*Fotoğraflar: Murat Bayram
İklim Haberciliği Atölyesi'nin üçüncü gününde gazeteci Pelin Cengiz "İklim Değişikliği ve Medya" başlıklı sunumuna "Karadeniz'de bir gezi esnasında HES gerçekliği ile karşılaştım. Araştırmaya başladım" sözleriyle başladı.
"İklim değişikliğini benim anlatmam doğru değil. Fakat iklim değişikliğini ortaya koyanların yaptığı çalışmayı aktarmak benim işim" diyen Cengiz, medyanın dalgalı olduğu yıllarda, çok farklı yerlerde yazmak durumunda kaldığını, uzun süre ekonomi gazeteciliği yaptığı için genel beklentinin bunun üzerine yazması üzerine olduğunu söyledi. Cengiz şunları aktardı:
"Ekonomi ve kalkınma programlarını bilmelisiniz"
"Kalkınma, gelişme üzerinden şekillenen bir söylem vardı. O dönem çalıştığım gazete bana bu fırsatı verdi. Ağırlıklı olarak ekonomiden ekolojiye doğru kaymaya başladım. Çok az haber ekonomi ile ilgili olmaya başladı. Bu anlamda şanslıydım.
"Türkiye’de bu konuya kafa yoran akademisyenler ve aktivistler var. Onlar da ekoloji ve ekonomi üzerine yazıyorlar ama çok fazla bu alanda yazan gazeteci yok.
"Network değişikliği yaptım. Büyük sanayi kuruluşları, şirketlerin yerine bu konu ile ilgilenenlerle tanıştım.
"Çevre ve yaşam mücadelesi veren insanların sesi olmak, iklim krizi nedir bunun üzerine çalışan insanların çalışmalarını aktarmak lazımdı. Bizim işimiz bu anlamda tarihe not düşmek.
"Ekoloji dediğimiz zaman çok geniş bir kavramdan bahsediyoruz. İlk başta benim için dezavantajlı gibi olan durum avantaja dönüştü. Türkiye’deki kalkınma ve ekonomi programları bilmezseniz aslında tam resmi okumamış olabilirsiniz. Çünkü ekoloji ve ekonomiyi ayırmak mümkün değil.
"Tek bir bakış açısı yetmez"
"Tek bir bakış açısından bakmak yetmez. İklim krizi hepimizi öldürecek demek yetmez. Bu yapının mekanizmasını, dilini, işleyişini bilmek gerekir. Türkiye’nin geliştirdiği yaklaşık yirmi yıllık ekonomi politikaları bugünkü yıkımı getirdi.
"90’lı yıllarda başlayan ekonomi hamlesi daha katma değerli, üretime yönelik olması gerekirken baktığımızda betona ve inşaata yönelik bir ekonomi var.
"G-20 ülkeleri içerisinde dünyanın en büyük yirmi ekonomisinden biri olarak Türkiye, Paris İklim Anlaşması’nı imzalamayan tek ülke."
"Kömürlü santraller kötü demek yeterli değil"
AKP dönemini ikiye ayırdığını söyleyen Cengiz, birinci dönemin küresel finans krizi öncesindeki dönem, ikinci dönemin ise 2008-2010 yılından sonraki dönem olduğunu ifade etti:
"Bugünkü yatırım kararları bu yıllarda alındı. Krizin yaşandığı o dönemde merkez bankaları kredi musluğunu açtı. Bu paraların bir kısmı Türkiye’ye park etti. Bunun sonsuz bir para olduğu varsayıldı. Bütün parayı fosil yakıtlara gömdük. İnanılmaz bir enerji hamlesi başladı. Bunun içerisinde yenilenebilir enerji çok az. Paralar, fosil yakıt, enerji projeleri ve büyük alt yapı projelerine harcandı.
"Bu hamlenin sonucunda Türkiye ekonomisinin tıkandığı, yönetilemez, sürdürülemez bir hale geldiğini görüyoruz. Artık bu şirketlerin inanılmaz şekilde sıkıştığını görüyoruz, inşaat firmaları kurtarılmayı bekliyor. Varlık Fonu ile inşaat firmalarını nasıl kurtarabiliriz diye düşünüldüğünü görüyoruz. İstanbul Finans Merkezi gibi olmayan bir yere, Varlık Fonu inşaat firmaları ile ortak oldu.
"Biz ağırlıklı olarak üçüncü köprü, üçüncü havalimanı gibi projelere neden karşı çıktık? Ekonominin kurgusunu yanlış yaptığınız zaman bir daha toparlamak zor oluyor.
"2012 yılı önemli bir milat. Türkiye bu yılı kömür yılı ilan etmişti. Yerli kömür imalatı ve termik santral inşaatı üzerineydi. Hali hazırda 50 civarında yapılması planlanan termik santral planı var.
"Teşvik ve alım garantisi verilen bir mekanizmadan bahsediyoruz. Kömürlü santraller kötü demek yeterli değil. Ekolojik ve ekonomik etkilerini görmeden bunun gazeteciliğini ve aktivistliğini yapmak kolay değil.
"Olup bitenler bizi iklim krizine getirdi"
"Bütün bu olup bitenlerin geldiği nokta bizi iklim krizine getirdi. Peki bunun nasıl anlatılması gerekir?
"Gelinen noktada iklim krizinin insanların ilgisinin çekmediği, insanlara sıkıntı getirdiği, tiraj ve reyting getirmeyen, halka ve yurttaşa hitap etmeyen entellektüellerin dikkat çekeceği ve ekonomik ve siyasi ortamda iklimle ilgili haber yapmak, bir felaket olmadığı sürece gazetecilerin tercihi değil.
"Medya iklim krizi ile ilgili duyarlılık oluşturma konusunda çok etkili. Aynı şekilde dili ve anlatımı iyi oluşturmazsanız insanları bir sinizme doğru götürüyor.
Medya sahipliği
"Türkiye’de kirlilik üzerine yapılan haberler neden daha az? Burada medyanın sahiplik yapısına bakmak lazım. Nerede istisnasız bu insanların farklı alanlarda yatırımları vardı. Bunun içinde maden, termik santral, doğalgaz enerji yatırımı sahiplikleri olan medyada zaten bu haberleri bekleyemeyiz.
"Ana akım dediğimiz patronaj yapısı artık yok. Şimdi daha iktidarla son derece yoğun, organik bağı olan insanların olduğu yandaş medya var. Kaz Dağları ile ilgili çıkan haberler yandaş medyada oldukça sürreal. Neredeyse 'altın madeni çok güzel, siyanürü alın için' şeklinde haberler yapıldı.
Gazetecilik ve aktivizm
"Gazeteci aktivizm yapar mı? Bu mesele çok özel, bir konuyu çok yerden kesen mesele. Bu ölümle kalım arasında kalan bir meselesidir. Ekoloji meselesi sosyal toplumsal meselelerle uzantısı olan kadın, gençlik ve emek mücadelesi ile ilgilidir. Dolayısıyla sesini çıkaramayacak olanın tarafında oluyoruz. Dolayısıyla biz bir şeyin tarafıyız.
"İnsanlar ölmesin, ormanlar kesilmesin demek aktivizmse evet aktivistiz. Burada elinizdeki medya araçları ile bir şeyin tarafı oluyorsunuz. Bu yaşamın tarafında olmaktır.
"İyi niyetli çevre mücadelesi veren arkadaşlarımız var. ‘Doğan Grubu’ndan, ana akım medyadan birileri çağırdık fakat ertesi gün bekledik yayınlamadılar’ diyorlar. Zaten sizin mücadeleniz buralarda yayınlanmayacaktı. Sizde alternatif medyanızı ve ana akımınızı yaratacaksınız. İlk seferlerde birileri ilgilenmiyor olabilir ama bir süre sonra duyulmaya başlar. Yerel medya ve sivil toplum kurumlarından bazıları bu konuda eğitim veriyor. Sizlerde kendi medyanızı yaratabilirsiniz."
Medya ve iklim
Medyanın iklim meselesi konusunda hem etkili hem de etkisiz olabildiğini söyleyen Cengiz, "Hükümetler ve finans kurumları tarafından yürütülen bir iklim siyaseti var. Eninde sonunda bireylerin iklim mücadelesinde aksiyona geçmesinde medya nasıl bir rol alabilir diye soruyoruz. Guardian gazetesi bu konuya kafa yoruyor. Bahsettiğimiz sinizmden nasıl kurtulanabilir diye" dedi.
Bunun beş maddelik yolu olduğunu söyleyen Cengiz, şöyle sıraladı:
- Başarı hikayeleri ile insanlar daha iyimser olabiliyor ve ben de yapabilirim düşüncesi oluyor.
- İnsanlar özellikle aktivizmden ve gündelik kahramanlıklardan etkileniyorlar. Yalnız Efe, Elzade Nine gibi bireyler kendi politik alanlarını açıyorlar; buna Greta’da önemli bir örnek. Bu hikayeler somut olarak bir bireyle başlıyor ve kollektif eylemlerle devam ediyor.
- Başarılara dair farkındalık arttıkça diğer insanların sinizmine yönelik mücadele de artıyor.
- Yerel haberlerle insanlar daha fazla ilgileniyor. Meseleyi anlamak ve tanımak açısından.
- Çevre mücadelerinde yerel gazetecilerin rolü çok önemli. İnsanlara daha pozitiv bir noktadan hikayeleri anlatmak. İnsanlara suçluluk yüklemek yerine iklim için mücadele edersen ne olur şeklinde mesaj vermek.
- Çaresiz izleyenler yerine aktif bir katılımcı olmalarını sağlamak.
Şirketleri ifşa etmek gerekiyor
"Bizim toprağımızı, havamızı, suyumuzu kirleten failler ve bunlara yol açan iktidar var" diyen Cengiz, şöyle devam etti:
"Kapatılması gereken bir takım termik santraller özel şirketler tarafından alınmış ve finansal olarak batmak üzere olan şirketler. Bu şirketlere fonları ve kredileri kim verdi? Bunları ifşa etmek üzerine kurulu bir şey inşa etmek lazım. Bunları bu şekilde takip ettiğinizde geniş resim daha iyi görünüyor.
"Kamu yararı diye sihirli bir kalıp var. Hangi kamunun yararı? Yeni bir ekonomik sistem yaratılacaksa ilk önce iş dünyası ile birlikte finans verenlerin değişmesi gerekiyor."
(SO)
Atölye BİA hakkında |
IPS İletişim Vakfı/bianet'in Atölye BİA adıyla düzenlediği habercilik seminerleri medyanın farklı birimlerinden gazetecilere, işsiz bırakılmış gazetecilere, iletişim fakültesi öğrencilerine ve gazetecilik yapmak isteyen herkese açık. Atölye BİA programları hak, toplumsal cinsiyet ve çocuk odaklı habercilikle barış gazeteciliği perspektifi ve tercihiyle temel gazetecilik, haber fotoğrafçılığı, yargı haberciliği, araştırmacı gazetecilik, yeni medya, görselleştirme araçları, dijital güvenlik gibi alan ve temalar üzerinden kuruluyor. Atölye BİA ile birlikte IPS İletişim Vakfı’nın 2002-2007 aralığında düzenlediği temel gazetecilik, kadın, çocuk, insan hakları odaklı habercilik eğitimleri ve 2008-2017 aralığında gerçekleştirilen Okuldan Haber Odası programları yıl içine yayıldı ve gazetecilere ve ilgilenen herkese açık hale geldi. Haziran 2018'de başlayan Atölye BİA programında, Aralık sonu itibariyle 8 atölye (7-13 Haziran Gazeteciler İçin Yeni Medya, 16-25 Temmuz Gazeteciler İçin Haber, 2 Eylül Kürtçe Habercilik ve Çeviri, 7-9 Eylül Haber Fotoğrafçılığı ve Fotoröportaj, 17-26 Eylül Çevre ve Kent Haberciliği, 1-8 Ekim Yargı Haberciliği, 15-23 ve 8-16 Kasım Gazeteciler için Haber Atölyeleri) 101 kişinin katılımıyla gerçekleştirildi. 2019 yılında ise farklı tarihlerde (11-18 Şubat, 20-27 Şubat, 14-21 Haziran, 22-29 Temmuz, 2-10 Eylül) beş Temel Gazetecilik Atölyesi, yine farklı tarihlerde (27-28 Nisan Kürtçe Habercilik ve Çeviri, 4-5 Mayıs Dijital Güvenlik, 10-12 Mayıs Haber Fotoğrafçılığı, 13-20 Mayıs Gazeteciler Yeni Medya) dört tematik atölye düzenlendi. Yıl boyunca temel ve tematik habercilik atölyeleri devam edecek. İklim Haberciliği Atölyesi Oslo Metropolitan Üniversitesi Gazetecilik & Medya Uluslararası Merkezi (OsloMet-JMIC) ve İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı (SIDA) desteğiyle gerçekleştiriliyor. |
* Atölye BİA haberleri için tıklayın.
Pelin Cengiz hakkında
26 yıllık gazetecilik deneyimine sahip. Bugüne kadar farklı gazetelerde muhabirlik, editörlük, ekonomi müdürlüğü ve yazarlık gibi çeşitli görevlerde bulundu. Ekonomi gazeteciliği alanında ağırlıklı olarak makro ekonomi, kalkınma ve iş dünyası alanlarında çalıştı. Ekonomi gazeteciliğinin yanı sıra son 10 yıldan fazla süredir ağırlıklı olarak iklim krizi, ekoloji, enerji, tarım ve çevre mücadeleleri alanlarında yazıyor. Artı Gerçek'de yazarlık ve editörlük, Artı TV'de Ekolojik Odak programı yapımcılığının dışında Açık Radyo'da Ekonomi&Ekoloji programının yapımcıları arasında alıyor. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik mezunu.