19-22 Aralık 2000 tarihleri arasında 20 cezaevine eşzamanlı olarak düzenlenen ve toplam 32 kişinin öldüğü 'Hayata Dönüş' operasyonu, o günlerde medya tarafından da "hayata dönüş" olarak görüldü.
Operasyona ilişkin Milliyet'in Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Yılmaz "Sahte oruç, kanlı iftar" başlığını atmakta sakınca görmemişti.
Hürriye operasyonu "Devlet Girdi" manşetiyle vermiş, "suçluları" da "Telefonla Yak Emri/ Lider Talimatı: Bir Arkadaş Kendini Yaksın" haberleriyle ilan etmişti.
Dönemin Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, "Hükümetin bu operasyona verdiği, 'Hayata Dönüş' adı dün gerçek anlamını buldu" diye yazdı. Aynı gazetede Cüneyt Ülsever "Cezaevi Operasyonlarında Hükümeti Destekliyorum" başlıklı yazısında operasyonda gösterilen "fedakarlık, sevk ve idare becerisi, dirayet"ten dolayı devlet yetkililerini kutluyordu.
Emin Çölaşan da "İnsan Hakları" yazısında "işi gücü vatan ve millet düşmanlığı yapmak olan ‘'insan hakları soytarıları'’ cezaevlerinde yaşanan üzücü olaylardan sonra yine ters taraftan ses veriyorlar!" diyordu.
Güneri Civaoğlu "Zorunluydu" başlıklı yazısında Bülent Ecevit'i övüyor, dönemin İçişleri Bakanı Sadrettin Tantan'dan alıntıyla "hapishanelerde derebeylik görüntüsünün sona erdirilmesi için hazırlıklar" yapıldığına değiniyor,buluslararası insan hakları gözlemcilerini operasyon nedeniyle Türkiye'ye geleceklerinden kuşku duymaksızın uyarıyordu: "Onlar [uluslararası insan hakları çevreleri] da, müdahalenin insani ölçütler dikkate alınarak gerçekleştiğini görmeliler."
Sabah'tan Güngör Mengi "Devlet Uyandı" yazısında "harekat adalet bakanının dediği gibi 'insan hayatını kurtarma operasyonu'dur" diyordu.
Zaman Ramazan'a denk gelen operasyonu "Sahur Operasyonu" başlığıyla verirken, gazetenin yazarı Tamer Korkmaz "Nihayet" başlıklı yazısında operasyonun aslında geciktiğini yazıyordu. (BT)