ifade etti:
"Örneğin, yoksul mahallelerdeki çocuklar kötü sonuçlar alıyor. Türkiye'de de başka ülkelerde de bunu görüyoruz. Fakat PISA testlerine baktığımız zaman, yüzde 10 oranında dezavantajlı olan çocukların en zengin Amerikalı çocuklardan daha büyük başarı sağladığını görüyoruz. Fakirlik insanın kaderi değil. Zorlu şartlarda bile öğretmenler daha iyi eğitim verdiklerinde bu başarı elde ediliyor. Yani yoksullukla eğitimin doğrudan bağlantılı olduğu doğru değil."
"Eğitim amacını kaybetti"
En büyük sorunun eğitimin gerçek anlamda amacını kaybetmesi olduğunu ifade eden PISA Direktörü Andreas Schleicher, günümüzde belli bir şeyleri öğretmenin kolay olduğunu fakat ölçmenin zor olduğunun altını çizdi. Schleicher, son olarak şunları söyledi;
"Bazı şeyleri ezberliyoruz ama artık bir şeyleri biliyor olmanın bir önemi kalmadı. Çünkü Google da her şeyi biliyor. Bu sebeple artık dünya insanları bildikleriyle değil, bildikleri doğrultusunda yapabildikleriyle ödüllendiriliyor. Yeniliği artık eğitimde de görmemiz lazım. Kendi fikirlerimizi sonraki nesillere aktarmayı istiyor, sistemleri olduğu gibi kabul etmelerini bekliyoruz. Ama onların yenliklere karşı açık olmasını sağlayamıyoruz. Öğrencilerin farklı şekilde öğrendikleriyle profesyonel bir eğitim sistemi kurmamız gerekiyor. Herkese aynı ilacı veriyoruz ve onların sağlıklı olmalarını bekliyoruz. Ancak günün sonuna baktığımızda artık her şey için çok geçmiş oluyor." (AÖ)